Ardan Zentürk
0 0 0000
Türkiye’nin zulüm tarihi
YAYLADAĞI/HATAY
Suriye lideri Beşar Esad’ın, Hama kentinde gerçekleştirdiği katliamın izini sürmek için Türkiye-Suriye sınırındayım. Lazkiye ve çevresinde süren “sivillere dönük siyasi temizlik” harekatı ile Hama’daki açık saldırı birleşince bölge bir kez daha ateş topuna döndü. Sınırın “sıfır noktasındaki” Güveççi köyü gergin. Suriye özel askeri birliklerinin bölgedeki yığınağını dürbünle izlemek mümkün. Mart ayında ilk olaylar başladığında yoğun göç alan bölgeye dönük bütün yollar Suriye askeri tarafından kesilmiş durumda. Rejimin doğrudan hedef aldığı Suriyeli gençler dağ yollarını kullanarak Türkiye topraklarına ulaşabiliyorlar. Yayladağı başta, bölgedeki mülteci kamplarında da “öte yaka”dan akan kanlı haberlerin yarattığı hüzün ve sinirlilik var.
Beşar Esad’ın babası Hafız, Sünni Müslümanlar’ın merkezi olan Hama’da, 1982’de yaklaşık 40 bin kişiyi öldürmüştü! Tarihin bir kez daha tekrarlanıyor olması, Suriye’de Alevi kimlikli rejimin Sünni Müslümanlar’a karşı kanlı kampanya yürüttüğü iddiasını tırmandırıyor.
Beşar’ın tarihi hatası
Aslında Suriye, stratejik değere sahip, önemli bir ülke. Bugüne kadar Filistin mücadelesine en samimi desteği veren Arap rejimi. İsrail’in Ortadoğu’daki saldırgan politikalarına direnebilen bir devlet.
Her zaman, emperyalizmin bölge manevralarında çakıltaşı olmayı başaran, bu nedenle, Amerika’nın İsrail destekli neo-con hareketinin önemli isimleri Richard Perle, Douglas Feith ve David Wurmaer gibi isimlerin 1996’da hazırladıkları raporlarda “ortadan kaldırılması” savunulan bir devlet...
Irak’ın Amerikan postalı ile çiğnendiği, Libya’nın fütursuzca bombalandığı, Sudan’ın ikiye bölünüp güney tarafının doğrudan İsrail’e hediye edildiği bir dönemde korunup-kollanması gereken yapıya sahip... Fakat 11 yıldır ülkeyi yöneten, kendisinden beklenilen demokratik re
formları bir türlü gerçekleştiremeyen ve babasından miras diktatörlüğü “Baas rejimi” maskesi altında sürdüren Beşar Esad oyunu sürekli yanlış oynuyor. Özgürlük ve demokrasi için ölümü göze alarak sokağa inmiş insanları Batı emperyalizminin ve İsrail’in komplosunun maşaları olarak görmek, onları öldürmek, işkenceli tutuklamalar ve toplu mezar iddiaları Suriye’nin kaderini beklenmedik bir rotaya sürüklüyor. Şam’ın acımasızlığı kendi sonunu hazırlıyor.
Çarpıcı anılar
Komşudaki diktatörlüğün yaptıklarını izlerken, insanın kendi ülkesinin tarihiyle burun buruna gelmesi ise bir başka trajedi.
Güveççi, komşusu Görentaş ile Arap asıllı vatandaşlarımızın yaşadığı bir köy. Her iki köydeki sığınmacılar ile konuşur, onların anlattıklarını dinlerken “bizim Araplar’ın anılarının canlanması” ibret verici...
“Biz de çok zulüm gördük” diye başladılar söze. Hepsinin anlattığının özeti şöyle: “Tarihi değiştirmek mümkün değil. Bu bölgenin geçmişinde kaçakçılık vardı. O zamanlar Türkiye’de sigara sarılacak kağıt bile yok, babalarımız, dedelerimiz Suriye’ye gider getirirlerdi. 1970’lerde biz de yaptık o işleri. Ne yapacaksın? İş yok, güç yok, para yok, hiçbir şey yok. Bu dağlarda yüzlerce insan bir kutu sigaraya kurban gitti, hesaplarını soran olmadı...”
‘80’lerin korkunç anları
“Burada zulüm ‘70’lerde arttı ama esas 1980 sonrasında yaşadık yaşayacağımızı. Bir ihbar olur, güya Suriye’ye gitmişiz, asker çevirir, hepimizi toplar verirdi sopayı, getirdiğimiz mallar nerede diye. Yok komutanım diye yalvarırdık. Kahvede otururuz, kapıyı tekme ile açarlar, hepimizi hazırola geçirip İstiklal Marşı söyletirlerdi. Gece yarısı evler basılır kadınlarımızın yattıkları odalara asker girer, ne arıyorlarsa ararlardı...”
Önce Özal, şimdi Erdoğan
“Rahmetli Özal gelince işler biraz toparlandı, yine bir takım şeyler yaşadık ama o dönem gibi değildi. Esas Erdoğan’la her şey normalleşti. Şimdi hiçbir şey yok. Aksine asker çok iyi. Artık bir gece yarısı evimiz basılacak diye korkarak uyumuyoruz, dayak yemiyoruz. Bizim buralarda artık zulüm yok...”
Sınırdaki iki Arap köyü ve yaşanılanlar... Lafı uzatmak istemiyorum...
star
Bu yazı 1,554 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
6 Eylül 2012
Bir garip Türkiye portresi
-
27 Ağustos 2012
Ortadoğu’ya hoş bulduk!
-
26 Temmuz 2012
Rusya-Suriye-Almanya Kimyasal silah
-
23 Temmuz 2012
AB’nin ''gerçek'' yolu...
-
7 Haziran 2012
Clinton ile buluşma ve terör
-
30 Nisan 2012
Öldürülecekler listesi...
-
5 Nisan 2012
Sürgündeki milletin acısı
-
29 Mart 2012
Suriye-Lübnan: Her şey yeni başlıyor...
-
26 Mart 2012
İran katliama katıldı!..
-
19 Mart 2012
Türkler Arap öldüremez!..
-
12 Mart 2012
Yarı-başkanlık sistemine doğru...
-
1 Mart 2012
Esas mesaj ‘diaspora’ya
-
30 Ocak 2012
SURİYE: Savaş yeni başlıyor...
-
23 Ocak 2012
Sarkozy’nin işi bitti...
-
5 Ocak 2012
İran’la dans
-
29 Aralık 2011
2012: Savaş yılı
-
8 Aralık 2011
İsrail’in Türkiye’ye ihtiyacı var
-
5 Aralık 2011
Araplar ‘Türk modeli’ne soğuk!..
-
28 Kasım 2011
‘Felaket senaryosunu önlemeye çalışıyoruz...’
-
17 Kasım 2011
SURİYE: Yüksek risk!..
Yorumlar
+ Yorum Ekle