En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Hakkâri modeli mi?



Hakkâri'ye gidip dönen birisi ile görüştüm.
Orada sadece iki gün, iki gece kalan birisi ile...
-Ne gördün dedim.
-Hakkâri'de, BDP hakimiyeti var, huzur yok dedi. Evet, hemen herkes BDP'li görünüyor ama hemen herkes de huzursuz dedi.
Bir şey daha ekledi:
-BDP'lilerden bile Van'a göç edenler var.
Selahattin Demirtaş, Hakkâri'de BDP'den bağımsız aday. Demiş ki:
-AKP'ye bir tek oy çıkmasın, AKP'li adaylar da adaylıktan çekilsin.
Bir ara İbrahim Binici, "AKP'lileri buralara sokmayız" demişti.
Bunların her biri, bölgede kurulması planlanan "Demokratik Özerklik"in ipuçları:
-Bir tek açık dükkan olmasın.
-Farklı partiye bir tek oy çıkmasın.
Nasıl bir şey bu? Kürtler özgürleşmiş mi oluyor bu durumda?
Bir ara Şerafettin Elçi, Neşe Düzel'e, "Biz sadece zalimlerin değişmesini istemiyoruz, zalimin Kürt olması bir şeyi değiştirmez" demişti. Gide gide, öyle bir zulüm düzenine gidilmiyor mu acaba? Şerafettin Elçi bunu nasıl görmez?
DTK (Demokratik Toplum Kongresi) çatısı altında kurulan geniş cephenin sözcüleri, İstanbul'da bazı yazarlarla buluşmuşlar. Ali Bulaç'ın yazdığına göre DTK temsilcilerinin içinde PKK çizgisinde olanlar olduğu gibi, Medzehra ve Nubihar gibi "İslamcı" diye bilinen grupların temsilcileri de varmış. Nubihar temsilcisi Ali Bulaç'a "İslamcılığın ve enternasyinolizmin bulunduğu noktadan Kürtler görülmüyor" demiş. Yani oradan görülmüyor, biz buradan, PeKeKe ile el ele tutuşup göstereceğiz!!!
Demişler ki, "Hakkâri bölgesinde fiilî özerklik yaşanmaktadır. Köylerden, ilçelerden kentlere doğru aşağıdan yukarıya doğru bir toplum örgütlenmesi söz konusu. Halk artık karşılaştığı sorunları çözmek üzere devletin mülki amirlerine, emniyet kuvvetlerine ve adliyeye başvurmuyor; kendi güvenliğini kendisi koruyor, ihtilaflarının önemli bir bölümü 'komünler'in belirlediği hakemler tarafından çözülüyor."
İstenen işte bu modelin "Kürt coğrafyası" diye tanımlanan alanlara uygulanmasının anayasada tescili imiş.
Aynı toplantıda bulunan Tarhan Erdem diyor ki: "Fiili güç sahipleri, hukuken kabul görecekleri zamana kadar hâkimiyetlerini korumak için bir yol aramakta, geçecek sürede, seçilmiş veya seçilecek meclislere fiilen hâkim olmak istemektedirler."
Anladığım şu:
PKK, Demokratik Toplum Kongresi ile yürüttüğü "Geniş cephe" politikasını, bölgede bazı "İslamcı" (hepsine değil çünkü hâlâ bu PKK zokasını yutmayan İslami oluşumlar var) kişilere, belki çevrelere kabul ettirdi. Onlar, istikbali PeKeKe (onların dili) ile birlikte oluşturmaya karar verdiler. Gelecek statüsü de şu: Hakkâri modeli içine girip, harman olmak.
Bu gidişle ne kadar ne olacaklar bilmem.
Ama Hakkâri modelinin tam bir kapalı, tehdide dayalı, kurtarılmış bölge modeli olduğunda kuşku yok.
Bir şehirde bir tek insan bile dükkanını açmayacak.
Tüm oylar, bir gruba verilecek, bir tek istisnası bile olmayacak.
Bu tehdit algısı, şehrin umumi iklimi haline gelecek.
Ve bu "demokratik özerklik" olacak.
Ben, bizim Altan Tan'ın, vaktiyle, komünist gruplar tarafından uygulanan "demokratik" maskeli terör stratejilerini bilecek bir siyasi bilinç sahibi olduğunu sanırdım.
Geçende, Kars izlenimlerimi yazarken, Doğu Beyazıt'ta, her ay, devletten çocukları için 400 lira maaş alan bir kadının, BDP'li kocasına rağmen sandık başında AK Parti'ye oy verdiğini yazmıştım.
Bence o kadın, şu bizim çok bilinçli "İslamcılar"a bilinç adına bin kat tur bindirir.
Dilerim, "İslamcılarımız" ve PeKeKe çizgisinde siyasete soyunan "Melelerimiz", Hakkâri'nin bir köyünde, bir "komün"de yargılanmak durumunda kalmazlar. Dilerim, Hakkâri'de yaşanmaz, deyip Van'a ya da İstanbul'a göç etmezler...
Öcalan bile "Devletle görüşüyor" diye, yargılanmaya başlandı ya...
1980-1990 nesli çok biçiciymiş ya...

bugün



Bu yazı 1,175 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,753 µs