Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000
Kıbrıs Petrol Platformu
Komşularla 'sıfır sorundan', 'sınırsız sorun' evrenine doğru geçtiğimiz bu yeni dönemde sürpriz ataklara şaşırmamak gerekiyor. Bir yandan içeride yükselen terör dalgası, diğer yandan çevre ülkelerde yaşanan istikrarsızlıklar ve gerilen ilişkiler, son dönemde alışmaya başladığımız iyimser havayı dağıtmış görünüyor. En son İsrail ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında imzalanan anlaşma gereği, Amerikan Noble Enerji firmasının Doğu Akdeniz'de başlattığı arama ve sondaj çalışmaları da aynı kapsamda değerlendirilebilir. Akdeniz'de krizin büyüme potansiyeli var ve hazırlıklı olmak bakımından bir özet yapalım.
1- Akdeniz ve Kıbrıs çevresi zengin petrol kaynakları nedeniyle bir süredir dünya enerji devlerinden yoğun ilgi görüyor. Noble enerji firması yetkilileri ada çevresinde Avrupa'nın önümüzdeki 100 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabilecek petrol ve doğalgaz yataklarının bulunduğunu öne sürüyorlar. Günümüz teknolojisindeki gelişmeler, yakın zamana kadar ulaşılamayan derinlerdeki kaynakların kullanıma açılmasına imkan veriyor. Bu bakımdan Kıbrıs adası, on yıllardır kullanılan deyimiyle 'Akdeniz'de demirlemiş bir uçak gemisi' ya da 'Askeri açıdan stratejik bir üs' olmanın yanı sıra, artık deniz ortasında 'doğal yoldan inşa edilmiş büyük bir enerji platformu' hüviyetine de sahip.
2- Kıbrıs adasının bu yeni niteliği doğal olarak, Ada'nın ve adayla ilgili diğer meselelerin iki taraflı olarak değil, çok taraflı uluslararası süreçlerle belirlenmesine yol açıyor. Bütün Avrupa'nın geleceğini ve doğal olarak dünya dengelerini ilgilendiren bir meselenin Kıbrıs Rum yönetimi ve Türk yönetimi arasındaki müzakerelerle çözülebileceğine inanmak saflık olur herhalde. Bu konu AB'nin G. Kıbrıs'ı apar topar ve uluslararası kısıtlara rağmen neden tam üye olarak almak konusunda acele ettiğini anlamak bakımından da önemli. AB'nin Kıbrıs'ın vatandaşlarına ya da kültürüne değil, enerjisine ve stratejik konumuna ihtiyacı var. Türkiye'nin Kıbrıs'tan vazgeçmemek konusundaki ısrarlı tavrını anlayamayanlara da aynı cevabı vermek mümkün. Önümüzdeki dönemde Kıbrıs konusundaki müzakerelerin çok farklı boyutlara taşınması ve yeni vizyonların süreci şekillendirmesi çok olası.
3- Bugün gelinen noktada uyuşmazlığın Kıbrıs'ın portakal bahçeleri ya da ödenecek tazminatlar noktasından adayı çevreleyen denizalanı ve deniz tabanına doğru geliştiği görülüyor. Bu konuda eğer ortak adımlar atılmazsa ve uzlaşma yerine çatışma tercih edilirse, eskisinden çok daha çatışmalı bir ortama girilmesi beklenebilir. Deniz alanları toprak alanlarından çok daha fazla savaşa meyillidir. Meselenin büyüklüğü dünya dengelerini etkileyebilecek boyutlara taşındığı anda savaş da dahil her alternatif masada yerini bulur. Ama akılcı olan kaynakların paylaşılarak kullanılması ve enerjinin savaş yerine ekonomik gelişme alanlarına kaydırılmasıdır. Türkiye'nin de sondajı durdurmak yerine birlikte devam etmek ya da kendi sondaj çalışmalarını başlatmak yoluna girmesi daha anlamlıdır. Bu konuda mutlaka uluslararası destek aranmalı ve gerekirse çok taraflı paylaşıma Rum tarafından daha açık olunmalıdır. Yine de kenarda güçlü bir donanmanın bulunmasında fayda olduğunu da hatırlatalım.
4- G. Kıbrıs Rum yönetimi 2000'li yılların başından beri Akdeniz çevresindeki ülkelerle münhasır ekonomik bölge anlaşmaları yapıyor ve enerji aramalarında ABD kadar Rusya'dan da destek gören bir politika izliyor. Aslında 2003 yılında Serdar Denktaş ada çevresinde dünyanın en zengin petrol rezervlerinin bulunduğuna yönelik açıklamalarla bu konuyu gündeme getirmeye çalışmıştı. Rumlar bu konuda çok yol aldılar. Mısır, Lübnan ve İsrail ile anlaşmalar yaparak Akdeniz'deki deniz hattını çizme arayışına girdiler. Türkiye ise biraz geriden de olsa aynı yola girdi. Adadaki müzakereler artık yeni bir faza giriyor. Hazırlıklı olmak ve taktik kazanımlar uğruna stratejik kayıplara neden olmamak lazım.
akşam
Bu yazı 1,667 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
21 Eylül 2012
Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
-
17 Eylül 2012
Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
-
31 Ağustos 2012
Terörle mücadele meselesi!
-
29 Ağustos 2012
Neymiş bu sıfır sorun?
-
27 Ağustos 2012
Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
-
17 Ağustos 2012
Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
-
13 Ağustos 2012
Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
-
3 Ağustos 2012
Dünya nereye gidiyor?
-
4 Temmuz 2012
Kürt sorunu mu?
-
8 Haziran 2012
Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
-
6 Haziran 2012
Suriye'de son tango!
-
2 Mayıs 2012
Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
-
20 Nisan 2012
Dış politikada ilkeler
-
28 Mart 2012
Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
-
23 Mart 2012
Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
-
21 Mart 2012
Afganistan ne için?
-
7 Mart 2012
Putin'in üçüncü dönemi
-
22 Şubat 2012
Xi Jinping Türkiye'de!
-
10 Şubat 2012
Devlet devletin kurdu mu?
-
8 Şubat 2012
Suriye sadece iç meselemiz mi?
Yorumlar
+ Yorum Ekle