İran’ın Kuzey Irak’ta mukim örgüt yavrusuna yönelik askeri operasyonunun ne mesaj taşıdığına ilişkin hayli izah yapıldı…
Tamamının menzile eriştiği söylenemez ama Devrim Muhafızları’nın nasıl olup da ‘sınır aşıp’, (kimi kuvvetli kaynaklar İran ordu birliklerinin 5 ile 10 Km. K.Irak'a girdiğini iddia ediyor) kafalarına çuval geçirilmeden bu işi başardığı hiç sorulmadı…
Vebalı soruyla karşılaşmamak için herkes kaldırım değiştirdi.
Tamamen dokunulmaz K. Irak’a girmesi bir yana, üstüne Washington tarafından beslendiği iddiası ayyuka çıkmış PJAK’ı hırpaladı…
O halde, "İran, K.Irak’a ‘nasıl’ müdehale etti" sorusu caridir…
Çünkü cevabın içinde 'ABD rızası' var ise, işin rengi değişmekle kalmaz, alacalı olur.
"Ankara’nın Suriye'ye dönük bakışından hayli rahatsız olan İran'ın, Kürt meselesinde Irak'ta gözardı edilemez nüfuzunun göz önüne alınıp, 'istikrar sağlayıcı' pozisyonunu anımsatmak istediği" çözümlemesi doğru puzzle parçalarından biridir.
Ama hayli mini parçalardan biri…
Fakat (n)asıl soru(su) tekrarlandığında.. Mesajın bir diğer sahibi de 'rıza gösteren' olmaz mı?
Hayır.
Terör örgütünün ABD için "şu anda" gözde bir araç olduğunu söyleyemeyiz.. (Zaten yanlış okumaların bir kısmı da buradan besleniyor.)
Ama şu 'ihtimalden' söz edebiliriz; İran’ı adı belli bir uzlaşıya ikna/zorlama adına Türkiye’nin önüne sürmekten…
Yazının başında önyargılarınızı bıraktığınızı varsaysak da, "yok daha neler" deme hakkınız saklı kalsın.. Çünkü adı belli bu uzlaşı, "İran-ABD-S.Arabistan" üçgenine kurulabilir!
Zor bir üçgen bu.. Uzun paslara imkan vermesi gerekiyor.. Yani, araya girebilecek oyuncu sayısı çok.
Amerika’nın 4 temel çıkarı mevcut; Irak'ın güvenliği, Hürmüz Boğazı’nın güvenliği, Basra Körfezi’nin güvenliği, asker sayısının ilgili tüm coğrafyalarda makul seviyeye çekilmesi.
ABD’nin bu beklentileri güvenilir biçimde karşılandığında, Tahran-Washington anlaşmasına 'görünmez imzaların' atılmasına kimse şaşırmasın.
Karşı cephede ise ikna edilmesi gereken S.Arabistan bulunuyor.. Riyad-Tahran "aşkının" siyasi, tarihi, dini, ekonomik derinliği bilindiğinden, krallığın da eksiksiz güvene ihtiyaç duyacağı açık.
Müttefik olmaktan, ittifak kurmaktan bahsetmiyoruz…
Söylediğim, "güç dengesi inşası"…
Şüphe sadece İran ile muhatapları arasında değil, Riyad ve ABD arasında da var.. Krallık, ABD İran’la uzlaşırsa kendi halinin ne olacağından kaygılı.
ABD’nin artık-gerektiği kadar-dışarıda güç gösterememesi, ekonomik kriz ve yaklaşan seçimler yüzünden monarşiyi koruyamayacak olması, İran’a yakınlaşmayı kolaylaştırıyor!
Daha pek başındayız ve yazdıklarım işin binde biri ama, acaba ABD-S.Arabistan ve İran arasında "bu yolda" temas var mı?..
Var.. Hatta mini 'müzakereler' var.
Herşey tam değil.. Eksikler var..
ABD’nin yukarıda saydığımız vazgeçilemezleri ile S.Arabistan/petrol adına ihtiyaç duyulan 'olası uzlaşının güvenliği için bir demokles kılıcı' gerekiyor…
İyi ama Türkiye bu işlere ne diyor dersiniz?
Garip soruların yanıtları ne gazete köşelerinde ne de akademisyenlerde niye bulunmaz ki?
http://twitter.com/NedretErsanel
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle