En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Kuşkulu bir denklem: 'Kürt Sorunu = PKK'



Gazeteci Cengiz Çandar, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı'nın (TESEV) desteğiyle bir rapor hazırladı: "Dağdan İniş: PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorununun Şiddetten Arındırılması..."
Önemli bir rapor bu... Konuyla ilgili herkesin okuması ve tartışması gerek. Çünkü taraflarla bizzat konuşarak hazırlanmış bir çalışma: Ayakları sımsıkı yere basıyor.
Ancak Çandar'ın bir saptamasına ben katılmıyorum: Çandar, özetle, "Kürt Sorunu ile PKK Sorunu birbirinden ayrılamaz" diyor.
Bense hem kuramsal, hem de pratik açıdan böyle bir ayrımın olduğunu düşünüyorum.
Kürt Sorunu, Kürtlerin bir halk olmaktan gelen adeta "doğal" hak ve talepleriyle ilgilidir.
PKK ise... Çıkış nedeni, şekli, mantığı, ideolojisi ne olursa olsun... Bugün artık Kürt ulusalcılığının savaş makinesidir.
Ulusalcılık, kendine özgü talepleri de beraberinde getirir: Şimdi "özerklik"... Yarın "federasyon"... Şartlar uygun olduğunda da "bağımsız devlet".
Burada temel bir soru çıkıyor karşımıza: "Temsil"... PKK-BDP çizgisi "kimi" temsil ediyor?
Ulusalcı bir yapılanma olarak, örgütün ve partinin iddiası "Bütün Kürtleri temsil ediyoruz" şeklinde.
Ancak bu gerçek değil. Seçim verileri Kürtlerin, BDP kadar AK Parti'ye de teveccüh gösterdiğini ortaya koyuyor.
Üstelik Kürt vatandaşların AK Parti'ye sempatisi seçimden seçime değişiyor: Hükümet-Parti, Kürt Sorunu hakkında olumlu işler yapıp, insanların gönlünü kazanacak bir söylem tutturduğunda oyları artıyor. Aksi halde düşüyor.
Bu iki veri şu anlama geliyor:
1) Kürt halkının kayda değer bir bölümü, Kürt ulusalcılarının ardından gitmiyor. (İşareti: AKP desteği...)
2) Ancak bu kesim, BDP destekçileri kadar keskin olmasa da, Kürtlük bilincine sahip. (İşareti: AKP oylarındaki inişçıkışlar.)
PKK-BDP'liler, hem bütün Kürtlerin temsilcisi olmadıklarının farkındalar... Hem de Başbakan Erdoğan'ın uygun hamlelerle altlarındaki zemini sarsabileceğini biliyorlar.
Bu yüzden "baş düşman" olarak devletiorduyu değil, AK Parti'yi görüyorlar.
Eğer şartlar buysa... Nasıl olur da "Kürt Sorunu ile PKK Sorunu birbirinden ayrılmaz" diyebiliriz?

Manisa'daki trafik sadisti
Geçenlerde İstanbul-Bursa yönünden gelip, Manisa'dan geçip İzmir yönüne gidiyorduk ki... Manisa'dan geçemedik!
Tabii "geçemedik" sözü abartılı. Geçtik ama abuk sabuk bir biçimde.
İzmir çıkışında bir Atatürk Anıtı vardır. İşte o anıtın biraz berisinde trafik ışıkları yer alır.
Efendim, aklı evvelin teki ışığı şöyle ayarlamış: Sağdan çıkana ve soldan girene toplam 68 saniye... İzmir'e giden ana caddeye 25 saniye.
Vaziyeti düşünebiliyor musunuz?
Şehirlerarası bir yoldan bahsediyoruz. Sadece tatilcilerin otomobilleri değil oradan geçenler: Kamyonlar, yolcu otobüsleri, envai çeşit ticari araç ve diğerleri...
Soldan sağa geçen 5-6 ve de sağdan sola çıkan 7-8 araç için adamımız, toplam 68 saniye vermişti ki ikiye bölerseniz ortalama 34 saniye eder.
Buna karşılık Türkiye'nin en işlek yollarından birine 25 saniyeyi yeterli görmüştü! Hem de sıcak yaz ayında, trafiğin fevkalade arttığı bir dönemde: İnanılır gibi değil!
Diğer giriş çıkışlarda bekleyen hiçbir araç yoktu. Buna karşılık ana yolun trafiği Manisa içine doğru uzanıyordu...
Manisa içinden geçerken, hiçbir organizasyon gerektirmeyen, trafiğin gayet düzenli işlediği bir kavşakta trafik polisleri gördüm.
Orada ne işiniz var arkadaşlar? Siz asıl bir-iki km ötedeki sıkışıklığa müdahale etsenize!
Neyse... Manisa kentinin yetkililerini uyarıyorum: Aranızda bir trafik sadisti var. Lütfen ışıkları düzenlemesine izin vermeyin. Çünkü küfrü siz yiyorsunuz.

sabah



Bu yazı 1,249 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,011 µs