Bülent Korucu
0 0 0000
PKK neden sivil öldürüyor?
Demokratikleşme ve yeni anayasayı konuşmayı beklerken terörle yatıp kalkmaya başladık. Terör örgütü, devleti barışa zorlayacağına savaşa çekmeye çalışıyor. 10 yıl önce konuşulması yasak olan şeyler bugün serbestçe yaşanıyor. Talep edilen hakların önemli bir kısmı hayata geçti. Kalanların yeni anayasayla birlikte halledileceği umudu seçimin ardından büyüyordu. PKK tam bu noktada terörün şiddetini artırmaya başladı. Neden?
PKK ve onun elindeki silaha kılıf bulmaya çalışanların açıklaması, şiddetin amaç değil araç olduğu yönündeydi. Amaç, ceberut devletin gasp ettiği hakların iadesiydi. Bu tez doğru olsaydı, devlet demokratlaşıp insan hakları konusunda iyileşmelere gidildikçe terörün şiddetinin azalması gerekirdi. Tam tersine PKK, silaha uzun bir aradan sonra 2004 yılında, yani Türkiye'nin Avrupa Birliği reformlarını en hızlı biçimde yasalaştırdığı günlerde geri döndü. Bir tarafta demokratikleşme karşıtları 'AB Türkiye'yi bölecek' sloganlarıyla sesini yükseltirken; öbür yanda PKK onların iddialarına haklılık kazandırmak istercesine silaha sarıldı. Normal şartlarda demokrasiyle terör arasında tahterevalli ilişkisi vardır. Terör yükselirken demokrasi azalır, demokrasi artarken terör zemin kaybeder ve marjinalleşir. Bizde böyle olmaması şartların anormalliğine işaret ediyor. Terörün araç değil amaç olduğunu; ya da söylenenin dışında amaçlara hizmet ettiğini kabul etmek gerekiyor. İnsan öldürmenin bir hak arama metodu olamayacağı gerçeğini şimdilik tartışma dışında tutuyor, kendi mantıkları içindeki tutarsızlığı vurgulamaya çalışıyorum.
Bugün şahit olduklarımızın 2004'teki geri dönüşten farkı yok; hatta belki daha anlamsız. Zira o günlerde ve sonrasında çıkan kanunların kâğıt üstünde kalmadığı görüldü. Yasak savma kabilinde düzenleme değil, somut icraatlara dönüşen kararlar halinde hayattaki yerlerini aldılar. Devlet daha fazlasını yaptı. 'Rutin dışı'na, hukuk dışına çıkan unsurlarından hesap sormak üzere zorlu mücadelelere girişti. Sayıları 20 bine yaklaşan faili meçhul cinayetleri işleyenlerin bir kısmını görevine, rütbesine bakmadan yargının önüne çıkardı. Kürtlerin oyuna talip bir iktidar partisi baştaydı ve en çok şikâyet edilen ekonomik mağduriyetlerin giderilmesi için devlet imkânları seferber edildi. Ekonomik ve siyasal kazanımlar açısından daha fazlası da vaat edildi. Bu arada hâlâ eski devlet refleksiyle hareket eden kişi ve kurumlar yok muydu? Elbette vardı. Köyünün ismini değiştiremeyen, parkın tabelasında X harfi kullanması yüzünden mahkûm olan gibi örnekleri çoğaltabiliriz. Ama bunların hiçbiri genel gidişi ve kamuoyunun ikna olduğu seviyeyi göstermiyordu. MİT-PKK görüşmesinin sızmasından sonra verilen tepkiler, devletin ve kamuoyunun PKK'dan çok ileride durduğunu ortaya koydu.
Başa dönüp soruyu tekrarlayalım: PKK neden silaha sarıldı, niye sivilleri öldürüyor ve bu zamanlamanın sebebi nedir? PKK, yeni anayasadan ve muhtemel iyileşmelerden korkuyor. Altındaki zeminin kaymasından endişe ediyor. Kısmi anayasa değişikliklerine müdahalede gecikti; dayattığı boykot bir işe yaramadı. Şimdi süreci başlamadan bitirmek arzusunda. Asker öldürerek bunu yapamayacağını düşünüyor. Işık Koşaner'in itirafları ve son yıllarda kamuoyuna yansıyan haberlerden sonra; o baskınlarda 'allem kullem' işlerin döndüğü inancı hâkim. Polisi vurarak çok ciddi oldukları mesajını veriyorlar. Sivil hedefler ise tepkiyi büyütmenin yegâne yolu. Çocuğu askerde olup, belli riskli alanlarda görev yapanları tahrik etmek nere, Ankara'nın göbeğinde yürüyenlerin içine endişe ve tedirginlik atmak nere... Ayrıca PKK ilk defa sivil öldürüyor değil. Gözünü kararttığını göstermek istediğinde hep sivil öldürdü. Çoğunlukta taraftar ve militan toplamak adına yaptı sivil katliamlarını. Muarız ve muhaliflerini susturma çabasını da unutmayalım. Önce diğer Kürt hareketlerini yok ederek işe başlayan PKK, yine kendini sivil tehdit altında hissediyor. Artan demokratik ortamla birlikte siyasete cüret edecek Kürtlere ne kadar gözü dönmüş olduğunu gösteriyor. Siirt'te öldürülen kadınların polis sanıldığı masalı hiç inandırıcı değil. Arabanın 06 plakasını okuyup içindeki 6 genç kızı görmediklerine inandınız mı yoksa? PKK'dan bağımsız biçimde var olmayı düşünenlere 'aklınızdan bile geçirmeyin' mesajı veriyorlar.
zaman
Bu yazı 1,789 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
28 Eylül 2012
Emri verenle alan bir olur mu?
-
11 Eylül 2012
Siyasette sonuçsuz arayışlar
-
4 Eylül 2012
PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
-
3 Ağustos 2012
Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
-
31 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
-
27 Temmuz 2012
Anketler ne diyor?
-
6 Temmuz 2012
Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
-
26 Haziran 2012
Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
-
15 Haziran 2012
Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
-
22 Mayıs 2012
Anayasanın dili
-
11 Mayıs 2012
Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
-
8 Mayıs 2012
CHP'de yerel seçim mücadelesi
-
4 Mayıs 2012
AİHM, mahkemeyi ibra etti
-
17 Nisan 2012
Balyoz'da acı fren!
-
27 Mart 2012
Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
-
16 Şubat 2012
MİT tartışmasındaki toz bulutu
-
8 Şubat 2012
Dindarların talebi özgürlük
-
3 Şubat 2012
CHP'liler dama oynuyor
-
31 Ocak 2012
CHP'de anomali doğumun yan etkileri
-
20 Ocak 2012
Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle