En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Seçim sonrası Türkiye’yi uçurmak!



BAŞKAN OBAMA’NIN KONUŞMASININ IŞIĞINDA...
Amerika bugüne kadar Arap dünyasında, Ortadoğu’da kendi çıkarlarını ve İsrail’in güvenliğini her şeyin üstünde tuttu.
Arap âleminde demokrasiymiş, özgürlükmüş, insan haklarıymış hiçbir zaman umursamadı Amerikan yönetimleri.
Kendi ülkesi için, Batı için savunduğu değerlerin Arap ülkelerinde çiğnenmesine sessiz kaldı.
Amerika için önemli olan, her şeyden önce örneğin petrol yollarının güvence altında olmasıydı.
Bu devam ettiği sürece, Washington’un Ortadoğu’daki desteği otoriter rejimlerin arkasındaydı. Çoğunluğu ezen azınlık diktalarının arkasındaydı. Filistin’in haklı ve meşru davasını hiçe sayan İsrail’in arkasındaydı.
Bir başka deyişle:
Petrolle demokrasi çatışıyorsa petrolün, istikrarla demokrasi çatışıyorsa istikrarın, statükoyla demokrasi çatışıyorsa statükonun yanında saf tuttu Amerika bugüne kadar.
Demokrasi taleplerine sırt çevirdi.
Özgürlük taleplerine kulak tıkadı.
Değişim taleplerine kayıtsız kaldı.
Kısacası, tarihe kafa tutmaya kalkıştı Amerika. Tarihin akışı hızlanırken yanlış yerde durdu. Değişimi durdurabileceğini sandı, yanıldı.
Tunus’tan, Mısır’dan başlayarak halk kitleleri özgürlük diye meydanlara döküldü ve bu ülkelerde demokrasinin kapıları aralandı.
Libya’da, Suriye’de, Yemen’de statüko çatırdadı, Bahreyn’de de çatırdamaya ramak kaldı.
Statüko değil, değişim ilerliyor, Arap dünyasında tarih kanat taktı, uçuyor.
Başkan Obama’yla birlikte nihayet Amerika da Arap Baharı’nın anlamını kavramaya yöneldi. Bu açıdan, Amerikan Başkanı’nın son konuşması olumlu, isabetli çizgiler taşıyor.
Obama’nın Mısır ve Tunus’tan başlayarak Arap dünyasında değişim, reform ve demokrasinin Amerika tarafından destekleneceğini açıklaması, Kaddafi’den sonra Beşar Esad’a da “Ya Suriye’yi demokrasiye geçir ya da git!” mesajı vermesi, Yemen’le Bahreyn’i biraz mahcup bir dille de olsa eleştirmesi, Amerika’nın artı hanesine yazılacak puanlardır.
Bu arada belki daha önemlisi, Başkan Obama’nın Filistin sorunuyla ilgili olarak, kalıcı bir barış için ‘1967 sınırları’na geri dönülmesini de içeren İsrail’e yönelik ciddi uyarısıdır.
Bütün bunlar, statükonun ya da otoriter rejimlerle diktaların Arap âleminde bugün artık istikrar adına da savunulamaz hale geldiğini gösteriyor.
Gerçek istikrarın ve kalıcı barışın yolu dünyanın bu bölgesinde de kapıların demokrasi ve özgürlüğe açılmasından geçiyor.
Bu süreç de kolay olmayacak; sancılı, inişli çıkışlı geçecek ama bundan başka çare yok.

TÜRKİYE MODELİ
Türkiye’ye gelince... Uzun zamandır yanlış yerde durmuyor Türkiye.
Türk dış politikası, Arap âleminde Başkan Obama’dan önce ‘değişim’in yanında, ‘reform’un yanında saf tuttu.
Bu açıdan Cumhurbaşkanı Gül’ün Endonezya ve Tahran konuşmaları, New York Times’taki makalesi, Başbakan Erdoğan’la Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun birçok çıkışı örnek olarak verilebilir.
Çelişkiler yumağı içindeki hassas dengelerin her daim bıçak sırtında olduğu Ortadoğu’da Türkiye’nin bazen bocaladığı, çelişkili anlar yaşadığı zamanlar olmuştur.
Ama bu durumu dış politikada çuvallamak diye nitelemenin gerçekçi ya da isabetli olduğunu sanmıyorum.
Türkiye’nin Arap âlemindeki ‘model ülke’liği de, Tayyip Erdoğan’ın Arap sokağındaki popülaritesi de, yer yuvarlağının bu bölgesinde vaziyetimizin iyi olduğuna dair işaretlerdir.
Şu söylenebilir:
Türkiye Arap âleminde bir başarı öyküsü olarak görülüyor.
Bir büyük İslam ülkesi... Demokrasiyi başarabilmiş... Resmen AB yolunda yürüyen... Amerika’yla dost ve müttefik kalabilmiş... Pazar ekonomisi ve küreselleşmeyi benimsemiş halde hızla büyüyen bir Türkiye...
Böyle bir Türkiye ister istemez -tabii genel olarak- örnek alınıyor, örnek gösteriliyor Arap âleminde...
Özgürlükçü bir rejim, halkın oyuna dayalı bir rejim, hukuk devletinin geçerli olacağı bir rejim diyorsanız, örneğin Mısır için, Tunus için ya da Suriye için Türkiye’den başka hangi ülke bir model çerçevesi olarak gösterilebilir ki?..
Amerika’sının, Avrupa’sının Arap dünyasına Arap Baharı’nda bugün için Türkiye’den başka işaret edebileceği bir ülke olduğunu sanmıyorum.
Türkiye, Ortadoğu’nun etkili ve büyük bir ülkesidir. Arap Baharı’yla bu bölgenin demokrasiye açılması, Türkiye’nin de çıkarınadır.
Ayrıca Amerika’yla Avrupa’nın artık Arap Baharı’nın yanında saf tutmaya yönelmeleri de, yine Türkiye’nin çıkarlarıyla örtüşen ve Türkiye’nin bölgesel önemini arttıran bir gelişme sayılabilir.
Türkiye, dinamik ekonomisinin de itişiyle Ortadoğu’da, Arap dünyasında bugünkü durumundan daha iyi ve daha ağırlıklı bir konuma gelebilir.
Ama bunun bir önkoşulu var:
Kendi evinin içini daha fazla derleyip toparlamak!
Bir başka deyişle:
12 Haziran sonrası yeni ve demokratik bir anayasayla Kürt sorununu çözüm rayına oturtmuş, PKK’yı dağdan indirmeye başlamış, AB yolunda hızlanmış bir Türkiye...
Bu gerçekleşirse Türkiye uçar, hiç şüpheniz olmasın.

milliyet



Bu yazı 1,463 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,573 µs