Hasan Celal Güzel
0 0 0000
Dikkat! PKK'nın tuzağına düşmeyelim
Van-Erciş Depremi'nin acısı, önceki hafta başlatılan 'sınır ötesi operasyonu' gündemin ilk maddesi olmaktan çıkardı. Depremde çok sayıda kardeşimizi kaybetmenin üzüntüsü içerisindeyiz ve felâketzedelere yardım için milletçe âdeta çırpınıyoruz. Lâkin bu durum, terörle mücadeleyi ve yapılan operasyonların önemini unutturmamalıdır. Deprem yaralarını sarmak mümkündür ama terörün verdiği zarar çok daha büyüktür.
Şu hususu altını çizerek belirtelim ki, son çeyrek asırlık dönemde, bu operasyonla devlet teröre karşı en tesirli mücadeleyi vermiştir. Bu mücadele esnasında çok sayıda terörist etkisiz hâle getirilmiş ve terör örgütü kısmen dağıtılarak köşeye sıkıştırılmıştır. Bu başarıda en önemli âmil Başbakan Erdoğan'ın kararlı tutumunun devam etmesidir. Diğer taraftan, Genelkurmay Başkanı'nın bizzat harekâtın başında bulunması ve seçilmiş komando birlikleri ile özel harekât timlerinin nokta operasyonları da etkili olmuştur.
***
Bu gelişmeler dikkatle değerlendirilmeli ve terör örgütü tamamen çökertilinceye kadar sınır ötesi harekâta devam edilmelidir. Bundan önce de yarıda bırakılmış operasyonların hedefine ulaşmadığı unutulmamalıdır.
Terör örgütünün dağılmasından sonra da TSK ve özel birlikler hemen geri çekilmemeli ve oluşturulacak 'Güvenlik Bölgesi' en az 1 yıl müddetle devam etmelidir. PKK'nın kontrolünden alınan bölgelerin peşmergeye verilmesi, terör örgütünün yeniden palazlanmasına yol açacaktır.
***
Yıllardır yazıyoruz: Terörle mücadele, egemen bir devletin, millî güvenliğini sağlaması için en tabiî görevidir. Bu işin, ülkemizde yaşayan insanımızın sorunlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Biz Kürt kardeşlerimizi başımızın üzerinde taşırız ve sorunlarıyla elbette yakından ilgileniriz. Lâkin, eli kanlı bir çete terör saldırılarına devam ederken, devlet olarak ülkemizi ve insanımızı savunmamamız düşünülemez.
PKK'nın kuyruğu sıkışınca, siyasetteki temsilcisi BDP vasıtasıyla 'operasyonu durdurun' çağrısında bulunmasından daha tabiî bir şey olamaz. Ancak 'barış' adına yapılan bu sahte çağrılara icabet etmek, ihanet değilse tam bir hamakattır.
Eşkıya ve hempaları gerçekten 'barış' istiyorlarsa silâhı bırakıp dağdan inerler...
***
Bir devlet, millî menfaatlerini düşünerek herkesle her türlü görüşmeyi yapabilir. Geçmişte de zaman zaman terör örgütüyle temaslarda bulunulmuştur. Lâkin, teröristbaşı ve terör örgütü muhatap alınarak yapılan temaslar bir pazarlığa dayandırılamaz. Zira, egemen ve demokratik devletler teröristlerle pazarlık yapmazlar.
Teröristbaşı, eğer hapishanedeki hücresinden örgütünü yönetebiliyorsa, bu durum devletin acze düştüğü anlamına gelir. Diğer taraftan PKK ve uzantılarıyla yapılan görüşmelerin hiçbir olumlu sonuç vermesi mümkün değildir.
Teröristbaşının avukatları ve devlet görevlileriyle görüşmelerinin kesilmesinden sonra terör örgütünde koordinasyon bozukluğu, çekişmeler ve dağınıklık başgöstermiştir.
Ayrıca, KCK'nın büyük ölçüde çökertilmesi de Apo'nun ünlü 'Devrimci Halk Savaşı' stratejisini akamete uğratmıştır. 2001 ilkbaharında, 'demokratik(!) özerklik' talepleriyle güya halk isyanları düşleyenler, aslında kendilerine bağlı ciddî bir taban oluşturamamanın hayâl kırıklığını yaşamışlardır.
***
PKK/KCK/BDP'nin destekçisi bir kısım köşe yazarı ile siyasî iktidarda etkili olabilen bazı çevrelerin, son deprem havasını da kullanarak Apo ve terör örgütüyle görüşmelerin tekrar başlatılması için çaba harcadıkları anlaşılıyor.
Hesapları şudur: Terörle mücadelede operasyonlar devam ederse, terör örgütü kısa zamanda çözülecek ve teröristler tamamen etkisiz hâle getirilecektir. Örgütün kendini toparlayabilmesi için yeni bir 'Masa Dönemi'nin âcilen başlatılması gerekmektedir.
Bu hesapların farkında olarak, terörle mücadele sonuna kadar devam etmeli; PKK ve KCK tamamen çökertildikten sonra operasyonlara son verilmelidir.
Bu yazı 885 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Mayıs 2012
27 Mayıs'ın hesabı sorulmalıdır
-
5 Mayıs 2012
Darbeciler! Ordu artık hizmetinizde değil...
-
29 Ekim 2011
Dikkat! PKK'nın tuzağına düşmeyelim
-
3 Aralık 2010
Hedefteki ülke: Türkiye
-
26 Ağustos 2010
Kardeş Pakistan'ın yardımına koşmalıyız
-
27 Haziran 2010
Oyunun hedefinde iktidar ve Başbakan var (2)
-
17 Haziran 2010
Terör ve politika
-
27 Mayıs 2010
50 yıllık utanç: 27 Mayıs
-
13 Mayıs 2010
Rusya ile tarihî anlaşma
-
6 Mayıs 2010
CHP-MHP-BDP koalisyonu
-
20 Nisan 2010
Kıbrıs'ta beklenen sonuç
-
16 Nisan 2010
'Nerede muhabbet, orada Muhammed'
-
11 Nisan 2010
CHP ve MHP'ye son Anayasa çağrısı
-
8 Nisan 2010
Baykal'ın uzlaşma teklifi üzerine
-
25 Mart 2010
Anayasa reformuna neden karşı çıkıyorlar? (1)
-
12 Mart 2010
12 Mart Muhtırası
-
4 Mart 2010
Ermeni iftiraları konusunda bayatlamış Amerikan politikası
-
21 Şubat 2010
AK Parti'yi kapatma hazırlıkları
-
31 Ocak 2010
Fişleme üzerine...
-
21 Ocak 2010
Bu iddialar cevapsız bırakılamaz
Yorumlar
+ Yorum Ekle