En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Hep aynı taktik: Statüko ortalıyor BDP golü atıyor



Türkiye hakikaten zor bir işi başarmaya çalışıyor: 1920'lerde kurulmuş... 1930'ların diktatörlükler çağında pekiştirilmiş bir ulus devletten... Demokratik ve sivil ilkelere göre yeniden organize olmuş bir çağdaş devlete geçmeye uğraşıyor.
Bu tarz düzen değişiklikleri, demokrasinin ve hukukun askıya alındığı devrimlerle ya da komşunun komşuyu boğazladığı iç savaşlarla yapılabiliyor genellikle...
Tabii bizde de bir savaş sürüyor 30 yıla yakındır ama kitaplardaki tanıma tam anlamıyla oturan bir iç savaş değil bu...
Türkiye, demokrasi ve hukuku askıya almadan dönüşümü başarmaya çalışırken, ister istemez "eski-yeni çatışması" yaşıyor.

***

Çok değil beş yıl önce, muvazzaf bir orgeneralin savcılarca sorgulanması ve çıkarıldığı mahkemece tutuklanması sadece bir hayaldi.
Özellikle Ergenekon ile Balyoz soruşturma ve davalarını yürüten yargı, "yeniyi" temsil ediyor. Çünkü yeni düzende, askeri vesayet bitmiş olacak, hukuk devletinin gereği olarak herkese "dokunulacak."
Yüksek Seçim Kurulu ise bu süreçte "eskinin" yanında. Siyasetin önünü tıkayan kararlar alıyor; zaten gergin olan ortamı, daha da geriyor.
Seçim öncesinde bağımsız adaylara çıkardığı engel ya da Hatip Dicle olayı gibi tansiyonu zıplatan kararları bir an için unutalım...
Gurbetçilerin bulundukları ülkelerde oy kullanmasına YSK'nin izin vermemesi, başlı başına bir hukuk skandalıydı. Sineye çekildi...
Bu olaylar, yargı bürokrasinin bir bölümünün değişime ayak uyduramadığını; hâlâ 1982 Anayasası'nın faşizan özelliklerini ve Vesayet Rejimini savunduğunu gösteriyor.

***

O halde yapılacak olan belli:
Demokratik Anayasa taraflısı güçler seferber olacak. Her şey Meclis'te "tabusuz, yasaksız, kırmızıçizgisiz" bir biçimde tartışılacak. (Toplumda zaten epeydir yoğun biçimde konuşuluyor.)
Buradan elde edilen fikirler Yeni Anayasa'da yerini alacak...
Bu süreci başlatabilmek için de, önce milletvekillerinin yeminlerini etmeleri gerekiyor. Yani o faşizan yemini değiştirmek için, bağrına taş basıp o faşizan yemini etmek şart!
Ama daha o noktaya dahi varamadık:
Hatip Dicle kararı BDP'lileri... Ergenekon Davası'ndan tutuklu Mehmet Haberal ile Mustafa Balbay'a ilişkin ret kararı ise CHP'lileri çileden çıkardı.
CHP'lilerin statüsü değişebilir. Hatip Dicle gerginliği ise sürmeye, hatta büyümeye aday.
Bugünkü manzara, seçim öncesinde kurulan ittifakların sürdüğünü gösteriyor.

***

BDP ise ittifakın "mızrak ucu" durumunda:
Sadece AK Parti'ye saldırsalar neyse... Doğrudan demokrasinin bir numaralı kurumu olan, olmazsa olmazı niteliğindeki Meclis'e saldırıyor Kürt siyasetçiler.
BDP'lilerin derin bir hayal kırıklığı yaşamaları gayet normal. Ben de olsam, fena halde kırılırdım.
Ancak bu kaosa yol açanlar, devasa bir halk desteğini arkasına almış AKP ile de arası iyi olmayan kurumlar. Başbakan Erdoğan'ın Meclis hayatı, bunların yaptığı sert faullere "Ya sabır!" demekle geçti.
Velhasıl, statükocular hariç kimsenin hoşnut olmadığı bir kurum YSK. Bir an evvel değiştirilmesi gerekiyor. Nerede? Elbette Meclis'te.
Ama pireye kızıp yorgan yakarak... YSK'ye kızıp Meclis'i boykot ederek... Neyi, nasıl değiştireceksin?
Ancak benim tezimi biliyorsunuz: BDP'nin stratejisine uygun bir atmosfer bu...
Bir an için sarsılan BDP'lilerin... Hatip Dicle travmasını kolayca atlattıklarını düşünüyorum ben...
Şu anda gayet iyi tanıdıkları, bildikleri ve hatta sevdikleri bir ortamdalar:
Gerginlik... Çatışma... Belirsizlik...
Bu durumu sürdürmek isteyeceklerdir.

sabah



Bu yazı 1,363 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,179 µs