En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Yemin krizi değil, operasyonu



Siyasi tarihimizde benzeri görülmemiş bir krizle karşı karşıyayız. Ana muhalefet partisi, Meclis’te yemin etmedi ve bunun hangi sonuçları ortaya çıkarabileceği hususunda öngörüde bulunmak kolay değil.
CHP’nin tavrı sürpriz miydi, kesinlikle evet. CHP’nin Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal konusunda sert tepki göstermesi bekleniyordu. Ancak bunu bir yemin krizine dönüştürmesi kelimenin tam  anlamıyla bomba etkisi yaptı.

Yemin kriziyle ortaya çıkan durumun, CHP açısından basit bir itiraz olmadığı, aksine yeni dönemde partinin siyasi duruşuyla ilgili sinyaller verdiği çok açık.

***

Öncelikle cevabını hala bilmediğimiz sorular var. Türkiye’nin yakın geçmişine dair en önemli hesaplaşmanın zeminini oluşturan bir davanın sanıklarını, CHP’den aday yapan irade nedir ya da kimdir? Bir aralar ‘Nerede bu Ergenekon, gösterin de gidip üye olayım’ dese de, Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu sürecin mimarı olduğunu düşünmek zor.

Milletvekili listeleri açıklandıktan hemen sonra dikkat çeken, CHP ve MHP listelerinde bir ‘Süleyman Demirel  eli’nin gezdiğiydi. Bu tartışmayı, hemen her konuda olduğu gibi başlattık, ama derinlemesine analiz edemedik.  Oysa belli ki Türkiye’nin yaşadığı değişim sürecinden rahatsız olan bir güç merkezi, bu iki partinin listeleri üzerinden bir siyasi mimariye soyunmuştu. Hesaplar AK Parti’nin yüzde 50 oy almasıyla mı bozuldu, yoksa hala yeri ve zamanı geldiğinde en az 25-30 milletvekilini CHP ve MHP’den koparmayı düşünenler mi var; bilmiyoruz.

***

Kılıçdaroğlu, kritik sorunlar üzerinde iddialı çıkışlar yapıp, hızlı geri dönüşlerde bulundu. Kendisine tanınan büyük krediyi henüz tüketmese de, bir hayli yitirdiği de ortada. Buna rağmen önünde hala bir şans var. Türkiye’nin hala kurtulamadığı ve ayaklarına pranga gibi yapışan birtakım odakların etkisinden kurtulup, gerçekten yeni bir siyasi partiyle yoluna devam etmek.

Haberal ve Balbay konusunu, adeta bir savaşa dönüştüren CHP’nin, 2010 referandumundan ve 2011 seçim sonuçlarından gereken sonuçları çıkarmadığı ortada. Seçmen tüm siyasi partilere aynı mesajı verdi. Değişim sürecinde yürümeye devam edin ve anayasa konusunda uzlaşın.

CHP’nin yeminle ilgili tavrı siyasi bakımdan sürdürülebilir mi, buna sıcağı sıcağına cevap vermek o kadar kolay değil. Ancak zaten seçim sonuçları itibarıyla kendi içinde hesaplaşma sesleri yükselen bir partinin, bu kadar keskin bir tavrı devam ettirebilmesi  çok zor.

Tarhan Erdem’in dikkat çektiği noktaya daha derinlemesine bakmak, süreci anlamak açısından yararlı olabilir. Acaba CHP yönetimi, bir odağın, bir kliğin pençesinde mi bu kararlı alıyor? Eğer böyle bir durum varsa, Kılıçdaroğlu’nun bu süreci az hasarla atlatması mümkün değil.

***

Toparlarsak, CHP’nin yemin krizi, kesinlikle bir Haberal ya da Balbay meselesi değildir. CHP’ye yemin ettirmeyen irade, kesinlikle Türkiye’nin yakın geleceğine el koymak isteyen bir anlayışı temsil ediyor. Bu tavır, bölgesinde büyük bir güç olarak yükselen Türkiye’nin önünü kesme arayışıdır.

Yemin etmeyen Kılıçdaroğlu ve CHP’li milletvekilleri bunun ne kadar farkındalar bilemiyorum. Ama gerçek şu ki, 2011 seçim sonuçları, bölgenin, dünyanın ve hepsinden önemlisi Türkiye’nin toplumsal dinamikleri, bu operasyona geçit vermeyecek kadar farklı bir yönde gelişiyor.

Bakalım CHP bunu ne zaman görecek. Bir cümle de MHP için. MHP’nin tavrını, sadece geleneksel kodları yüzünden sisteme meydan okuyamayan bir siyasi partinin duruşu olarak görmek yanlış. MHP, CHP ve BDP üzerinden tezgahlanan oyunu doğru okuyup ‘Ben bu oyunda yokum’ dedi.

 Bu MHP için çok önemli bir başlangıcın habercisi olabilir.

star



Bu yazı 1,894 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,726 µs