Emre Aköz
0 0 0000
'Demokratik özerklik' ne kadar demokratik?
Her konuda olmasa da, Kürt ulusalcı hareketini genel olarak başarılı buluyorum. İşte bir örnek: Siyasette kendi terminolojini rakibine kabul ettirmek önemlidir. Bunu başaran taraf, ideolojik açıdan hegemonya kurar.
Yaşı yetenler bilir: 1970'lerde Sol'un, 1980'lerde sonra ise Turgut Özal'ın ortaya attığı terimler öne çıkmıştı. Karşı olanlar dahi, o kavramları cümle içinde kullanarak muhalefet ediyordu Sol'a ve Turgut Özal liberalizmine. İşte bu açıdan Kürt ulusalcıları (yani Abdullah Öcalan, PKK, BDP ve diğerleri) hiç de fena değiller.
Örneğin "demokratik özerklik" diye bir yönetim modeli attılar ortaya. Karşı olanlar dahi önce bu kavramı kullanıyor, yani "demokratik özerklik" diyor, sonra eleştiriye geçiyor.
İşin eğlenceli tarafı şu: Demokratik özerkliğin ne olduğunu Kürt ulusalcıları tam olarak bilmezken... Eleştirenler de bu bilinmeyen şeye, ancak kırık dökük ipuçlarından hareketle ve sezgilerini kullanarak karşı çıkıyor.
***
Kürt ulusalcıları, bir süredir, başına/sonuna "demokratik" sıfatını yerleştirmeden, ortaya bir kavram ya da model atmaz oldu. Her yemeğe "kişniş" katan Uzakdoğu aşçılarına benzediler.
Peki, demokrasi kavramını hangi anlamda kullandıklarını biliyor musunuz? Ben az çok anladım:
"Demokratik" kelimesi "Kürt ulusalcılarını" temsil ediyor.
Örneğin niye basitçe "özerklik" demiyorlar da, "demokratik özerklik" diyorlar?
Bir bölgenin özerk olması, oradaki tüm siyasi fikirlerin, merkezkaç karakterli (desantralize) bir yönetim sürecine katılmaları anlamına geliyor.
Halbuki Kürt ulusalcıları buna karşı. Çünkü farklı Kürt partilerinin oluşturduğu yelpaze içinde "bir" parti olmak değil, söz konusu bölgenin "tek" partisi olmak istiyorlar.
"Biz herkesi hizaya sokacağız", pardon, "ikna edeceğiz" diyor Kürt ulusalcıları. "Tek parti rejimi" yani; 1930'ların CHP'si gibi bir şey...
"Türk Türkiye" birden fazla partiyle yönetilirken, "Kürt Türkiye" tek partiyle yönetilecek anlayacağınız... Her siyasi kavrama maydanoz edilen "demokratik" lafının anlamı işte bu.
James Bond'un ülkesinde neler konuşuldu?
Çok tuhaf bir durum: Türkiye'den 8 milletvekili ve 8 entelektüel şu sıralar "var olmayan" bir İngiliz düşünce kuruluşunun çağrısı üzerine Britanya'ya gitti. (Bugün dönüyorlar.)
Siyasiler: AK Parti'den Lütfi Elvan, Nursuna Memecan, Mehmet Tekelioğlu... CHP'den Sezgin Tanrıkulu, Levent Gök... BDP'den Ayla Akat Ata, Nazmi Gür, Levent Tüzel.
Entelektüeller: Mithat Sancar, Sevtap Yokuş, Yılmaz Ensaroğlu, Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Ali Bayramoğlu, Bejan Matur, Ayhan Bilgen...
Haberlere bakılırsa bu kişiler... Türkiye'de de aynı adlı bir temsilciliği (Demokratik Gelişim Enstitüsü) bulunan Democratic Progress Institute adlı Londra merkezli düşünce kuruluşunun çağrısıyla hafta başında Britanya'ya gitti.
Londra, Belfast ve Edinburgh'daki toplantılarda, Kuzey İrlanda ve IRA sorununun nasıl çözüldüğü, bizzat çözüm sürecine katılanlar tarafından anlatıldı. Ben de önemsediğim bu girişimi organize eden enstitünün nasıl bir kuruluş olduğunu öğrenmek için internete girdim.
O da ne? Böyle bir enstitü yok! "İnternet sitesi açmamışlardır; olamaz mı" diyeceksiniz. İyi ama Türk ve Kürt haber siteleri hariç, bu kuruluşun faaliyetlerinden de kimse söz etmiyor.
Dediğim gibi: "Var olamayan" bir düşünce kuruluşu, 16 kalburüstü şahsiyeti, Britanya'da ağırladı. Bence telaşa mahal yok: Kraliçe'nin hizmetindekiler davet etmiştir. Yani arkadaşlarımız emin ellerde.
sabah
Bu yazı 1,868 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
23 Ağustos 2012
Yeni Anteplere dikkat!
-
28 Haziran 2012
Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
-
21 Haziran 2012
Bunlar bizi kandırıyor
-
23 Mayıs 2012
Tek emperyalist ABD mi?
-
15 Mayıs 2012
Silivri izlenimleri (1)
-
10 Mayıs 2012
Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
-
6 Mayıs 2012
Aşk olmadan meşk olur mu?
-
3 Mayıs 2012
Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
-
27 Nisan 2012
27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
-
24 Nisan 2012
Stalinci olmak suç mu, değil mi?
-
3 Nisan 2012
PKK'nın vesayet aracı KCK
-
16 Mart 2012
Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
-
9 Mart 2012
Hani kadınları eve kapatacaklardı?
-
22 Şubat 2012
Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
-
16 Şubat 2012
Krizler bitmeyecek
-
14 Şubat 2012
O ajanlara bir de böyle bakın
-
10 Şubat 2012
2014 kavgası
-
8 Şubat 2012
Kemalistler ve İsrail lobisi
-
5 Şubat 2012
Müsamere kardeşliği
-
25 Ocak 2012
Kemalistlerin baba kompleksi
Yorumlar
+ Yorum Ekle