0 0 0000

Truva atları mı atlıkarınca mı?

CHP içinden ve dışından çığlıklar yükseliyor: "Süleyman Demirel'in Truva atları aramızda ne arıyor?"
Bu yaygarayı koparanlar, 6 Okçu zihniyetin oportünistleri. Sözünü ettikleri kişilerin Demirel'in adamı olduğunu bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı!
O kişilerin Adalet Partisi ve Doğru Yol Partisi kökenli olduğunu bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı.
Peki niye o zaman itiraz etmediler?
Ben size söyleyeyim: CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na biçilen, "Herkese mavi boncuk dağıt... AK Parti'den ne koparsan kârdır" stratejisine bayılmışlardı.
Ergenekon sanıkları, Demirelciler, "Beyzadeler" takımı partiye dolduruldu. Çoğu en garantili yerlerden aday gösterildiler.
İşte "Truva atları" diyenler, ancak bu stratejinin bir işe yaramadığı ortaya çıkanca bağırmaya başladı.
Aslında "Truva Atı" yanlış bir benzetme. Ortada gizli, saklı bir durum, bir aldatmaca yok ki!
Bu adamlar olsa olsa lunaparka dönüştürülmüş CHP'ye konuşlanan atlıkarıncaydı.

Seçmen dövüyor patronlar okşuyor
Dün aklıma düştü. Aradım buldum. "13 Haziran günü bakkallığa başlayacak olan araştırmacılar" başlığını koymuşum o yazıya. Üç ay öncesi: 19 Mart 2011.
Bir araştırma şirketi AK Parti'yi yüzde 39, CHP'yi ise yüzde 33 göstermişti.
Önce "Adil Gür'ün şirketi" haberi geldi. "Yok artık, bu kadar saçmalayamaz" demiştim kendi kendime.
Ardından o komik verileri yayınlayanın, "Çağdaş Araştırma Merkezi" diye çürük bir kuruluş olduğu ortaya çıktı.
Referandum'da çuvallamasının ardından, Adil Gür, "2011 seçimlerinde de yanılırsak bakkal dükkânı açar, otururuz" demişti.
İşte bunu hatırlatıyordum o yazıda: 13 Haziran günü bazı araştırma şirketi yöneticilerinin kapıya kilidi asıp, bakkallığa başlaması gerekiyordu.
Mesajlar gelmişti: "13 Haziran'da görüşürüz" diye...
Bunlar futboldaki çakal yorumcular gibi: Olmadık iddialar öne sürerler. İftira, yalan, palavra gırla... Dedikleri şans eseri tutarsa, ne ala, "kâhin" ilan edilirler. Tutmazsa, kuyruklarını kısıp bir köşeye kıvrılırlar.

***

Sadece araştırma kuruluşları değil... Benzeri bir durum medyada da var.
Bir değil, iki değil... Tam yedi kere yanıldılar: 2002, 2007, 2011 genel seçimlerinde... 2004, 2009 yerel seçimlerinde... 2007 ve 2010 referandumlarında...
Yanıldılar da ne oldu? Hiç! Saçmaladılar da ne değişti? Hiç! AKP'ye oy veren milyonlara düpedüz hakaretler yağdırdılar da, bunun yaptırımı ne oldu? Hiç!
Geçen gün bir arkadaşım tahminde bulundu: "Yüzde 50'den sonra medya düzeni sarsılır, birileri meslek değiştirir."
"Reyting-tiraj ve reklam azalması olmadıktan sonra ciddi bir değişiklik olmaz" dedim ona...

Şuursuz talep: 'İstifa isterük'
Yüzde 50 kapsamındaki bazı yorumcular akıllanmadı. Kemal Kılıçdaroğlu, "Şu oranı yakalayamazsak, bu puanı bulamazsak istifa ederim" demişti ya...
Bunlar da bastırıyor: "Bakın işte beceremedi. Yol göründü..."
Bir de Gürsel Tekin'e taktılar: Seçimden önce büyük laflar etti, kendini buğday ambarında sandı diye arkasına teneke bağlamaya kalkışıyorlar.
Yahu bıraksanıza! Kılıçdaroğlu'nun da, Tekin'in çapı belli oldu işte. Biri meydanda üfürüyor, diğeri partiyi süpürüyor.
Bunları gönderirseniz kimin geleceği belli değil. Bak, Baykal gidince göbek attınız ama Kemal Bey yüzde 26'ya çıktı.
Onu da gönderirseniz, kim bilir hangi vatan evladı, CHP'yi 30'a taşıyacaktır. Böyle böyle adamları iktidar yapacaksınız.
İyisi mi kesin artık bu "istifa isterük" yaygarasını.

sabah

Bu yazı 1,753 defa okundu.