En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Derdiniz Silivri’yi boşaltmak mı?



Çözüm yeri Meclis’se, Meclis’e gireceksin...

Derdin meşruiyetse, kararlarında “meşruiyet çizgisini” gözeteceksin...

Rakip partiler hakkında kapatma davası açıldığında “hukukun gereği yerine getirilmeli” diyorsan, işin ucu sana değdiğinde de “hukuk” diyeceksin.

Dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğini savunuyorsan, darbe sanıklarına dokunulmazlık kovalamayacaksın.

Halkçıysan, halkçı olacaksın.

Demokratsan, demokrat olacaksın.

Darbelere karşıysan, darbe soruşturmalarının altını boşaltmayacaksın.

Hem “Biz Yeni CHP’yiz” deyip eskinin bütün hastalıklarını sahipleneceksin, hem de siyaseten sıkıştığında “eski”yle “yeni” arasında slalom yapıp müşteri kazıklayacaksın...

Ne olacağına, ne yapacağına karar ver artık.

Eski misin, yeni misin?

Statükocu musun, meşruiyetçi misin?

Meclis’e girmeyeceklermiş... Salı gününe kadar (bugün saat 13.30’a kadar) “mühlet” tanımışlar... Ya tutukluların tutuklulukları sona erecekmiş, ya da ne olacağını kendileri de bilemezlermiş...

Ne olur?

Yokluğunuzla cezalandırdığınız parlamentonun meşruiyetini mi tartışmaya açacaksınız?

Zinde güçlerin harekete geçmesini mi bekleyeceksiniz?

Açlık grevi mi yapacaksınız?

TBMM önüne çadır kurup “alternatif Meclis” mi oluşturacaksınız?

Hem, mühleti kime verdiniz?

Parlamentoya mı, icraya mı, yargıya mı, Çankaya’ya mı?

Başbakan mı karar verecek tutukluların durumuna?

Genel kurul mu karar verecek?

Kısmi af mı çıkarılacak?

Ne olacak?

Haa, yemin törenine bir tek adamlarını göndereceklermiş:

Oktay Ekşi’yi...

Oktay Ekşi, “en yaşlı üye” sıfatıyla genel kurula başkanlık edecek, “analarını da satan zihniyetin” çoğunluğu oluşturduğu parlamentoda yemin töreni yaptıracak.

Belki Cumhurbaşkanı Gül’ün ayağı sürçer, belki seyahate çıkmak zorunda kalır, belki grip olur... Ne bileyim, eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç’in de buyurduğu gibi, belki görünmez bir kazaya uğrar... Her şey mümkün...

Bakarsınız Oktay Ekşi, 10 günlüğüne, Çankaya’ya “başkan” olur.

Olamaz mı?

Basın Konseyi Başkanlığından Cumhurbaşkanlığına “kolay ve yatay geçiş...”

Ne şahane olur, değil mi?

Hadi tutukluların “tutuklulukları” kaldırılsın, Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay “dokunulmazlık zırhına” büründürülsün...

Büyük Türk hukukçusu Sabih Kanadoğlu’nun da kuvvetle ve defaatle belirttiği gibi, “milletvekili seçilmek tutukluluğun kaldırılmasına gerekçe teşkil etmediğine, etmeyeceğine” göre, mahkeme Haberal ve Balbay’ın tahliyelerini nasıl kılıflayacak?

Delillerin ikmal edilmiş olduğuna mı karar verecek?

İyi hal mi gözetecek?

Bu durumda mahkemenin tahliye kararı “içtihat” yerine geçmeyecek mi? Diğer sanıklar için de emsal teşkil etmeyecek mi? Anayasanın “eşitlik ilkesi” gereği “Silivri’nin boşaltılması” gündeme gelmeyecek mi?

Bıraksınlar dolambaçlı yol izlemeyi de, açıkça “Silivri’deki tutsak aydınları dışarı çıkarmak istiyoruz” desinler. Veli Küçük gibileri de yararlandırsınlar kıyak tahliyelerden... Bir daha da “milletvekili dokunulmazlığına karşıyız” demesinler.

Önemli not:

Bu satırların yazarı, Haberal ve Balbay’ın tahliyelerine karşı değildir. Sadece CHP’nin niyetini anlamaya çalışmaktadır ama anlayamamaktadır.

star



Bu yazı 1,474 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,340 µs