Bu seçimlerin en sıkıntılı partisinin MHP olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Sıkıntı, aslında 12 Eylül referandumundan başlayıp, yükselerek geliyor.
Parti yönetiminin, referandumda "hayır" oyu kullanma kararı, tabanı gerçekten ciddi bir kafa karışıklığına itti.
Bir yanda, "evet" çağrısı yapan AK Parti, diğer yanda "hayır" kampanyası yürüten CHP...
MHP tabanı nerede dursun?
İşte bu kritik soru, MHP'nin tavanı ile tabanını ayrı dünyalara savurdu.
Aslında MHP tabanındaki önemli bir grup, tıpkı AK Parti tabanı gibi, anayasa değişikliğini zaruri görmekteydi.
Bu kesim, muhafazakâr kitle diye nitelenebilir. MHP tabanında bunların çoğunluk oluşturduğu da söylenebilir. Bu kesim, anayasa değişikliğine neden "hayır" demek gerektiğini bir türlü anlamadı, kabul etmedi.
Anayasa değişikliğinde "hayır" çağrısına uyanlar ise CHP ile yan yana düşmenin burukluğu içine girdiler.
Dolayısıyla MHP kitlesi, sanki bir kısmı AK Parti'ye, bir kısmı CHP'ye savrulma gibi bir duygu karmaşasına itildi.
Şimdi, partilere oy verilen bir seçim söz konusu ve MHP'nin, bu, oraya buraya savrulan kitleyi toplaması lazım.
Ya "evet" oyu verenler AK Parti'de, "hayır" oyu verenler CHP'de kalırsa... MHP yönetimi, böyle bir panik içine girdi. Ve suçlu aramaya başladı.
MHP yönetiminin, mesela CHP'ye kaptırabileceği oy tabanı üzerinde herhangi bir biçimde kafa yormuyor gözükmesi ilginçtir. Oysa özellikle sahil kesimlerinde CHP, MHP kitlesinin kafasını çelmek için yoğun çaba sarf ediyor.
MHP yönetimi, büyük öfkeyi AK Parti'ye yöneltiyor, bir de cemaate...
"Okyanus ötesi" söylemi, gerçekte cemaate açılan savaşın soslanmış hali.
Muhtemel ki Bahçeli, "Okyanus ötesi" diyerek, MHP tabanına bir "dış güç kompleksi" enjekte etmeye çalışıyor. Oysa bu dış güç kompleksinin, cemaat ve Hocaefendi üzerinden empoze edilmesi imkânı yok.
Türkiye, Fethullah Gülen Hocaefendi ve cemaatin, Türkiye dışında yaptıkları çalışmanın "Türk okulları" ve "Türkçe olimpiyatları" ile nasıl Türkiye sevgisi halinde geri döndüğünü görmeyecek kadar gözleri kapalı değil.
İçeride verilen hizmetler ise eğitim gibi, sosyal yardım faaliyetleri gibi, Türkiye'nin doğusuna batısına yönelik kardeşleşme girişimleri gibi alanlarda yoğunlaşıyor ve MHP tabanı dahil çok farklı toplum kesimleri, bu hizmetlerin bir parçasında rol üstleniyor.
En anlaşılmaz tavır, MHP tarafından, cemaate ve "Okyanus ötesi" gölgelemesi ile Fethullah Hocaefendi'ye yönelik hücumlar olabilir.
Bu, CHP'nin bile üstlenmekten kaçındığı bir tavırken, MHP lideri meydanlarda kükrüyor.
Buradan yola çıkarak MHP'nin kayıplarını kapatma imkânı yok.
Belki de doğru tespit, MHP'nin bir kimlik sancısı yaşadığı vakıasıdır.
Mahalli seçimlerde, bazı illerde CHP ile paslaşmalar yaşandı.
Mesela İstanbul'da MHP oyları düşerken CHP oyları yükseldi.
MHP adayının seçilmesi imkânı yoksa oylar CHP adayında yoğunlaşsın gibi bir mantık işletildi. Sonuçlar bunu gösteriyor. Bunu MHP'nin muhafazakâr tabanı gördü.
Buna bir de, tepe kadronun kasetlerle ortaya çıkan acayip fikir ve yaşam tarzı eklenince, ortaya "bu parti nereye gidiyor" sorusunun çıkması kaçınılmazdı.
MHP liderliği, tabanı bu noktada ikna etme çabasına gireceğine, "Bizi kim ifşa ediyor" telaşına kapıldı.
Kasetler aslında teferruattır.
MHP'nin çizgi kırıklığını, bizzat tercih edilen ve uygulanan politikalar ifşa ediyor.
Ben, şahsen MHP'nin Meclis'e girmesinden yanayım. MHP'nin yüzde 9'larda kalıp Meclis'e girememesi daha büyük sorun olur.
Ama buna biraz da MHP kadrolarının çalışması gerekiyor.
Oysa MHP liderliği, toplumun ana damarları ile savaşa soyunmayı bir marifet sayıyor.
CHP'nin alanında at koşturmaya soyunursan, onun hitap ettiği kitleyi paylaşmak zorunda kalırsın, o da hem CHP'ye hem MHP'ye baraj üstünde bir oy sağlamaz.
Hele Kılıçdaroğlu'nun da, can havliyle seçime asıldığı ve seçim kaybının onun için de, hayat-memat meselesi olduğu bir zamanda...
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle