A. Edip Kayılı
0 0 0000
Kurban yakınlaşmadır
Kurban bayramına birkaç gün kaldı… Öncelikle, bayramın milletimiz için huzur vesilesi olmasını dilerim. Çünkü huzura çok , ama çok ihtiyacımız var.
Sadece güvenlik ve ekonomik açıdan değil, ilim ve kültür hayatımızın da huzura ihtiyacı var. Belki, ilim ve kültür dünyasında huzurumuz olmadığı için, diğer huzursuzluklar da beraberinde geliyor… Mesela deprem bize şunu öğretmiş olmalı: Biz kanaatkar, yaptığı işe ehil, işinin aşığı mimarlar, mühendisler ve müteahhitler yetiştirememişiz! Bu gerçeği görüp önlem alma yoluna gitmememiz ise, yaşadığımız hadiselerden ders çıkarma melekesini yitirdiğimize işaret etmez mi?
Konuyu dallandırıp budaklandırmadan söyleyeyim: Ekonomik ve sosyal güvenlik, ilim ve kültür hayatımızın huzura kavuşmasıyla sağlanacaktır. Neden? Zira, insanın dirlik ve düzene kavuşması, dünyanın huzura kavuşmasına imkan verecektir.
Bunları şunun için söylüyorum: Ne zaman dini kutsal günlerimiz gelse, o günlerde milletin aklını bulandıran “yol kesici harâmiler” devreye giriyor… Güya halkı aydınlatma adına, milletin kafasını karıştırıyorlar. Elbette dini konularda farklı düşünmenin, farklı bakış açılarına sahip olmanın ve farklı sonuçlar çıkarmanın bir rahmet olduğuna inanıyorum. Bilimsel olarak ulaştığın farklı görüşleri ilmi makale ve kitap yazarak temellendirmen, konferanslarda dile getirmen ve bunları kamuoyuyla paylaşman lazım. Fakat bayram arifesinde huzur arayan, sığınılacak bir liman arayışına giren yurttaşımızın gönlünü ve aklını iğfal etmenin anlamı nedir?
Bütün bu hadiseler, hamdolsun son yıllarda biraz azaldı… Geçtiğimiz on yıl içinde makul gelişmeler oldu, işin ehli ilim ve irfan sahiplerine mikrofon uzatılır oldu. Hatırlayın, Kurban Bayramı arifesinde hindi kurban etmekten horoz kurban etmekten bahsederek dini değerleri tahfif eden, alaya alan kimseler çıkmadı mı? Huzur ve şenlik anlamına gelen bayramları, kaos ve kavga iklimine döndürenler olmadı mı?
Artık yeter; inanmama özgürlüğünü kullanabilirsin, inanır amel de etmeye bilirsin… Ama insanları özgür bırak. Bırak, herkes kendi mecrasında yürüsün. Şimdi dil oyunları yaparak, “İslam’da Kurban Bayramı diye bir şey yok; bak Araplar böyle demezler!..” yollu safsataları bırak; sadede gel, gel; zira kurban yakınlaşmadır, yakınlıktır: Yakın ol, yakîne er!
Kurban yakınlaşmadır, yakınlıktır. Bu yakınlaşma, bu yakınlık huzur getirsin, güven getirsin.
Zembil
Meşhur şairimiz Keçecizade İzzet Molla, sankri günümüzün Molla Kasımlarını hatırlatırcasına şöyle seslenmiş:
Meşhurdur fıskıle âlem olmaz harâb
Anı eder müdâhane-i âlimân harâb
Meşhurdur; alem terörle, kavgayla gürültüyle, kaosla harâb olmaz! Olsa da düzelir. Fakat onu âlimlerin yalakalığı, yaltaklanması harâb ederse, asla düzelmez!
Bu yazı 2,986 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
4 Kasım 2011
Kurban yakınlaşmadır
-
30 Ekim 2011
İyi ve güzel olanı görmek
-
27 Ekim 2011
Sabır...Yine sabır
-
28 Haziran 2011
Yükseliş Günü
-
9 Mart 2011
Kar yağıyor sokaklarına şehrin
-
21 Şubat 2011
Şehrin delisi
-
29 Eylül 2010
Yeni müftümüz Prof. Dr. Işıklı
-
4 Eylül 2010
Kadir kadrinizi yüceltsin
-
26 Mayıs 2010
Kerbela’nın İzinde
-
26 Nisan 2010
Hikmeti aramak
-
11 Ocak 2010
Arşivlerimiz ve kaybolan heyecan
-
17 Aralık 2009
Kuyular kazmak ve sevgiliyi anmak
-
23 Kasım 2009
Kaybolan safiyet
-
16 Ekim 2009
Sessiz gemi ve üç güzel yolcu
-
26 Eylül 2009
İçimizdeki şiddet
-
18 Eylül 2009
Güle güle Ramazan
-
14 Eylül 2009
Sel felaketi ve kaybolan insanlık
-
8 Eylül 2009
İsyancı ruhlara ihtiyaç var
-
2 Eylül 2009
Neden kendimiz olamıyoruz?
-
27 Ağustos 2009
Jose Mourinho müftü mü?
Yorumlar
+ Yorum Ekle