Ahmet Taşgetiren
0 0 0000
''90'lara dönmek''
Terörle mücadele tartışmalarının ana ekseninde "90'lara dönmek" diye bir heyula var şimdilerde.
Başlıca üç "kötülük" ortaya konuyor:
1- Güvenlik boyutunu yeniden öne çıkarmak.
2- Hukuk dışı yöntemlere kapı aralamak.
3- Polisi devreye sokma bahanesiyle askeri dışlamak.
Önce 90'lara gelindiğinde durum neydi sorusuna birkaç cümle ile temas edelim:
Terör azmıştı. Gayrinizamî savaş usulleriyle hareket eden terör gruplarının, nizami savaşa göre hazırlanmış askeri birliklerle önlenmesinin zorluğu görülmüştü. Bu durumda devreye, terör örgütüne, benzeri yöntemlerle karşılık verecek şekilde eğitilmiş özel birliklerin sokulması kaçınılmaz olmuştu.
Bu, aşağı yukarı genel bir mutabakattı.
Bu birlikler devreye sokuldu. Ama üç tepki oldu:
Birisi askeri kesimden geldi. Askeri kesimin tepkisi, acaba uzun vadede asker yerine polisin ikamesi gibi bir hesap mı var kaygısına dayanıyordu.
İkinci tepki, özel timin sert mücadele ortamında hukuk dışına çıktığı, zaman zaman teröristle halkı aynı kefeye koyduğu iddialarından kaynaklanıyordu.
Üçüncü bir tepki, işin içine silah, uyuşturucu kaçakçılığı gibi şeylerin girdiği, JİTEM-Özel tim karmaşasının, kirli ve kanlı hesaplaşmalar doğurduğu noktasındaydı.
Bu tepkilerin bir kısmı asker kaynaklıydı, bir kısmı özel timlerden bunalan terör örgütü kaynaklıydı, bir kısmı kurunun yanında yakılan halk kaynaklıydı, bir kısmı da insan hakları duyarlılığı ile hareket eden çevrelerden gelmekteydi.
...
Bugünler, AK Parti iktidarının 9 yıllık tecrübesiyle gelinen günlerdir.
AK Parti başından beri, askerin de geldiği "bu iş sırf güvenlik politikaları ile çözülmez, işin içine ekonomik, kültürel, sosyal, hukuki tedbirleri de katmak lazım" noktasından yola çıkarak, sosyo-ekonomik-kültürel ağırlıklı bir politika geliştirmeye çalıştı. "Kürt sorunu"nun kabulü devreye girdi, "Açılım" dendi, "Kardeşlik Projesi" dendi. Bölgeye eğitim, sağlık alanında önemli yatırımlar yapıldı. Bürokratik kadroya itina edildi vs. Başbakan'ın "Asimilasyon, ret ve inkâr sona erdi" diye nitelediği adımlar atıldı. Bu arada, "güvenlik politikaları" adı konmadan gevşetildi.
Ama;
Bir: Kürtlük adına tekel iddiasında bulunan yapılar, çıtayı hep bir kademe yukarıya taşıdılar.
İki: Terör durmadı.
Bugün bu yaşanıyor ve AK Parti üçüncü döneminde, "Hem Kürt meselesini çözememek hem taleplerin toplumu gerecek ölçüde tırmanmasına, hem terörün azmasına yol açmak" gibi suçlamalara hedef oluyor.
AK Parti bunu hak ediyor mu, ayrı bir konu.
Ama diyelim Silvan'da 13 askerin şehit edilmesi ile "tek taraflı demokratik özerklik ilanı"nın aynı günde buluşması, terör artı Kürt meselesi şamarını Türkiye'nin yüzünde patlatıyor. Hükümetin bu olay karşısında bir tavır geliştirmemesi söz konusu olamaz.
Terör var.
Ülke bütünlüğüne tehdit var.
Hükümet sessiz kalabilir mi?
Terörü önleyebileceğini göstermesi gerekir.
Ülke bütünlüğünü koruyacağını göstermesi gerekir.
Ve Kürtler'in taleplerinin ülke bütünlüğü içinde karşılanmasını temin etmesi gerekir.
Çare:
Bir: Terörü önleyecek güvenlik gücü ihtiyacını devreye sokmak. Bunun adı özel timse özel timi devreye sokmak.
İki: Özel timin hukuk dışına çıkmasına, teröristle halkı karıştırmasına asla göz yummamak. Onların önüne, geçmişte yanlış yapanların yargılandığı gerçeğini koymak.
Üç: Her toplum kesiminin -Kürtler'in de- kendi kimliği ve değerleri içinde mutlu olabileceği bir sistem restorasyonunu gerçekleştirmek.
Dört: Asker-Özel tim farklılaşmasına imkan vermemek. Askerin ülke için vazgeçilmezliğinin ama yerinde istihdamının altını çizmek ve tüm bu süreçte sivil iradenin belirleyici olması ilkesinden taviz vermemek.
Beş: Türkiye'nin bütünlüğünden taviz vermemek.
Üçüncü AK Parti hükümeti, tam bir seferberlik duygusu içinde ve bir kuyumcu hassasiyetiyle bu işi götürebilirse, Türkiye önündeki en büyük handikabı aşacaktır.
Türkiye'yi şu anda Tansu Çiller değil, üçüncü dönem tecrübesiyle ve tek başına iktidarla Tayyip Erdoğan yönetiyor. Bu farkı da unutmamak lazım.
bugün
Bu yazı 1,353 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Eylül 2012
Vesayet tortusunu silmek...
-
20 Eylül 2012
Ana gündem: Terörü yok etmek
-
12 Eylül 2012
Gültan Kışanak kaçırılsa...
-
11 Eylül 2012
AK Parti formatının önemi
-
9 Eylül 2012
Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
-
7 Eylül 2012
''Akil adam'' enstrümanı
-
28 Ağustos 2012
MGK ne yapacak?
-
26 Ağustos 2012
Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
-
19 Ağustos 2012
Bayram nostaljisi
-
14 Ağustos 2012
Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
-
12 Ağustos 2012
115 asker ölseydi...
-
9 Ağustos 2012
''Güvenlikçi politika''
-
7 Ağustos 2012
Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
-
2 Ağustos 2012
''Daha büyük harita''
-
27 Temmuz 2012
Ortak mutluluğu planlamak
-
26 Temmuz 2012
Ortadoğu'da ne oluyor?
-
24 Temmuz 2012
Bölgesel Kürt yapılanması
-
19 Temmuz 2012
Erdoğan'ın kurgusu ne?
-
18 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu için son raunt
-
27 Haziran 2012
Türkiye sınanıyor
Yorumlar
+ Yorum Ekle