Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
Bir millet olmak
Başbakan Erdoğan'ın, 10 Kasım münasebetiyle yaptığı konuşmada, Atatürk'ten iktibas ettiği millet tanımı, ihtiyaç duyduğumuz uzlaşma için olumlu çağrışımlar yaptı:
'Millet... geçmişleri ve gelecekleri müşterek olan, sevinçleri, hüzünleri ve ümitleri ortak olan, yekvücut olarak kader birliği eden cemiyettir.' Bu tanımı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni var eden irade olarak alıp, en yakıcı sorunumuza, yani Kürt sorununa uyarladığımız zaman birçok şey yoluna giriyor. Dünya düzeni, adı üzerinde 'uluslararası' bir düzen. Demek ki bu düzenin temel yapı taşları milletler. Sağlam bir millet olarak bu düzen içinde yer alamazsanız un-ufak olursunuz. Atatürk'ün yaptığı tanımın bizi götürdüğü yer ise açık: Kürtlerin, kader birliği için muvafakatlarını alacaksınız. Onlarla birlikte sevinip, onlarla birlikte üzülecek ve aynı ümitlerin peşinden gideceksiniz. Millet olmak için emek harcayacaksınız.
Buraya kadar bir sorun yok gibi görünüyor. Ama var. Hem de esaslı bir sorun var. Çünkü bu tanım Atatürk'e ait değil.
Erdoğan'ın bu tanımı aldığı kaynak, Atatürk'ün Afet İnan'a bizzat dikte ettiği Medenî Bilgiler ve M. Kemal Atatürk'ün Yazıları başlığını taşıyan kitap. Türk Tarih Kurumu yayını, yani resmî bir yayın. Ben 1988 baskısını kullanıyorum. Bu kitaptaki metnin son kısmına Atatürk'ün kendi elinden çıkma orijinal metin konulmuş. Başbakan'ın Atatürk'ten aktardığı ibare kitabın 24. sayfasında matbaa harfleriyle, 380. sayfasında ise Atatürk'ün el yazısı ile mevcut. Ancak bu tanım Atatürk'e değil, Fransız düşünürü Ernest Renan'a ait. Atatürk'ün Medenî Bilgiler'e yazdığı 'Millet nedir?' bölümü, Ernest Renan'ın 1882 yılının Mart ayında Sorbonne'da verdiği 'Bir millet nedir?' başlıklı konferansın özetidir. Başbakan Erdoğan'ın aldığı 'millet' tanımı ise Renan'dan birebir kopya edilmiştir. Karşılaştıralım: Renan şöyle diyor: 'Maziden kalan müşterek bir şan ve şeref ve acılar mirası, gelecek için gerçekleştirilecek müşterek bir program.' (Renan, Nutuklar ve Konferanslar, MEB yayını, Ankara, 1946, s. 121) Atatürk'ün cümlesi: Maziden müşterek zafer ve yeis mirası; istikbalde tahakkuk ettirilecek aynı program.' (Medenî Bilgiler, s. 24 ve 380) Devamı da küçük nüanslarla aynen sürüyor.
Renan'ın millet tanımı 'subjektif millet' veya 'iradî millet' kavramı olarak bilinir. 'Bir millet nedir?' sorusuna Renan'ın cevabı kısaca, 'kendini millet olarak hisseden topluluk' olacaktır. 'Millet olma hissi' ise tarihteki müşterek hatıralardan ve geleceği de birlikte yaşama iradesinden gelir. 'Objektif millet' tanımı ise milleti ırk, dil, din, kültür, toprak gibi ortak bir 'nesne' üzerinden tarif etmektir. Renan, bu klasikleşmiş meşhur metninde, tek tek bu 'nesnel' unsurları kritik ederek hiçbirinin bir milleti meydana getiremeyeceğini söyler ve 'iradî millet' tanımına ulaşır.
Atatürk'ün kaleme aldığı metin bütünüyle Renan'ın kavramlarını, sistematiğini, argümanlarını ve muhakemesini takip eder. Ancak Renan'ın aksine eklektik ve tutarsız bir metin ortaya çıkar. Çünkü Atatürk, Renan'ın saydığı ve reddettiği ırk, dil, din, kültür, vatan gibi nesnel unsurları da, millet tarifi içine dahil eder. Bu yüzden, çelişkili bir şekilde 'iradî millet' tarifinin hemen yanı başında milleti 'dil, kültür ve mefkûre birliği ile birbirlerine bağlı vatandaşların teşkil ettiği bir siyasî ve içtimaî heyet' olarak da tarif edebilmektedir.
Renan, bu meşhur konferansı verdiğinde Atatürk henüz bir yaşında idi. Atatürk'ün metninin tarihi ise 1929 olduğuna göre, bu tanımlar Atatürk'e değil, Renan'a aittir. Atatürk'ün kaynak göstermeden Renan'dan uzun bir 'intihal' yani 'aşırma' yaptığını söylemiyorum. Çünkü Atatürk bir bilim adamı değil. Zaten bu fikirlerin bizzat kendisine ait olduğunu da hiçbir zaman söylemiyor. Sorun, Atatürk'ü kaynak göstererek Atatürk milliyetçiliğinin var olduğunu iddia edenlerde; hatta iddia ile kalmayıp anayasaya 'Atatürk milliyetçiliği' diye bir tabir yerleştirenlerde.
Bir millet olmak, gerçekten bir olduğumuza inanmaya bağlı. Maziden gelen müşterekler; gelecek için gerçekleştirilecek müşterek bir program. Ama sadece gerçekler. Alın size bir gerçek: Atatürk milliyetçiliği diye bir şey yok.
zaman
Bu yazı 1,721 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle