Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
Tunus'un AK Parti'si
Gannuşi'nin Nahda'sının Tunus'ta ilk serbest seçimlerde aldığı oy, AK Parti'nin 2001'de girdiği ilk seçimde aldığı oyun aynısı.
Benzerlik sadece bu % 41 ile sınırlı değil. Gannuşi, 'endişeli modernler'i teskin etmek için, 'Türkiye'deki AK Parti politikalarını uygulayacağız' sözünü veriyor. Belirsizlik ve kaos bu sözle ortadan kalkıyor. Herkes rahatlıyor.
'Türkiye modeli' denilen şey, aslında bir 'AK Parti modeli'. Batıcı, laik, hatta dikta heveslileri ile İslamiyet'i radikal bir ideoloji olarak yorumlayanların önünü kesen bu model, bir kavram, bir teori veya bir iddia değil; Türkiye'nin son dokuz yılının özeti. Test edilmiş ve işe yaradığı kanıtlanmış bir tecrübenin somut eseri. AK Parti modeli, Nahda'nın Tunus'u ve dünyayı rahatlatmak için kullandığı bir argümandan ibaret değil. İlk defa iktidar sorumluluğu üstlenmiş bir İslamcı parti ne yapacağını, nasıl davranacağını AK Parti'ye bakarak belirliyor.
Tunus'ta yaşanan tecrübe önemli. Arap Baharı'nın ilk filizi orada açtı. Mısır'dan başlayarak diğer Arap demokrasileri AK Parti'yi model alan Nahda'yı takip edecek. Yıllarca muhalefette her türlü baskıya maruz kalarak yaşamaya çalışan insanlar bugün iktidarda ülke yönetme sorumluluğunu üstlenirken birçok alışkanlıktan vazgeçmek zorundalar. Dikta yönetiminin haksızlıklarına, zulmüne tepki olarak büyüyen temsil kabiliyeti kazanan bir hareket olmak, sadece muhalefet tecrübesi sağlıyor. Bu muhalefet tecrübesi iktidar sorumluluğu konusunda çok az şey söylüyor. Muhalefet etmek, bir şeyleri değiştirmek yerine insanları barış içinde yaşatmak, anlaşmazlık konularını çözmek gibi bir beceri gerektiriyor. İslamcılık, keskin militan ideolojilerden devşirdiği radikal özelliklerinden kurtulmak, uzlaşmacı ve özgürlüklere saygılı olmayı öğrenmek zorunda. Ilımlı, dengeli politikalar üretecek. Gannuşi'nin Nahda'sı bu ılımlı mesajları inandırıcı bir şekilde üretiyor. Kadın hakları, laik yaşam biçimini benimseyenleri özgürlükleri, iktisadî hayatta faizin yeri gibi temel tartışma konularında bütünüyle AK Parti'nin izlediği yolu benimsediğini açıklıyor. Tunus bir turizm ülkesi. Türkiye'de sık sık gündeme geldiği gibi, plaj kültürü laik bir rejimin en önemli göstergesi kabul ediliyor. Nahda, bu konuda özgürlüklere saygı göstereceğini söylüyor. Daha ötesi, Gannuşi'nin oğlu Muaz, ekonomi alanında İslam hukukuna bağlı kalmayacaklarını liberal kapitalist ekonomilerle aynı politikaları uygulayacaklarını vurguluyor.
AK Parti, Tunus'ta toplumsal barış ve demokratik istikrar arayanların referansı. Öbür taraftan AK Parti'nin Türkiye tecrübesi, Tunus'un yeni iktidarının yolunu aydınlatıyor. Örnek başarılı olunca aydınlık da çoğalıyor. AK Parti modelinin bugün Tunus'ta taşıdığı değeri, 1989'un Cezayir'inde İslami Selamet Cephesi (FIS) tecrübesi ile mukayese ederek daha iyi anlamak mümkün. FIS'e demokrasiyi askıya alacağı suçlaması yöneltilmiş ve Batı dünyası da seçim kazanan bu partinin iktidara gelmesini engellemişti. Fatura ağır oldu. Cezayir'de yıllardır dökülen kan ve devam eden zulüm FIS'ın özgür seçimlerle kazandığı iktidarı engellemenin sonucu oldu.
Bugün Tunus'ta Nahda'ya, 1989'da Cezayir'deki FIS'e yapıldığı gibi davranılmamasının tek sebebi AK Parti modeli. AK Parti modelinin demokrasi içinde gelişmesi ve adım adım alınan mesafenin dünya kamuoyu tarafından yeteri kadar bilinmesi yüzünden ikna edici oluyor. AK Parti'nin AB sürecinde demokrasi ile askerî vesayet düzenini adım adım geriletmesi ve özgürlükleri garanti altına alması da, İslamcılığın hiç bilinmeyen bir yönünü kanıtladı. Bugün dikta yönetimlerinden kurtulan Arap ülkeleri, laikliğin dikta yönetimleri altında korunamayacağını AK Parti örneğini takip ederek kanıtlayabiliyorlar.
İslâmcı radikalizm, Batıcı dikta yönetimlerine duyulan tepki ile büyüdü. Radikalizmin en kuvvetli panzehiri demokrasidir. Toplumsal muhalefet ifade imkânı bulamayınca siyasî radikalizme yöneliyor. O zaman toplum üzerindeki baskı, siyasî radikalizmi engellemenin bahanesine dönüşüyor. İslâmcı radikalizm bu sefer dikta yönetimlerini besleyen bir kaynağa dönüşüyor. AK Parti ile Türkiye'nin yaşadığı tecrübe bu kısır daireyi Arap ülkeleri için kırmış oldu.
Bize düşen görev, bu modele Arap ülkelerinin adım adım takip edecekleri bir anayasa tecrübesi eklemek.
zaman
Bu yazı 1,157 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle