Mehmet Ali Birand
0 0 0000
PKK vuruyor, ancak kışkırtamıyor...
İnanamıyorum.
PKK'nın ne yapmak istediğini anlayabilmek imkansız .
Mutlaka kendilerine göre birçok gerekçesi vardır, ancak uzun vadeli düşünüldüğünde , bu terör yaklaşımına bir anlam verilemez. Özellikle Kürt Hareketine ne getirip ne götüreceği hesap edildiğinde, tüm işaretler olumsuz çıkıyor.
Merak ediyorum, çoluk çocuk, sivil asker veya polis öldürerek, acaba gerçekten Kürt Hareketini ileri götüreceklerini mi sanıyorlar? Örneğin, Türk kamuoyunun artık bıkıp "verin gitsin" diyeceğini mi sanıyorlar ?
Sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar. Tam aksine, Türk kamuoyunu kemikleştiriyorlar. Kürt davasına bir yerde büyük zarar veriyorlar.
Bu örgütü kimler yönetiyorsa, birileri biryerlerde yanlış hesap yapıyorlar .
Kürt kökenli vatandaşlarımızın nice haklı isteklerini körletiyor, erteletiyor. Haklı istekleri, haksız konuma sokuyor. Daha fazla kan akıtarak işleri daha da zorlaştırıyor.
Ankara'da, barış ortamında çok daha fazla sıkışılacağını bilen çevrelerin, savaşın yayılmasını isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Bütün bu olumsuzlukların arasında tek olumlu gelişme, PKK'nın tüm tahriklerine, tüm yanlış hesaplı cinayetlerine rağmen, bir Türk-Kürt sürtüşmesi, açıkça söyleyelim, bir çatışma yaşanmaması.
Burada Ankara'ya da iki çift sözüm var.
Asıl PKK'nın tuzağına düşmemesi gereken taraf, Devlet olmalıdır. Terörle mücadele edilirken aynı zamanda da müzakere kapısının ardına kadar açık tutulması çok önemlidir. BDP'yi silip, oyun dışına itmek yerine, tam aksine siyasete sokmak ve onları diyaloğa katmak kaçınılmazdır.
Devlet, sadece silahına ve vurucu gücüne güvenmemeli...
Terör, iktiadar-muhalefet işbirliğini gerektiriyor...
Bugün bir kamuoyu yoklaması yapalım ve "Terörle mücadelede muhalefetten ne beklersiniz?" diye soralım, alacağımız yanıtın büyük bölümü "Kavga etmesinler, birlikte hareket etsinler" şeklinde çıkar.
Gerçekten de, hem iktidardan hem de muhalefetten beklenen budur. Birbirleriyle sürekli kavga etmek yerine, hiç değilse bir tek terör konusunda işbirliğine girmeleridir.
Halen terörle mücadele eden veya eskiden etmiş ülkelere baktığınızda aynı manzara ile karşılaşırsınız. Hiçbir iktidar tek başına başarıya ulaşamamıştır. Ne zaman ki, muhalefet ile birlikte hareket etmişlerdir, o zaman mesafe alınmıştır.
Türkiye'nin önündeki engellerin en büyüğü PKK terörüdür.
Bu terörü hiçbir zaman tümüyle yok edemeyiz. Uzun yıllar hayatımızın bir parçası olarak kalacaktır. Ancak, yaşanabilir bir noktaya indirilebilir. İşte bu hedefi yakalamadan, Türkiye ne zenginleşebilir, ne de bölgesinin lideri olabilir. Sürekli kanayan, anaların ağıt yaktığı, ağladığı, cenazelerin kaldırıldığı bir ülke olmaktan kurtulabilir.
Ak Parti prim yapmasın diye, terör konusunda attığı her adımın karşısına çıkmak yerine, muhalefetten beklenen, yine gerektiğinde eleştirisini sürdürmesi, ancak temel konuda iktidara destek vermesidir.
PKK terörü hepimizin canını yakıyor.
Hepimizin istediği de, bu alanda iktidar-muhalefet işbirliğinin başlamasıdır.
PKK terörü, Türkiye'nin liderliğini engelliyor...
Türkiye'nin bölgedeki yıldızının giderek parladığı ve etkinliğinin arttığından söz ediyoruz. Akdeniz'de bayrak göstermeye başlayan, Suriye'de iktidara ince ayar, Mısır'a laiklik önerisi yapan, Gazze'ye sahip çıkan, İsrail'in bugünkü iktidarını köşeye sıkıştırıp döven, Somali'nin sözcüsü konumuna giren bir Türkiye var karşımızda.
Ekonomik gelişmesi hemen herkesin hayranlığını topladığı, sesini yükselttikçe dikkatleri çeken bu Türkiye'nin topuğunda sürekli kanayan bir çıban var.
Onun adı da, PKK terörü.
Parasını, enerjisini harcadığı, gündeminin önemli bir bölümünü kaplayan bir olay.
Türkiye'nin giderek yükselen yıldızından rahatsız olan herkesin kullanmak istediği ve kullanacağı bir PKK'dan söz ediyorum.
Kimi para veriyor...Kimi silah yollayarak destek sağlıyor...Kimileri de faaliyetlerine göz yumuyor. Bu şekilde, Türkiye'yi ayağından aşağıya doğru çekmeye çalışıyorlar.
Kendimizi aldatmayalım.
PKK terörünü yavaşlatmadan, Kürt kökenli vatandaşlarımızın beklentilerini belirli ölçülerde tatmin etmeden, bölgede liderlik rolü oynayabilmemiz zordur. Topuğumuzdaki çıbanı tedavi edemedikçe ileriye doğru adım atamayız.
posta
Bu yazı 1,606 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
27 Eylül 2012
Türkiye, Suriye'de frene basıyor...
-
25 Temmuz 2012
Türkiye'siz İsrail'in eski etkinliği kalmadı...
-
20 Temmuz 2012
Esad için yer aranmaya başlandı, ancak henüz kabul eden ülke bulunamadı...
-
13 Temmuz 2012
Washington Ankara'yı yavaşlatmaya çabalıyor
-
27 Haziran 2012
Türkiye karizmasını çizdirmedi...
-
21 Haziran 2012
PKK, vurdukça devre dışı kalıyor...
-
25 Nisan 2012
23 Nisan müsamelerinden kurtulamayacak mıyız?
-
19 Nisan 2012
Böyle subay yetiştirirseniz, Darbe'ye hayret etmeyin
-
2 Mart 2012
ABD raporu: Ermenistan ile ilişkiler açılmalı...
-
21 Şubat 2012
Bu defa MİT kazandı, ancak dikkat...
-
9 Şubat 2012
Bırakın dindar nesli, tablet nesli geliyor...
-
23 Aralık 2011
Biz neden kızıyoruz, asıl Sarkozy utansın...
-
15 Aralık 2011
Gül 2014'e kadar Çankaya'da...
-
10 Aralık 2011
Erdoğan çekildi, partinin haline bakın...
-
30 Kasım 2011
Başbakan'ın ameliyat sonucu saklanmamalı...
-
27 Ekim 2011
Devlet ne yapsa, bir türlü yaranamıyor...
-
20 Ekim 2011
Bu açık bir cinayettir, bir savaş ilanıdır
-
29 Eylül 2011
PKK vuruyor, ancak kışkırtamıyor...
-
21 Haziran 2011
Erdoğan'ı tarihe asıl Kürt sorunu geçirir...
-
22 Nisan 2011
Türkiye, BDP'ye sahip çıktı
Yorumlar
+ Yorum Ekle