En Sıcak Konular

Abdülkadir Selvi


Abdülkadir Selvi
0 0 0000

Kemalgiller





Adı Helin...

Van'da çadırda yaşıyor.

Bayramın insani dokunuşu bu çocuktan geldi.

Ne istediğini soran Cumhurbaşkanı'na, "Üşüyorum. Bana bir çorap verin" dedi.

Aynı soruyu bir büyüğe sorsaydı Cumhurbaşkanı muhtemelen, "Allah devletimize zeval vermesin" yanıtını alacaktı.

O vatandaşın resmi görüşüydü. Samimiyetten uzak, siyaset kokan bir yaklaşımdı o.

Ama Helin, çocuk masumiyeti ile resmiyetin sahte duvarlarını yıktı, bize insani olan bir şeyi hatırlattı.

"Üşüyorum, bir çorap istiyorum"

İsteklerimiz bir çocuk kadar masum olamayabilir.

Ama samimiyetsiz olmak zorunda değil.

Hele hele istismar kokmamalı.

Bayramı depremzedelerle geçirdiği için takdir ettiğim CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Erciş il olmalı" teklifinde olduğu gibi.

Sen bayramın ilk günü kalkıp Erciş'e gitmişsin.

Çocukluğunun bir bölümünün geçtiği yerde, insanlarla kucaklaşmışsın.

Hatta bir kız çocuğunu kucağına alıp, Clinton benzeri bir fotoğraf vermişsin.

Erkan bebek gibi bir de burnunu sıksaydı çocuk tam birinci sayfalık olurdun.

Çünkü Clinton'un o pozunu kıskanan Demirel koşa koşa deprem çadırına gitmiş, çocuğa burnunu sıktırmak için bin bir takla atmıştı.

Buraya kadar her şey iyi de Kemal Bey, deprem enkazının sırtından siyaset postu çıkarmaya çalışmak samimiyete sığıyor mu?

Erciş il olunca elbette ki giden canlar geri gelmeyecek, yıkılan binalar ayağa kalkıp, deprem öncesi günlere dönülmeyecek.

Belki de il olması gerekir Erciş'in ama bunun sırası mı?

İstismar edilecek bir tek deprem mi kaldı.

Çünkü çok zor bir süreç var Erciş ve Van'ın önünde.

Bu kış oralarda farklı olacak.

Ne gidilen okul okula benzeyecek, ne durulan ev; eve.

Önce zemheri soğuğunun kemikleri dondurduğu kış geçirilecek çadır kentlerde.

Sonra yetişirse yeni binalara kavuşulacak.

Depremin yıktığı gönüllerin tamiri ise imkansız.

Tevekkül edecek Yaradan'a. "İmtihan sırrı" diyecek.

Aslında Kemal Bey bir şahıs değil.

Kemal beyler bir familya.

Onlara Kemalgiller demek daha doğru olur.

Deprem mi olmuş onlara il olmayı vaat et.

Seçim mi olmuş, Hakkari'ye git özerklikten söz et, Yozgat'a geç, "doyamadım al bayrağın rengine" türü şiirler patlat.

Sonra gelsin oylar.

Yok. Artık gelmiyor oylar.

Belki Helin çocuk kadar masum değil isteklerimiz ama "O ne verirse ben 5 fazlasını veririm" diyen Demirel dönemini de aştık.

Çünkü beş fazlasını veririm diye gelenlerin ne yaptığını gördük.

O yüzden samimiyet arıyoruz.

Gözümüzün içine gerçekleri sokan ve bizi aldatmayan insanlar tarafından yönetilmek isteniyoruz.

Orhan Veli'nin,

"Hiçbir şeyden çekmedi,

nasırından çektiği kadar" dediği Süleyman Efendi misali, bu ülke ne çektiyse, kendisinden gerçekleri gizleyen, vaat yağmurunda kendisine sahte bir hayat vaat edenlerden çekti.

Kaç kez kökünü kazıdık PKK'nın. Ama ne oldu? Her şehit cenazesiyle gerçekler ağır bir tokat gibi indi yüreğimize.

İki anahtar vaat edenler çıktı. 4 yılın sonunda bir evin bir de araban olacaktı.

95 kriziyle araba gitti, 2001 kriziyle ev.

Churchill kadar, "Size kan ve gözyaşından başka bir şey vaat etmiyorum" diyen bir devlet adamımız çıkmadı, ama doğrusu bu kadar kandırılmayı da hak etmedik.

İstiyoruz ki, PKK ile mücadelenin çok zor bir süreç gerektirdiği anlatılsın bize.

Biz de bu mücadeleyi yapanların, işi bilen ve samimi olarak gayret eden yöneticiler olduğunu görelim.

Öyle 4 yılın sonunda bir evin bir araban olmasının mümkün olmadığını. Avrupa'nın, Amerika'nın, Uzak Doğu'nun kalkınmış ekonomilerinin bu noktaya doğru politikalar sonucunda ve çalışma ile geldiği anlatılsın.

Biz de doğru politikaları uygulayan idarecilerimiz olduğunu görüp, bu işin çalışmayla başarılacağına inanalım.

Sosyal yardımlar kesilecek diye işe girmek yerine kahvehanede pinekleyenler olmayalım.

Kan da gözyaşı da istemiyoruz.

Bir hırka, bir lokma olgunluğuna erişenlerden de olamadık.

Ama lokmayı ağzımıza koymak değil, tek hedefimiz.

Çünkü bizim bir dünya tasavvurumuz var.

Kurbanını Kenya'da kesip, yüreğini Erciş'te tutan.

Somalili esmer bir çocuğun bayramını düşleyip, Hakkari'deki kardeşinin yardımına koşan bir milletiz.

Belki Gülay çocuk kadar işten olamadık ama onun kadar samimi dokunmak istiyoruz hayata.

Eğer her şeyi istismar eden, felaketlerden dahi siyasi rant çıkarmaya çalışan Kemalgiller çekilirse önümüzden, insani ve ahlaki bir gelecek inşa etmenin peşindeyiz.

Çünkü tarih akıyor önümüzde.

Bu coğrafyada halkların uyanışı yaşanıyor.

Adı Arap Baharı ya...

Ama bir o kadar da çetin işler bekliyor bizi.

Madalyonun bir yüzünde Arap Baharı varsa diğerinde PKK terörü.

Böylesine tarihi kırılma anlarında büyük liderleri, güçlü demokrasileri olan milletler başarılı olur.

Türkiye şimdi o tarihi eşiğin ucunda.

PKK konusunda yeni sürprizlerin yaşanacağı bir döneme adım atıyoruz.

Eğer bu süreç iyi yönetilebilirse, Türkiye yeni gelişmelere gebe.

Ne yaparsın Kemal Bey size bir rol veremiyoruz.

Çünkü Kemalgillerin devri çok eskilerde kaldı.

Büyük hedefler sabah başka akşam başka olan insanlar tarafından kurulamıyor.

Bu yazı 1,125 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 27 Eylül 2012 Başbakan'ın açılımı ne olacak?
    • 25 Eylül 2012 Karakolda teknoloji var
    • 24 Eylül 2012 21 Eylül demokrasi bayramı
    • 19 Eylül 2012 Yetmez ama evet
    • 17 Eylül 2012 Suriye, Bosna mı?
    • 13 Eylül 2012 Yazamayacağım takvim...
    • 12 Eylül 2012 Kılıçdaroğlu adına açılan sayfada ne yazıyor?
    • 10 Eylül 2012 Kuruculara 3 dönem muafiyeti
    • 5 Eylül 2012 Numan Bey neye şaşırdı
    • 4 Eylül 2012 Beytüşşebap göstere göstere geldi
    • 30 Ağustos 2012 İstihbarat var, operasyon yok
    • 27 Ağustos 2012 Cumhurbaşkanı'nın sağlığı
    • 22 Ağustos 2012 Melisa'nın katili Esed
    • 16 Ağustos 2012 Suriye şoklaması
    • 15 Ağustos 2012 Bedel
    • 6 Ağustos 2012 Gül, görüşmeyi hangi hareketle anlattı?
    • 5 Ağustos 2012 Şura'nın sürprizleri
    • 2 Ağustos 2012 Sever'in açıklamaları nasıl karşılandı
    • 1 Ağustos 2012 Komutanın durumu
    • 31 Temmuz 2012 Yeni parola

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,247 µs