En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Vesayet Rejimi ne zaman bitecek?



Bugünlerde en çok tartışılan sorulardan biri şu: "Vesayet Rejimi sona erdi mi, ermedi mi?"
Toplumsal ve siyasal süreçlere, başlangıç ve bitiş tarihleri koymak zordur. Biz ancak hukuki bir konuda bunu yapabiliriz.
Hiç kuşku yok: Atanmış askerlerin, seçilmişlerin iktidarına ortak olup önemli konularda son sözü söylediği Vesayet Rejimi ciddi bir erozyona uğradı.
Ancak bir bitişten söz edebilmemiz için bu durumun hukuken de tescil edilmesi gerekir. Yani Anayasa ve yasalarda yapılacak değişikliklerle Vesayet Rejiminin bittiği apaçık gösterilmeli.
Bu türden değişiklikler yapıldı mı?
 Genelkurmay Başkanlığı, Milli Savunma Bakanlığı'na bağlandı mı? Hayır!
 Darbelere gerekçe oluşturan ünlü 35'inci madde yeniden yazıldı mı? Hayır!
 Yargı sistemini iki başlı hale getiren askeri yargı mekanizması, demokratik hukuk devleti normlarına uyduruldu mu? Hayır!
O halde pratik etkisi azalsa da... Hukuksal açıdan Vesayet Rejimi aynen devam ediyor.
Bugün AK Parti yüzde 50 oy aldığı için askerler bir adım geri atıp durdu. Askerlerin ciddi bir bölümü fırtınanın geçmesini bekliyor. "Devran dönecek, YAŞ masasında GK Başkanımız, yine Başbakan ile yan yana oturacak" diyorlar.
Gerçekten de gün gelecek, AKP iktidardan inecek. Hükümeti başka bir parti kuracak.
Peki, o zaman ne olacak?
Süheyl Batumlu, Emine Ülker Tarhanlı, Nur Serterli muhayyel bir CHP iktidarı döneminde, askerin biti kanlanmayacak mı?
Vesayet Rejiminin gerçekten bitip bitmediğini bize müstakbel Anayasa gösterecek.

BDP'nin tüm Kürtleri temsil etmesi imkânsız
Biliyorsunuz: PKK-BDP ve diğer örgütlerin topuna birden "Kürt ulusalcıları" diyorum.
Niye milliyetçiler değil de ulusalcılar?
Çünkü milliyetçiliğin içinde din de vardır. (En azından Türkiye şartlarında böyle...) Din ile yoğrulmuş bir nasyonalizme "milliyetçilik"...
Dini dışlayan, dinden mümkün olduğunca uzak duran ya da dini denetlemeye çalışan bir nasyonalizme ise "ulusalcılık" diyoruz.
Bu bakımdan CHP nasyonalizmi "ulusalcılık", MHP'ninki ise "milliyetçilik" oluyor. Bu milliyetçiliğin somut ilişkilerdeki karşılığı ise elbette Sünni Müslümanlık...
Kürt ulusalcılarının dine yaklaşımı, 1930'ların CHP'sini andırıyor. Şartlara göre bir tavır alıyorlar: Ya dinden yararlanmaya ya da onu dışlamaya çalışıyorlar.
Bu politikanın ilginç sonuçları oluyor. Örneğin seçim döneminde AKP, Kürt seçmenlerin karşısına bölgeye yaptığı yatırımlarla ve din kardeşliğiyle çıkmıştı.
Kürt ulusalcıları o dönemde topluma karmaşık mesajlar vermişlerdi: "Kürtlerin asıl inancı Zerdüşt dinidir" dediler... Cuma namazına gülünç müdahalelerde bulundular...
Benzeri bir yalpalamayı Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin'in, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in iftar davetine verdiği ret cevabında gördük:
BDP'li Belediye Başkanının "İftar bize ters düşer" açıklaması ilk anda ateist bir tavrı hatırlattı.
Ancak Başkan daha sonra bunu Aleviliğe bağladı: "Bizim için oruç yani Muharrem, matem anlamına gelir. Yas orucu olduğu için en mütevazı şekilde yapılır.
Ben gelmeyeyim."
Din söz konusu olduğunda AKP, MHP, SP, DP gibi milliyetçi partilerde bir çelişki görmüyoruz. Tutturdukları yolda devam ediyorlar.
Ulusalcı partilerde ise tutarlılık yok: Mesela CHP... Gürsel Tekin çarşaflıları üye yaparken, Hurşit Güneç "Cuma namazını kazaya bırakın" diyebiliyor.
Kürtler arasındaki inanç farklılıkları, BDP'nin oy potansiyelini belirleyen bir unsur.
AKP'nin Sünni Kürt tabanına hitap edemedikleri sürece, "Bütün Kürtlerin temsilcisi" olamayacaklar.

sabah

Bu yazı 1,394 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,484 µs