En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Koşaner, o sözlerin arkasında



Türkiye Işık Koşaner'in ses kaydının şokunda. Söyledikleri kolay hazmedilir şeyler değil. Öyle kolay, kolay unutulmayacak, yıllar sonra da hatırlanacak.


Koşaner'in açıklamaları sokaktaki insana kadar herkesin dilinde. Koşaner uzun süre sessiz kaldı. Söylenene yazılana hiçbir tepki vermedi.

'Neden sessiz kaldığı' sorusuna cevap ararken dün akşam saatlerinde ajanslara açıklaması düştü. Ses kaydının kendisine ait olduğunu kabul ediyor. Söylediklerini de inkâr etmiyor. Hatta bir adım ileriye giderek 'Bu açıklamaların noktasına ve virgülüne kadar arkasındayım' diyor. Ve sözlerini perçinliyor. Anlayacağınız bir pişmanlık yok. Madem öyle bu düşüncelerini niye kamuoyuyla paylaşmadı da kapalı kapılar arkasında konuştu?

Konuştuğu konuları devlet yetkilileriyle de paylaştığını söylüyor. Devlet yetkililerinden kasıt Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmalı... O vahim hataları gerçekten söyledi mi? Bazı sorunları genel olarak anlatmış olabilir. Kayıttaki kadar ayrıntıya girdi mi? Pek sanmıyorum.

Ayrıca hukukî olarak gereğinin yapılması için emir verdiğini vurguluyor. Peki, sonuç ne oldu? Kamuoyunun bundan niye haberi yok? Kendi askerimizi vuran hakkında ne tür işlem yapıldı? İnsansız hava araçlarının görüntülerine rağmen Hantepe baskınında zafiyet gösterenlerin akıbeti ne oldu? Verdiği emrin bir sonucu olmalı. Mevziyi bırakıp kaçan komutan şimdi nerede?

'Can acıtan özeleştiri' dediği sözlerinin bir kısım medya tarafından abartıldığını, istismar edildiğini söylüyor. Medyanın yaptığı, noktasına virgülüne kadar arkasında durduğu konuşmasının dramatik bazı bölümlerine dikkat çekmek. Kendisine ait olmayan ilave cümleler yok. Malzemeyi veren kendisi. Niye önlem alamadığına da açıklık getirseydi. Konuşmayı yaptığı kişi ve yerle ilgili daha ayrıntılı bilgi verseydi keşke. 'Suç bizde, Balyoz belgelerini çaldırmışız' itirafına rağmen neden, bu davadan tutuklu generalleri serbest bıraktırmak için koltuğunu terk ettiğinin, içine düştüğü çelişkili durumun izahı da yok açıklamada. Koşaner'in açıklaması ses kaydında söylediklerini hafifletmiyor aksine önemini daha da artırıyor. Ben siyasetteki yankısını anlamakta zorlanıyorum. En başta da CHP'yi... Başından itibaren CHP sözcüleri Koşaner olayını tek yönlü değerlendirdi. Anamuhalefet partisi sadece illegal dinleme üzerinden bakmayı yeğledi. Koşaner'in yasal olmayan yollarla dinlendiği doğru. Bu açıdan eleştirilmeli de. Bir Genelkurmay başkanının dinlemelere karşı gerekli önlemleri alması gerekmez mi? Bu bile büyük bir zaafiyet değil mi? Dinletenin vebali, dinleyenden ağır. Hele ülkenin güvenliği emanet edilen kişi ise. Bunu sorgulamaları da gerekmez mi? CHP'nin bütün tepkisi dinleyen ve yayınlayanlara... Peki konuşmanın içeriği ne olacak? Türkiye'nin en yakıcı sorunu terör... Terörle mücadele eden tek kurum TSK. Bu konuda zaaflardan, yanlışlıklardan ve kötü yönetimden söz eden bir Genelkurmay başkanı söz konusu ise söyledikleri önemsenir.

Kamuoyu terörle mücadelede işlerin yanlış gittiğini fark ediyordu. Onlarce askerimizi şehit verdiğimiz Hantepe'de, Dağlıca'da, Aktütün'de yığınla soru işareti oluştu. Medya yazdı, uzmanlar konuştu. Ancak hiçbir askerî yetkili bu soru işaretlerine cevap vermedi. Klasik söylem ve ezberleri tekrarladı. Şimdi eğitimin yetersizliğinden, mevziyi bırakıp kaçan komutandan, insansız hava araçlarının görüntülerini değerlendirmekten aciz askerî yetkililerden söz eden bir genelkurmay başkanı var. Bunların üzerine üzerine gidilmesi gerekmiyor mu?

Sosyalist Enternasyonel toplantılarına katılan bir sol parti, 'Yasa ve yönetmeliklerin dışında hareket ettik. Bazen etmemiz gerekiyordu. Ama bunu yol yaptık' diyen bir Genelkurmay başkanına karşı 'İçeriği bizi ilgilendirmiyor. Bizim yasa dışı işlemlere pirim vermememiz gerekiyor' diyebilir mi? Diyemez, dememeli, ama diyor.

MHP, CHP'ye göre daha iyi noktada. Devlet Bahçeli, Koşaner'in konuşmasını değerlendirirken 'illegal dinlemeye' sert tepki gösteriyor ama 'Muhtevası ayrı bir tartışma konusudur ve üzerinde mutlaka durulmalıdır' da diyor. Üzerinde nasıl duracak, kim duracak? Öncelik iktidarıyla muhalefetiyle siyaset kurumunun... En büyük sorumluluk da iktidar partisinin. Muhalefet partileri de hükümeti sıkıştırmalı.

Yargının sessiz kalma lüksü yok. Yasa dışı işler yaptıklarını söyleyen Genelkurmay başkanı da olsa sessiz kalınabilir mi? Çok sayıda suç duyurusu yapıldı bile. En başta şehit aileleri mahkemeye koştu.

İtiraf ve özleştiri niteliğindeki bu tarihî açıklamaları sadece dinleme boyutuyla değerlendirmek doğrusu büyük eksiklik olur. Toplumda oluşan infialin siyasete de yansıması gerekir. Koşaner'in sözlerinin arkasında olduğunu söylemesi durumu daha da vahim hale getiriyor. Bu, ikrar ve kabullenme demek.

zaman



Bu yazı 1,406 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,343 µs