Bülent Korucu
0 0 0000
Parti kapatmada KCK ilkeleri
Yeniden hız kazanan KCK operasyonları eski tartışmayı alevlendirdi. Gözaltına alınanlar içinde BDP'li siyasetçilerden hareketle, bunun demokratik çözümü zorlaştırdığı eleştirisi yapılıyor.
KCK'yı PKK'nın siyasallaşma çabası olarak görenler eleştirinin dozunu artırıyor. Her suç isnadının özenli ve titiz bir çalışma sonucu gerçekleşmesi gerekiyor. Hele toplumsal yansımaları olan konularda hassasiyetin en üst seviyede tutulması elzem. Ama operasyonları tamamen haksız bulmak için sadece şüphelilerin kimliğini öne sürmek doğru değil. Eskiden askerler, polisler 'suç işlemez, suç isnat edilemez' sınıflardı. Şimdi o aşıldı, en üst düzeyde kamu görevlileri normal vatandaş gibi yargılanabiliyor. Bugünlerde dokunulmazlık zırhı elde etmek için Kürt siyasetçi veya gazeteci olmak yetiyor. İddia edilen suçların işlendiğine mahkeme karar verecek. O güne kadar temel masumiyet karinesinden yararlanma dışında kimseye dokunulmazlık verilemez. Hele hele 'tamam suç ama görmezden gelinse' tavrı savunulamaz. Bazı sol ve liberal aydınların havası biraz o yönde. Barışa ve demokratik çözüme hizmet etse belki hukuka uymasa da siyaseten bazı şeyler esgeçilebilir. Fakat iyi niyetli geri adımların hamle olarak dönmesi bardağı taşırıyor. Mesela hükümete yönelik ağır eleştiri konularından biri yol kontrollerinin kaldırılmasıydı. Ulusalcı kesim ve kimi güvenlik uzmanları uygulamayı ağır dille tenkit etti. Vatandaşın da hayatını kolaylaştıran bu yumuşama, terör örgütünün yol kontrolleri yapıp adam kaçırmasıyla sonuçlandı.
Aksiyon Dergisi'nin son sayısında söylendiği gibi bunun adı 'Düz ovada terör'. Mehmet Ağar'ın 2006'da söylediği 'dağda silahla gezeceklerine düz ovada siyaset yapsınlar' sözü deyimleşti. PKK beklentilerin aksine ovaya silahıyla indi ve şiddeti, siyaset aracı olarak kabullenmemizi bekliyor. KCK, terör eylemlerinin emrini verip hedefleri belirleyen üst irade konumunda. Hakkari'de pilot bölge uygulama yapıp büyük oranda başardılar. Aynı düzeni bütün Güneydoğu coğrafyasında hakim kılmaya giriştiler. Şu andaki gerilim onun mücadelesinde karşılıklı hamlelere tekabül ediyor.
KCK'yı ve onun sivil siyasetle demokrasiye bakış açısını anlamak üzere elimizde önemli bir belge var: 'KCK sözleşmesi'. Söz konusu metin, sadece iddianamede yer almıyor, PKK kaynakları iftiharla altına imza atıyor. Sözleşme bize PKK'nın paralel bir devlet kurmak için harekete geçtiğini ve adını da KCK koyduğunu gösteriyor. Zihniyeti teşrih masasına yatırmanın ötesinde uygulamaya konulduğunu görmek açısından o metin önemli. Sözleşmeyi okumadan KCK hakkında söz söyleyenlerin yanılacağını ve yanıltacağını düşünüyorum. Darbe dönemlerimizde yapılmış en kötü anayasaya rahmet okutacak maddeler içeren, en katı vesayetçi düzeni tesis etmeyi öngören bir anayasa var karşımızda. Parti kapatmayı hayatımızdan silmeye çalışıyorken orada şöyle yazıyor: "Partilerin KCK sisteminden çıkarılmaları (yani kapatılmaları) Halk Özgürlük Mahkemeleri kararı ile gerçekleşir. Partilere biçilen misyon ise şöyle: "Toplumu bilinçlendirmek, örgütlemek ve toplum taleplerini devletle dengelemek..." Halk mahkemeleri demişken yargı sisteminden devam edelim. Yasama ve yürütmeyle birlikte yargı sistemi de kuruluyor. Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi karması bir Yüksek Adalet Divanı, İdare Mahkemeleri ve Halk Mahkemeleri düzenlenmiş. Örgütler genelde kendi içlerinde disiplini sağlamak için adına mahkeme dedikleri infaz mangaları kurar. Burada ise paralel yargı sisteminin bütün organları tanımlanıyor. Kararlarına itiraz edilemeyen Yüksek Seçim Kurulu ve kaldırmaya çalıştığımız Yüksek Askeri Mahkeme bile var. "Halk içinde ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel vb. alanda çıkan ciddi ihtilaflara bakmak ve karara bağlamakla yükümlüdür." şeklinde tarif ettikleri tipik hukuk mahkemeleri; ve maalesef şu anda pek çok yerde yürürlükte. İnsanlar aralarındaki alacak verecek davalarını bile buralarda çözmeye zorlanıyor. Bütçe yapan, kanun çıkaran, savaş kararı alan yasama organı; önderlik ve yasama organlarının talimatlarını hayata geçiren yürütme organı ile ilgili alıntılar yazının boyutlarını aşar. Son söz darbeciler 'demokrasiyi kurtarmak üzere' darbe yaparlardı. PKK/KCK demokrasi kurmak için aynı yolu takip ediyor.
zaman
Bu yazı 1,712 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Eylül 2012
Emri verenle alan bir olur mu?
-
11 Eylül 2012
Siyasette sonuçsuz arayışlar
-
4 Eylül 2012
PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
-
3 Ağustos 2012
Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
-
31 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
-
27 Temmuz 2012
Anketler ne diyor?
-
6 Temmuz 2012
Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
-
26 Haziran 2012
Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
-
15 Haziran 2012
Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
-
22 Mayıs 2012
Anayasanın dili
-
11 Mayıs 2012
Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
-
8 Mayıs 2012
CHP'de yerel seçim mücadelesi
-
4 Mayıs 2012
AİHM, mahkemeyi ibra etti
-
17 Nisan 2012
Balyoz'da acı fren!
-
27 Mart 2012
Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
-
16 Şubat 2012
MİT tartışmasındaki toz bulutu
-
8 Şubat 2012
Dindarların talebi özgürlük
-
3 Şubat 2012
CHP'liler dama oynuyor
-
31 Ocak 2012
CHP'de anomali doğumun yan etkileri
-
20 Ocak 2012
Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle