En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum



Komutan “Halimiz tam bir kepazelik” demiş; ben de “Bugünkü kepaze halin sebebi, sonraki bütün kepazeliklerin anası olan 27 Mayıs’tır” diyorum...

Bedii Faik 27 Mayıs (1960) ihtilâlini gerçekleştiren askerleri iyi tanıyan bir gazeteciydi. İhtilâlin öncesi ve sonrasında, askerler, bazen akıl danışmak bazen de kalem desteğini istemek üzere kapısını çalmışlar. O dönemde yaşadıklarını ‘İhtilâlciler Arasında Bir Gazeteci’ anı-kitabında anlattığı gibi, 80’li yaşlarını sürdürdüğü şu günlerde yazdığı ‘Matbuat Basın derkeen Medya’ adlı anılarında (4. cilt) daha da ayrıntılandırıyor.

İyi ki de öyle yapıyor; sayesinde 27 Mayıs’tan bugüne miras kalan anlayışın askeri ne hale getirdiğini daha iyi anlayabiliyoruz. Kitabını, özellikle savcılar ve yargıçların önüne çıkan, başlarına ne geldiğini anlamakta zorlanan askerler ile yakınlarının okumasını salık veririm.

 

Son Kulis’te Bedii Faik’ten naklen 27 Mayıs sonrasında kurulan cuntalar ve birbiriyle didişmelerinin pek çok örneğini vermiştim. İhtilâlcilere ve hatta tarihi şahsiyet İsmet İnönü’ye karşı bile cuntalaşmış askerler, darbe planları hazırlamışlar...

Artık şöyle yapıyorum: Bedii Bey’in kitabının herhangi bir yerini fal bakar gibi tesadüfen açıyorum. Her yeni sayfada “Halimiz kepazelik” çığlığı attıracak bir oluşum mutlaka karşıma çıkıyor. Siz de benim gibi yapın; dediğimin aynen çıktığını göreceksiniz.

Kitabın sonlarına doğru bir yerde (s. 138) ‘Havacılar Cuntası’ adlı yeni bir oluşumla karşılaştım. Milli Birlik Komitesi üyelerinden üçüne yakın, hepsi CHP eğilimli 11 havacı subay tarafından kurulmuş bir cunta bu. Cuntanın lideri Gen. Hüsnü Özkan diye biriymiş... Sonradan CHP milletvekili olarak Meclis’e de girmiş...

 

Mesleğimizin ustalarından Bedii Faik’in revnaklı üslubundan okuyun: “Neyse, bu hava cuntası, özetle söyleyeyim, küçük komite, koordinasyon grubu, İstanbul irtibat komitesi falan diye dallana budaklana ilerlemiş ve sonunda Hava Kuvvetleri karargâhında görevli ve yeminli iki sekreter hanımın manikürlü parmaklarıyla daktilo ettikleri 22 kopyası çıkarılmış ihtilâl dosyasına kadar varmışlardır. ‘İhtilâl memlekete hayır getirecekse ihtilâlciler yaşasın, getirmeyecekse ihtilâlciler kahrolsun’ diyen bir de pek cafcaflı bir sonuç işaretleri vardır!”


Dosyanın birinci bölümünde özel arabaları şahıs mülkiyetinden çıkarmayı filân öngören bir tedbirler paketi yer alıyormuş... Planın esas üzerinde durulması gereken ise ikinci ve üçüncü bölümleriymiş...

 

“İkinci bölüm pembe kâğıtlara yazılmıştı ve harekât ile harekât sonrası yapılacak işler gösteriliyor ve rejim, temelini CHP’liler teşkil etmek üzere, tamamen solda ama güya da partisiz bir iktidara teslim ediliyordu.”


Ya üçüncü bölüm? “Üçüncü bölümde ise hizalarına güvenlik derecelerine göre yıldızlar konmuş CHP’lilerin, Parlamento içinden ve dışından, isimleri sıralanmıştı! / Tam 70 kişinin adı vardır bu listede. Ve aslaa onların seviyesine inip demem ki hepsi haberli idi, irtibatlı idi ve dolayısıyla cuntacı idi.”


Hemen burnunun dibindeki karargâhta cunta oluşurken dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı (Org. İrfan Tansel) uyumuyormuş. Tam tersine, cuntacıları, Bedii Bey’in deyimiyle, ‘cürm-ü meşhud’ (suçüstü) halinde yakalamış da... 

Bir şey daha yapmış Org. Tansel: Cuntanın hazırladığı ihtilâl dosyalarını sergiletmiş... Genci ve yaşlısıyla subaylar yollarını Hava Kuvvetleri karargâhına düşürerek sergilenen hazırlıkları gözleriyle görmüşler.

 

Sergiyi ziyaret edenlerin tepkilerini de okuyoruz anılarda. “Genç bir hava subayı işte bu dosya teşhirini ibret ve dehşetle seyrettikten sonra Alb. Turan Çağlar’a en güzelini söyler: Hayır, ‘Ordu + CHP = iktidar’ değil, bu tertip yanlış olmuş demek, ‘Ordu + CHP = ihtilâl’ olmalıymış!”


Çıkardığı gazetede belgeleriyle deşifre ettiği ‘11 havacı subay olayı’ için “Benim gazetecilik hayatımda hep yürek sızılı bir yer tutar” notunu da düşüyor Bedii Faik...

Geniş biçimde aktardığım bu cuntalaşma olayında günümüze ışık tutacak özellikleri fark etmişsinizdir umarım. 27 Mayıs ile içine ‘darbecilik virüsü’ girmiş kurumda, kendini güçlü hisseden, destekçiler de bulmuşsa, derhal darbe planlamaya başlamış... Bunun için dışarıdan -basından ve siyasetten- yandaş devşirmeyi de ihmal etmemiş...

Vaktiyle darbe planları pembe kâğıtlara daktiloyla çoğaltılırmış... Yanlarına bir, iki, üç yıldız konulmuş isimler... Kimine sorarak, kimine hiç danışmadan mutasavver bakanlar kurulu oluşturulması... İdareye el konduktan sonra neler yapılacağı...

“Tam bir kepazelik” deniyor ya, o duruma böyle böyle gelindi işte...

star


Bu yazı 1,687 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,228 µs