En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Başbuğ ne yapacak?



Adam bostana girmiş ve kavunları karpuzları koparıp, çuvala doldurmaya başlamış.
Tam da o sırada bostanın sahibi çıkagelmiş ve adamın başına dikilmiş.
-Ne bu, ne yapıyorsun diye çıkışmış.
Adam pişkin cevap vermiş:
-Görmüyor musun fırtına var, ben de bostana tutunarak fırtınanın uçurmasından korunuyorum.
Bostan sahibi bu defa çuvaldaki kavun karpuzlara yöneltmiş bakışını:
-Peki bunlar neyin nesi?
Adam bu defa ıkınmış sıkınmış:
-Ben de tam onların ne olduğunu düşünüyordum demiş.
Bu anekdot, işlenen bir cürümün ortaya çıkması durumunda, suçlunun çaresizliğini sergilemek üzere anlatılıyor.
İnternet andıcı meselesi bu anekdota uyuyor.
Ortada bir cürüm var.
Genelkurmay bünyesinde, meşru hükümete karşı kara propaganda yapmak üzere 42 site oluşturulmuş. Bu açık. Bunu, andıç davasının baş sanığı gibi görünen Dursun Çiçek "Andıçlar bir gerçek" diye ifade etmiş durumda.
Şimdi sorun, "Bu cürümü kim işledi" noktasında toplanıyor.
Üstelik bu cürümle ilgili dava, medyaya "AKP ve Gülen'i bitirme planı" diye yansıyan "İrtica ile Mücadele Eylem Planı" davası ile de birleştirilmiş durumda.
Dursun Çiçek her iki davanın da sanığı idi.
Ve başından beri Dursun Çiçek, savunmasını "Bir suç varsa bu Genelkurmay bünyesinde işlenmiş olmalıdır ve Genelkurmay'da ben tek başıma değilim" mantığı üzerine oturtmuş bulunuyor.
Hoş, bu arada Genelkurmay'dan yapılan açıklamada, "sitelerin her birinden o görevde bulunan kişilerin sorumlu olduğu, amacı dışında kullanılması durumunda sorumluluğun siteyi kullananlara ait olduğu" belirtilerek Dursun Çiçek hedef gösterildi.
Dursun Çiçek ise her şeyin emir komuta sistemi içinde gerçekleştiğini ifade etti.
Ve sonra...
Belgelerin üzerinde "Üst komutana arz" ifadelerinin yer aldığı görüldü.
Ve andıç davasının bir numaralı sanığı olan Genelkurmay eski İkinci Başkanı Hasan Iğsız dahil tüm sanıklar "Bu ifade en üst komutanı, yani Genelkurmay Başkanı'nı, yani (o dönem için) Başbuğ'u işaretler" açıklamasında bulundular.
Kaç zamandır parmaklar Başbuğ'u gösteriyor.
Başbuğ da bunları görüyor olmalı.
Peki ama ne düşünüyor olabilir?
En üstün bir altı olarak Hasan Iğsız tutuklandı.
Şöyle bir savunma getiriliyor:
-Canım komutanlar paraf atmıştır o kadar, içinde ne olup bittiğine bakmamışlardır.
Belki de öyledir.
Ama işin taa başına gidildiğinde, bu sitelerin, kuruluş kararları verilirken bir misyon tayini olduğunda kuşku yok.
O zamanlar, hükümet aleyhinde iş kotarmanın çok da yadırganır bir şey olmadığından kuşku yok.
Ama bir gün geliyor, Türkiye'nin meşruiyet çizgileri yerli yerine oturuyor ve bu işlerin yasa dışı olduğu keşfediliveriyor. İşte orada, Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun "sitelerdeki bazı malzemeleri imha" talimatı devreye giriyor. Yani suç malzemelerinin ortadan kaldırılması eylemi...
Hiç şüphe yok ki Andıç davası Başbuğ'a doğru hızla yaklaşıyor.
Başbuğ ne düşünüyor acaba?
Bence Başbuğ, şövalyelik göstermeli ve "Genelkurmay bünyesinde ne olmuşsa sorumlu benim" demeli.
Belki de gerçekten bu sitelerde ne olup bittiğini takip edememiştir.
Ancak Genelkurmay gibi bir yapıda vuku bulan "küçücük bir aksama"nın neye mal olacağını görmek açısından bir ders olmalı bu olay.
Değil mi?
Bir nal bir atı tökezletir, bir at bir komutanı düşürür, bir komutan bir savaşı kaybeder ve ülke kaybeder.
Hükümeti devirme andıçları düzenlenecek ve komutanın tepesindeki insan bunu görmeyecek... Böyle bir komuta kademesine ülke güvenliği teslim edilebilir mi?
Başbuğ sorumluluğu üstlenecek ve "Bu bize ders olsun" diyecek...
Bence şövalyelik, centilmenlik budur. Dursun Çiçek'i kurban verip işin içinden çıkmak değil. Hem öyle işin içinden çıkılabilir mi o da meçhul. Ya yarın Başbuğ için de yakalama emri çıkarsa...

bugün





Bu yazı 1,368 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,375 µs