En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

'Bütün iktidar Sovyetlere!'



1917, Bolşevik Devrimi'ni bu slogan getirdi. Lenin 1917'nin nisan ayında mühürlü trenle İsviçre'den Rusya'nın başkenti Petrograd'a geliyor ve bu tezi ortaya atıyor. Stalin Pravda'da, I. Dünya Savaşı için onurlu barış arayışını 'devrimci savunma' tezi ile sürdürürken Lenin 'devrimci mağlubiyet' tezini öneriyor. Sonra da bütün iktidarın işçi ve köylü konseylerinden oluşan Sovyetlere devredilmesi için genel bir ayaklanma çağrısı yapıyor.

'Bütün iktidar Sovyetlere' sloganı tarihte söylenmiş en etkili ve parlak sözlerden biri. Bu sözün arkasında yüksek bir siyasî strateji, onun arkasında da Lenin gibi bir adamın dehası var. Sonuç ise, iktidarı ele geçirme başarısı. Başarılı olduğu için sonraki bütün Marksist hareketlere bu slogan rehberlik etti. PKK'ya da.

PKK-BDP siyasî çizgisi, Lenin'in 'bütün iktidar Sovyetlere' stratejisini takip ediyor. Kurulan çok sayıda legal ve illegal örgütün varlık sebebi bu strateji. KCK illegal, DTK legal olarak bir Sovyet modeli oluşturuyor. DTK'nın demokratik özerklik ilan etmesi ve bu hafta sonu Diyarbakır'da 'özerk parlamento' toplaması hep bu stratejinin taktik adımları. 30-31 Temmuz'da yapılacak bu toplantının, 'Özerk Kürdistan Parlamentosu'na dönüştürülme önergesinin verilip verilmeyeceği, gelecek tepkilere göre kararlaştırılacak. PKK egemen bir devlet erkinin kurumlarını oluşturuyor. Sonrası? Sonra 'bütün iktidar Sovyetlere', yani bu 'parlamentoya' olacak. Pekâlâ, korkup endişeye kapılmamız mı lâzım? Hayır. PKK'nın bu stratejisi anakronik bir fantezi. 1917'nin Rusya'sı ile, 2011'in Güneydoğusu arasında hiçbir benzerlik yok. Marksistlerin geyik muhabbeti, PKK'nın silah gücü ile hayat buluyor.

PKK'nın, BDP'li politikacılar tarafından seçim öncesinde 'statü talebi' formülü ile başlayan bu ulusalcı stratejisini karşılamanın tek çaresi demokrasi. Demokratik özerklik mi ilan ediyorsunuz? Tamam, buyurun hep birlikte Türkiye'yi yerinden yönetilen bir ülke haline getirelim. 'Özerk Kürdistan Parlamentosu' mu açıyorsunuz? Şu kent konseyleri bir türlü beklenen randımanı verememişti, sayenizde işleyen bir model ortaya çıkabilir. Demokratik temsil ve içinde 'ülkeyi bölmek' de dâhil hangi fikir olursa olsun özgür tartışma ortamı Türkiye'nin selameti için gerekli. Devlet soğukkanlı bir ejderha olarak bu teşebbüsleri ve tartışmaları saygı ve ilgi ile izler. Ne zaman kanunlarda yazılı bir suç işlenirse, o zaman 'meşrû şiddet kullanma ayrıcalığı' ile duruma müdahale eder. Meşrû şiddet kullanarak korunacak hak ise, devletin değil doğrudan bireylerin hakkı olacak. En başta PKK'lı olmayan ve son günlerde hain-PKK'lı olma potansiyeli taşıyanların hakları. Ne demokratik özerklik ilanı, ne de Özerk Kürdistan Parlamentosu kurmak suç değil. İsterse 'ben devlet kurdum' desin. Suç, daha sonra bu kurumlar aracılığıyla devlete ait yetkileri kullanarak o bölgede yaşayan insanların hak ve özgürlüklerini ihlal etmek. PKK'nın ve BDP'nin savunduğu 'kolektif haklar' meselesi de, tam bu yüzden dünyada kabul görmüyor. Etnik sorunları kolektif haklarla çözemezsiniz. Çünkü bu kolektif hakları kullanacak kurumlar o bölgede yaşayan bireylerin değil, sadece etnik bir kimliğin temsilini üstlenebilir. Sonra bireysel haklar ve özgürlükler üzerinde baskı oluşturur. Güneydoğu'da BDP'nin en çok oyu aldığı illerde, geriye kalan azınlığın durumunu gözünüzün önüne getirin. Herkesin sahip olduğu bir hakkı, meselâ 'Kürt yerine sadece insan olarak muamele görme hakkı'nı Kürdistan topraklarında nasıl koruyacaksınız?

Kürt siyasetinin enerjisi ve verimliliği Türkiye için bir avantaja dönüşebilir. Bunun tek şartı, PKK'nın şiddetini kayıtsız şartsız kınamaktan geçiyor. Bir yandan asker-polis öldürmek, öbür taraftan demokratik örgütlenmeleri geliştirmek tek kelime ile tutarsızlık. 'Bütün iktidar Sovyetlere!' derken, bir de bakarsınız o örgütler içinde mecburen demokrasiyi öğrenmeye ve uygulamaya mecbur kalırsınız. PKK-BDP çizgisinin ulusalcı 'statü talebi' ve bunun taktik hamleleri Türkiye'yi bölünmeye götürecek bir tehlike oluşturmuyor. Tersine hepimiz bu süreci, silahların susması için bir vesile olarak görmeliyiz. Kürtler istemezse Türkiye bölünmez. Bu konuda Kürtleri ikna edemiyor ve rızalarını alamıyorsak o zaman PKK'ya değil aynaya bakmamız gerekir.

zaman

Bu yazı 1,355 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,916 µs