Mahmut Övür
0 0 0000
Acınacak bir ülke olmamak için...
Her depremde aynı manzara ve aynı acı. Neredeyse coğrafyasının büyük bölümü fay hattı üzerinde bir ülkeyiz ve ne yazık ki kılımız kıpırdamıyor.Sadece İstanbul'da onlarca konutta, binlerce insan "ölümü" bekliyor, binaların yüzde 60'ı iskânsız. İstanbul böyleyse Anadolu'da durum daha da vahim... Van, Erzurum, Erzincan, Maraş'ta depreme karşı ne yapıldığını kimse bilmiyor. Köyler ise Allah'a emanet.
Daha önce de yazdım, 1999 depreminden sonra "İstanbul için özel yasa çıkartılamaz mı?" diye sorduğumda bir deprem uzmanı şöyle diyordu:
"Çıkartılamaz çünkü o zaman Diyarbakırda ister..."
Depreme karşı önleme bile "iç düşman" mantığı üzerinden bakıldı. Vatandaşının dini, dili ve düşüncesiyle uğraşan eski devlet, onların insan gibi çağdaş standartlarda, ölmeden yaşamasını da umursamadı.
Peki, bu nereye kadar sürecek?
İstanbul'u da vuran 7.4 büyüklüğündeki Gölcük depreminin üzerinden 12 yıl geçti. O deprem, yeni yapılacak binaları daha sağlam ve mühendislik ürünü yapma konusunda aklımızı başımıza getirdi ama eski binalara hâlâ bir çözüm üretemedik. Bazı kritik semtler pilot bölge seçilmesine rağmen sonuç alınamadı.
İstanbul Zeytinburnu'ndaki Sümer Mahallesi gibi. Oradaki binalar yıkılıp yeniden yapılacaktı. Aylarca toplantılar yapıldı ama sonuç yok. Oysa KİPTAŞ'ın merkez mahallesinde yaptığı "lüks" konutların alanı bir çözüm aracı olarak kullanılabilirdi.
Allah korusun yarın bir deprem olduğunda o Sümer Mahallesi'nde olacakların hesabını kim verecek?
"Vatandaşın çözüme yanaşmaması" çağdaş bir devlet için "mazeret" olabilir mi?
İstanbul'da depremle ilgili yapılması gereken her şey biliniyor. Anayasadaki değişikliklerden çıkartılacak yasalara ve hangi semtte ne kadar binanın yıkılacağına kadar. Ama bir şey eksik... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İstanbul'daki belediye başkanlarına yaptığı bir konuşmayı hatırlıyorum:
"Bedeli olacaksa ödeyelim. Acınacak bir ülkenin başbakanı olmak istemiyorum..."
Gerçek ancak bu kadar çarpıcı anlatılabilir: "Acınacak bir ülkenin başbakanı olmak."
Peki, bugüçlü siyasi iradeye rağmen bir şeylerin yapılamaması ilginç değil mi? Bu paradoksu işin uzmanı şöyle yorumluyor:
"Un, şeker, su var; helva yapacak cesur bir belediye başkanı aranıyor."
İstanbul, Türkiye'de neden bir şeyler yapılamadığını da anlatıyor. Yetki merkezde mi yerelde mi belli değil. Şimdi devreye Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da girince iş daha da karmaşık bir hal aldı. Bu sorunu çözemeyen bir Türkiye daha çok deprem felaketi yaşar.
Akıl tutulması yaşayanlar
Van'ın Erciş ilçesindeki deprem, siyaseten kritik bir süreçte yaşandı. Bu nedenle sosyal medyada bir tarafta canhıraş yardım çabası varken, diğer taraftan akıl tutulması yaşayanların söyledikleri vicdanları sızlattı.
Facebook'ta, Twitter'da onlara inat milyonların yardım için nasıl çırpındığı gözlerden kaçmıyor. Türkiye'yi, kin ve nefret kusan o azınlıklar değil; kucak açan, sevgi üreten milyonlar temsil ediyor. Yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin adeta anında harekete geçmesi de bunu gösteriyor.
Depremden sadece birkaç saat sonra Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'ün "Van'a yardım kampanyası" başlatması mesajla cep telefonuma düştüğünde hiç şaşırmadım. Aynı şekilde CHP'li Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal'ın da, AK Partili Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu'nun da tek amacı vardı; Van'da yaşanan acıları biraz olsun hafifletmek. Eminim Türkiye'nin dört bir yanında, Bodrum'dan Samsun'a, Kayseri'den Diyarbakır'a her şehrimizde aynı yürek çarpıntısı yaşandı.
Ben bu çabayla, içlerindeki ırkçılığı açığa vuran ve akıl tutulması yaşayanları utandıracağımızdan eminim. Keşke devletin yapacaklarından da bu kadar emin olsaydım.
sabah
Bu yazı 1,298 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
AK Parti kongresi ve Barzani
-
28 Eylül 2012
AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
-
23 Eylül 2012
CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
-
20 Eylül 2012
Otobüste 200 er
-
18 Eylül 2012
CHP günahlarından arınıyor
-
11 Eylül 2012
CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
-
1 Eylül 2012
Ya silah ya siyaset
-
30 Ağustos 2012
CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
-
19 Ağustos 2012
Barışı kirletmemek lazım
-
14 Ağustos 2012
Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
-
10 Ağustos 2012
Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
-
24 Temmuz 2012
Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
-
19 Temmuz 2012
CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
-
18 Temmuz 2012
CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
-
17 Temmuz 2012
CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
-
8 Temmuz 2012
Siyasetin yeni aktörleri
-
6 Temmuz 2012
CHP'de kurultay pazarlamacıları
-
3 Temmuz 2012
Zana'nın demokratik yolu
-
24 Haziran 2012
Uçak düşürme bir tuzak mı?
-
19 Haziran 2012
Gülen'in kararı neyin sinyali?
Yorumlar
+ Yorum Ekle