En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Hesaplaşmaların odağında Suriye



Türkiye’nin en uzun kara sınırına sahip olduğu komşusu Suriye’nin, nasıl bir stratejik hesaplaşmanın odağı olduğunu görmek için son bir-iki güne bakmak bile yeterli.

Bu ülkede olup biten ve olması istenenler, bir rejim değişikliği ya da özgürlük mücadelesinin çok ötesinde anlamlar taşıyor. Suriye, üzerine siyasi anlamda çok sayıda gücün yatırım yaptığı ve bölgesel hesaplaşmalarda elde tutulan vazgeçilmez bir kart.

Suriye’yi son 30 yılda bir stratejik müttefik konumuna getiren İran, bu ülkeye yapılan her hamleyi ‘kendisine yapılmış’ sayıyor. Buradan hareketle de elindeki tüm araçları kullanarak karşı hamleler üretiyor. Sıcağı sıcağına devam eden ‘Murat Karayılan’ hamlesi bunun en ilginç örneklerinden birisi.

Tahran yönetimi peş peşe birkaç adım daha attı. Önce Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’la Başbakan Tayyip Erdoğan arasında gerçekleşen sürpriz telefon görüşmesi. Ardından Tahran’ın bizzat Şam yönetimine ‘reform’ çağrısı yapması.

Öyle anlaşılıyor ki Tahran, bir yandan Ankara’yı dengede tutmaya çalışırken, diğer yandan Şam’ın patronu olduğunu vurguluyor. Reform sürecinde ipleri eline alma çabası da bunun ifadesi. Kuşkusuz Türkiye’nin Suriye konusundaki temkinli yürüyüşünün parantezinde İran önemli bir yer tutuyor. Ankara, Esad rejimine olan tavrını her geçen gün sertleştirirken, Tahran’la olan rekabetin çatışmaya dönüşmemesi için de çaba gösteriyor.

Moskova-Şam Hattı

Suriye konusunda farklı bir çizgide duran bir başka önemli aktör Rusya. BM nezdinde Suriye’ye yönelik ambargo kararı çıkarılmasına vetoyla engel olan Moskova, ‘oyunda ben de varım’ mesajı verdi adeta. Muhtemelen Rusya, Şam’a yönelik yeni kararları da veto edecek.

Bu arada bir başka gelişme. Kurdpress haber ajansının Rus Itar Tass haber ajansına dayandırdığı haberine göre Suriye’deki mevcut durumdan endişe eden Rusya, bu ülkedeki bunalımın çözümüne yönelik girişim başlattı. (yakindoguhaber.com)

Aynı dönemde Rusya-İran ilişkilerinde bahar havası yaşandığını da bu tabloya ekleyelim. Bu denklemde önemli yeri olan bir başka gücü, Fransa’yı da hatırlamakta yarar var. Çünkü Şam’daki rejimini kodlarında Fransa’nın hayli önemli katkısı var ve Esad’ın ayakta kalmasını isteyen de bu yakınlık.

Bu bölüm için son ve önemli bir not: Suriye Merkez Bankası Başkanı Edib Meyale, ülkesinin Amerikan yaptırımları sebebiyle, Salı gününden itibaren dış ticaretinde dolar yerine euro kullanma kararı aldığını açıkladı.

Ve Türkiye

Suriye konusunda ne yapacağı en fazla merak edilen ülke hala Türkiye. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün dün verdiği röportajda Suriye hakkında söyledikleri son derece önemli:

‘Doğrusu son yıllarda en çok siyasi yatırımımızı Suriye’ye yaptık,  bu açık bir şey. Çünkü ‘Suriye’nin dönüşümüne yardımcı olabilir miyiz, katkı  sağlayabilir miyiz’ diye gayet iyi niyetli olarak bunu yaptık. Artık bugünkü dünyada otoriter yönetimlere, tek parti  iktidarlarına, kapalı rejimlere yer yoktur. Bunlar, ya zorla değişeceklerdir  yahut devletleri yönetenler, inisiyatif alarak yöneteceklerdir.’

Cumhurbaşkanı Gül’ün şu değerlendirmesini de bir kenara not etmekte yarar var: ‘Açıkçası her şeyin çok  az ve çok geç olduğu bir safhaya geldiğini görüyorum. Bizim güvenimiz kaybolmuş  vaziyette. Bunu söylemek isterim.’

Ankara’nın ya değişirsiniz, ya da zorla değişmek durumunda kalırsınız mesajını, Şam’ın nasıl algıladığını da kısa bir sürede birlikte göreceğiz. Ancak aradaki ‘güvenin kaybolması’ da ciddi bir kopuşun işareti. Türkiye’nin önümüzdeki dönemde muhaliflere ilgisinin daha da derinleşeceğini söylemek herhalde kehanet olmaz.

Hepinizin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum.

star



Bu yazı 1,417 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,024 µs