En Sıcak Konular

Mustafa Karaalioğlu


Mustafa Karaalioğlu
0 0 0000

Erdoğan ne yapmış oldu?



İstanbul’a 45 kilometrelik bir kanal aracılığıyla bir tür yeni boğaz açacak proje beklendiği gibi çılgınca bir tartışmanın konusu oldu. Doğaldır da çünkü şehrin ve dünyanın haritasını değiştirecek büyük bir planla karşı karşıya bulunuyoruz. Kanal İstanbul’un ekonomik fırsatları, şehir kalitesi ve elbette çevre faktörleri tartışmaya değerdir ve tartışılacaktır. Umarız ki böylesine önemli ve sarsıcı bir proje, Türkiye’nin ve özellikle de İstanbul’un yaşadığı sancılı şehirleşme tecrübesi, Cumhuriyet dönemi yanlışları dikkate alınarak inşa edilir. Ne kadar tecrübe varsa bu projeye yansımalıdır. Yansımalıdır ki bugüne kadar bütün güzelliklerini üzerinde yaşayanlara cömertçe sunan İstanbul’a borcumuz bir miktar ödenebilsin.

Yeni boğazı, İstanbul’a insan eliyle güzellik katma projesi olarak görüyorum. Dolayısıyla en az şehrin tarih boyunca sunduğu güzellikler kadar güzel, estetik ve hassas olmamız gerekir.

Türkiye’de dev projeler, vizyon yatırımları muhafazakar siyasi gelenek tarafından yapılmıştır.  Kalkınmacı politika geleneği bu siyasi akımın tarihiyle birlikte yürür. Sürecin başlangıcında da merhum Adnan Menderes vardır. Ülke, modern fabrikalar ve yollarla onun iktidarında tanışmıştır. Süleyman Demirel’in tek başına iktidar döneminde Keban Barajı ve Birinci İstanbul Boğaz Köprüsü ile bu vizyon daha da gelişmiştir. Merhum Turgut Özal döneminde ise yeni bir seviyeye ulaşılmış; sadece ikinci köprü ve otoyollar değil, bir bütün olarak yüksek ekonomik atılım gerçekleştirilmiştir.  İnsanların hayatını görünür biçimde değiştiren bir gelişime ulaşılmıştır.

Cumhuriyet Halk Partisi siyasi geleneği bu dönemde iyice rekabet edemez hale gelmiştir.

Esasen daha yolun başlangıcında da CHP ve müttefiki siyasi anlayış bu kalkınmacılık karşısında defans pozisyonu almıştı. Keban Barajı için, “Gereksiz yatırım yapıyorsunuz. Bu kadar elektriği toprağa mı vereceksiniz?” diyorlardı.

Boğaz Köprüsü için de “Demirel bu köprüyü zenginlere sevgilileriyle boğaz sefası için yaptırıyor. Bunun Doğubeyazıt’taki vatandaşımıza ne faydası var...” demişlerdi. Hatta... Bugün de en az o dönemdeki kadar cevval olan Mimarlar Odası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bitmiş köprü için dilekçe vererek, “Burası derhal yıkılmalıdır” diyecek kadar coşmuştu.

Başa gidelim... İsmet Paşa, Samsun’a liman vadeden Menderes’i Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda şöyle eleştiriyordu: Buraya liman yapacağım diyenin mercimek kadar aklı yoktur!

Dahası... Paşa, Vatan Caddesi’nin yolunu açan dozerlere bakmış ve “Eyvah... Memleketi düşmandan kurtardık bunlardan kurtaramadık” diye hayıflanmıştı. Bırakın Vatan  Caddesi’ni, yıllar sonra köprü de yapıldı ve İnönü 1973’te vefat etmeden üzerinden geçti.

Bugün, CHP ve fikirdaşlarının yeni proje konusunda karşıt tutum takınmaları anlaşılmaz bir şey değildir. İki farklı siyasi akım tam da geleneklerine uygun bir pozisyondadırlar. Projenin her aşamasında bu farklılığı görmeye devam edeceğiz.

Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul projesiyle muhafazakar siyasetin kalkınmacı geleneğinde büyük sıçrama yapmış, bir üst seviye geçmiştir. Artık köprü, yol baraj, havaalanı vs. tek başlarına birer vizyon projesi olarak kabul edilemez. Türkiye’nin yeni vizyonu bütün bu tür yatırımların birer detay haline geldiği dev projelerdir. 

Adı “çılgın” ama kendisi gayet makul projenin ekonomik, sosyal ve ekolojik yönü bir yana siyasi olarak temsil ettiği değer de bu yeni vizyon çıtasıdır.

Erdoğan çıtayı yükselterek temsilcisi olduğu siyasi geleneği yeni bir aşamaya da taşımıştır.

Türkiye’nin İstanbul’a ikinci boğazdan en büyük kazancı her şeyden önce bu yükselen vizyondadır.

star




Bu yazı 1,526 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 29 Nisan 2011 Erdoğan ne yapmış oldu?
    • 26 Ocak 2011 CHP değişmese ne olur?
    • 27 Eylül 2010 ''Seçkinler'' demokrasiye entegre olacak mı?
    • 3 Haziran 2010 İsrail’in başındaki bela
    • 14 Aralık 2009 DTP KAPALI, PKK AÇIK Bu karar kimi cezalandırdı?
    • 24 Kasım 2009 Aynı analiz, aynı nakarat
    • 6 Ağustos 2009 Ayıp
    • 28 Temmuz 2009 367’nin mucidine bir küçük soru
    • 2 Aralık 2008 Ergenekon davası nasıl başarısız olur?
    • 30 Kasım 2008 Erdoğan’ın en önemli seçim vaadi
    • 19 Ekim 2008 151 oy neyi anlatıyor
    • 17 Eylül 2008 Satır aralarından Başbuğ
    • 8 Mayıs 2008 O yemekte ne konuşulmadı
    • 13 Nisan 2008 ‘AB şimdi’nin iki faydası
    • 10 Mart 2008 CHP’den başka küçülen Atatürk kurumu var mı?
    • 14 Ocak 2008 Alevi ezberleri
    • 1 Ocak 2008 ‘2007’nin en önemli olayları’ listem
    • 24 Kasım 2007 Kritik operasyon soruları
    • 5 Temmuz 2007 MHP siyasetini bekleyen yüzleşme
    • 28 Haziran 2007 ‘Gül olamaz’ daha iyi bir gerekçeydi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,394 µs