Mümtaz'er Türköne
0 0 0000
PKK'dan sonra
Kandil cephesinde kritik gelişmeler yaşanıyor.
Türkiye-İran ve Kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi, PKK'ya (ve PJAK'a) karşı ortak bir askerî operasyon yürütüyor. İran'ın Kandil'e kara harekâtı devam ediyor. Kuzey Irak Yönetimi Kandil'e giden yollardan kuş uçurtmayarak PKK'nın ikmal yollarını kesmiş ve yalıtmış durumda. Türkiye'nin hava operasyonu devam ederken, Kuzey Irak'ta sayısı azımsanamayacak askerî gücünün operasyonlar yaptığı haberleri geliyor. Yine Türkiye Irak sınırına yığınak yapmaya devam ediyor.
Arka planda yoğun bir diplomasi ve üç ülke arasında işbirliği var. Kuzey Irak'taki bölgesel yönetim PKK aleyhinde bir kampanya sürdürüyor. Türkiye'nin ve İran'ın Kuzey Irak'a yaptığı askerî operasyonların sorumluluğunu PKK-PJAK ikilisine çıkartıyor. Bayramdan önce Neçirvan Barzani ve Bölgesel Yönetim'in İçişleri Bakanı Kerim Sincarî İran'a gidip, Cumhurbaşkanı Ahmedinejad dahil çok üst düzey temaslarda bulundu. Arkasından Sincarî Türkiye'ye gelerek temaslar hakkında bilgi verdi. Sonrasında Kuzey Irak'ta, Türkiye ve İran'ın askerî harekâtını protesto edenlere yönetim sert müdahalelere başladı.
Tablo netleşiyor. PKK-PJAK'a karşı üç ülke uyumlu ve koordineli bir operasyon yürütüyor. Bölgesel Yönetim'in PKK'ya böyle sert bir tavır alacak kadar bu operasyona angaje olması, arkada ABD'nin de bu işbirliğine destek verdiği anlamına geliyor.
Peki bu tablo ne anlama geliyor? Bu gelişmelerin çok kesin bir anlamı var: PKK'nın işi askerî olarak bitiyor. Kılıçla yaşayan, kılıçla ölüyor. Daha anlaşılır bir ifade kullanalım: Silahlı Kürt Ulusal Hareketi yok ediliyor. Yok edenlerden biri de Irak'ın Kürtleri.
14 Temmuz Silvan saldırısı ile PKK ölümcül bir hata yaptı. İran'ın Suriye'de Esed rejimini ayakta tutmak için Türkiye ile karşı karşıya geldiğini ve aradaki çatlağa yerleşerek kendine alan açacağını hesapladı. 16 Temmuz'da İran'ın Kandil'e yaptığı askerî operasyonda PJAK hemen teslim oldu. Silvan saldırısının İran'la teması olan grup tarafından yapılması tesadüf değildi. Öcalan'ın uzlaşması sabote edildi. Demokratik özerklik ilanı ile 'devrimci halk savaşı'nın ilk adımı atıldı. Bugün Duran Kalkan'ın, 'Öcalan'ın önerdiği protokolün Başbakan Erdoğan tarafından kabul edilmediği' iddiası, Silvan saldırısı ile başlayan yeni dönemin geç kalmış bir bahanesi olarak ileri sürülüyor. Bu bahanenin şimdi ileri sürülmesi, Silvan'la izlenen stratejinin iflasının ilanı anlamına da geliyor. PKK'nın İran-Suriye eksenine yerleşerek Türkiye'de şiddeti tırmandırma stratejisi bütünüyle çökmüş durumda. Daha ötesi PKK da askerî olarak iflas etmiş ve tükenmiş durumda.
Üç gücün ortak operasyonu, Kandil'in artık PKK-PJAK ikilisi için bir ana üs ve karargâh olmaktan çıkması ile neticelenecek. PKK'lılar için 'çıkılacak bir dağ' kalmayacak. Dolayısıyla PKK bir silahlı örgüt olarak ortadan kalkacak. 27 yıl devam eden bir isyanın sonuna geliyoruz. Söylediğimi tekrarlayayım: Silahlı Kürt Ulusal Hareketi kesin bir yenilgiye uğruyor.
Üzerinde düşünmemiz gereken yeni soru: 'PKK'dan sonra ne olacak?'
AK Parti hükümetinin PKK'ya karşı izlediği strateji sonuç aldı. Bu sonuç diplomasi ile alındı. Bu diplomasiyi yürüten ve netice alan akıl, 'PKK'dan sonra'sı için de hata yapmaz. Unutmamalıyız ki Kürt Ulusal Hareketi'nin silahlı kanadı çökertildi; siyasî kanadı değil. Terör, kitlesel desteğini kaybetse de rahatsızlık vermeye devam eder. Ama asıl Kürt siyasal hareketinin önü açılmış oldu. BDP'lilerin yeni yönetimi belirleyecekleri toplantı, bu gelişmelerin ışığında yapıldığı için bir dönüm noktası olacak. Kürt siyasal hareketi üzerindeki PKK vesayeti, üç ülkenin ortak operasyonu ile kaldırılıyor.
Bir savaş sona eriyor. Doğru olan, yenilenlere onurlarıyla yaşayacakları bir alan bırakmak. Yenilenler Kürt ulusalcıları. Bu alanda nefes alıp vermeye ihtiyaçları var. Kalıcı bir barışın tesisi ve Türkiye'nin entegrasyon dinamiklerinin önünün açılması ancak böyle mümkün olacak. Ve unutmamalıyız: Kürt sorunu devam ediyor. Demokratik açılımın da üzerinden terör gölgesi kalkacağı için daha cesur hamlelerle ilerlemesi gerekiyor.
zaman
Bu yazı 1,585 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Bu sefer çözülecek mi?
-
16 Eylül 2012
Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
-
14 Eylül 2012
Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
-
13 Eylül 2012
CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
-
9 Eylül 2012
Merkez Sağ'ın son noktası
-
7 Eylül 2012
Başbakan sertleşmekte haklı mı?
-
28 Ağustos 2012
Hükümet haklı çıktı
-
26 Ağustos 2012
Kawa ve Ergenekon
-
24 Ağustos 2012
Terör sorunu ayrışıyor
-
17 Ağustos 2012
Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
-
16 Ağustos 2012
'Paralel devlet'in iflası
-
12 Ağustos 2012
Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
-
10 Ağustos 2012
Yangını kim söndürecek?
-
5 Ağustos 2012
Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
-
22 Temmuz 2012
Davutoğlu haklı çıkarsa?
-
17 Temmuz 2012
'Hücre yenilenmesi'
-
29 Haziran 2012
ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
-
24 Haziran 2012
Türkiye savaşa girer mi?
-
21 Haziran 2012
Teröre teslim olmak
-
19 Haziran 2012
Çözüme yakın mıyız?
Yorumlar
+ Yorum Ekle