En Sıcak Konular

Nazlı Ilıcak


Nazlı Ilıcak
0 0 0000

Şener, tek başına



Abdüllatif Şener, "tek başına iktidar" olma iddiasındaydı. Meğer, partisinden ayrılarak, seçimlere "tek başına" girmeyi kastediyormuş. Türkiye Partisi de MHP ve CHP'yi destekleyecekmiş. Bir siyasi kariyer böylesine heba edilir. AK Parti aleyhine kapatma davası açıldıktan bir süre sonra, "yolsuzluk üreten mekanizma" suçlamasıyla partisinden ayrıldı. AK Parti kapatılıp önde gelenlere siyasi yasak gelince, kitle, hazır kuvvet olarak bir köşede bekletilen Şener etrafında toplanacaktı. Toplum mühendisliğinin aktörü olunca, galiba halk bunu hissediyor ve cezalandırıyor. İşte tek başına kaldı...

Haberal ve hastaları
Mehmet Haberal'ın hastanesinde sadece Bülent Ecevit'in başına gelenleri biliyordum. Haberal'ın, Ecevit'e "iş göremez" raporu vermeyi planladığı, Ecevit'in de bunu anladığı için, hastaneden kaçarcasına çıkıp kendisini başka doktorlara emanet ettiği sık sık tekrarlanan iddialar arasında. Yeni bir şey daha öğrendim Taraf gazetesinde, Ferhat Kentel yazmış. 1978'de Karadeniz Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan ve o günkü çatışma ortamında, pusuya düşürülerek ağır yaralanan Necdet Bulut da Hacettepe Hastanesi'nde Haberal'ın hastasıymış; barsağı delinen, mide kanaması geçiren Bulut'a sütlü kahve ve şeftali kompostosu verilmiş; Kentel, ODTÜ öğrencisi Semih Erbek'in de benzer bir muameleye maruz kaldığını, yakınlarının iddialarını tekrarlayarak anlatıyor.
Söylenilenlerin, gerçekle bir ilgisi olmadığı ileri sürülebilir. Ama şuyuu vukuundan beter. 1980 öncesinin çatışmacı ortamından, özellikle sol kesimde, böyle hatıralar ve izlenimler kalmış.
Bakalım, Zonguldak, Haberal'a nasıl ses verecek?

Latife
Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya, mesleğe iade edildi. Twitter'da her olay gibi bu gelişmeyle de ilgili esprili sözler dolaşmaya başladı: "Sarıkaya'ya sormuşlar: "Yaşar Büyükanıt'ı tanır mısın?" Cevap vermiş: "Tanırım... İyi çocuktur"

Kutlu Doğum
Geçen gün Erdoğan ve Kılıçdaroğlu, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bir araya geldi. Güzel konuşmalar yaptılar. Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye, İslamiyet yorumlarıyla hafifçe dokundurdu ama, kavga gürültü çıkmadı. Hoşgörü hakimdi. Türkiye "nereden nereye geldi" diye düşündüm. Her Kutlu Doğum Haftası'nda, laiklik tartışmaları çıkar, ilahiler okuyan, başları örtülü kızların fotoğrafları yayınlanır, "alternatif 23 Nisan'dan" söz edilirdi. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın meşhur 27 Nisan e-muhtırasının önemli bir bölümünün Kutlu Doğum Haftası'na ayrıldığını unutmayalım.
Bazı çevrelerin 23 Nisan hassasiyeti gözetilerek peygamberimizin doğum günü etkinlikleri, birkaç gün geri çekildi. Gazeteler, o kışkırtıcı fotoğraf ve haberleri yayınlamaz oldu. Böylece, Kutlu Doğum Haftası, hiçbir kesimde endişe yaratmadan rahatça kutlanabiliyor. Medya parmağını çekti; sükûnet geldi.

Hoşgörü çıtası
Gazeteci Ahmet Şık, Ergenekonu Anlama Kılavuzu isimli başka bir kitabı dolayısıyla yargılanıyordu. O gün mahkemeye gelmeliydi. Arkadaşları toplanmıştı. Lehinde gösteri yapacaklardı. Cezaevi aracı bulunamadı.(!) Bu yanlışlar tekrarlandıkça, uluslararası zeminlerde Başbakan'a, daha çok basın özgürlüğü ile ilgili sorular sorulacaktır. Siyasette algı önemli. Konunun içinde olanlar Ahmet Şık'ın cezaevine, muhalefet yaptığı için girmediğini bilse dahi, bunu yabancılara anlatıp onları ikna etmek kolay değil. Doğan grubu gazetelerinin üzerine gidilmesi, bazı yazarların köşelerini kaybetmesi, böyle bir kanaatin oluşmasının zeminini hazırladı. Oysa gene hem TV'lerde, hem de gazetelerde AK Parti ağır bir dille eleştiriliyor.
Demokrasi tahammül rejimi. Hoşgörü çıtası düştükçe, demokrasinin de standardı düşer.

sabah

 



Bu yazı 1,682 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ağustos 2012 AK Parti geriliyor mu?
    • 24 Ağustos 2011 Hasdal toplantısı... Balyoz Çalıştayı
    • 10 Ağustos 2011 Bilgi Destek Dairesi'ndeki bilgisayarlar niçin silindi?
    • 5 Ağustos 2011 YAŞ'ta uyum sağlandı
    • 30 Temmuz 2011 Asker-sivil ilişkileri ve toplu istifa
    • 26 Temmuz 2011 BDP'ye empati tavsiyesi
    • 11 Haziran 2011 Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk
    • 21 Mayıs 2011 Kasetler, tahminler ve siyaset mühendisliği
    • 9 Mayıs 2011 Şiddet mi, barış mı?
    • 2 Mayıs 2011 Subay eşlerine siyaset dersi
    • 1 Mayıs 2011 1 Mayıs Bayramı
    • 21 Nisan 2011 Maddelerdeki çelişki ve kafa karışıklığı
    • 20 Nisan 2011 YSK'nın, ''memnu haklar'' gerekçesi
    • 18 Nisan 2011 Şener, tek başına
    • 19 Mart 2011 Medya 2010 ve mantık
    • 9 Mart 2011 Ulusal Medya 2010/Amaç ve Strateji
    • 5 Mart 2011 Zekeriya Öz'e soruşturma açılamaz mı?
    • 24 Şubat 2011 Oda TV, Nedim Şener ve Ahmet Şık
    • 8 Şubat 2011 Kâğıttan kaplan!
    • 17 Ocak 2011 Türkiye'de sivil vesayet mi var?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,795 µs