Moskova
Ne derseniz deyin Başbakan Erdoğan, CHP'nin liderini daha önceki 8 yıl boyunca hiç böylesine ciddiye almıyordu. Deniz Baykal döneminde çok sert polemiklere girseler de ağır sözlerle birbirlerini eleştirseler de Erdoğan bir noktada, 'psikolojik üstünlük' kurmayı biliyordu. Hep bunun güveniyle iktidar-ana muhalefet denklemini oluşturuyordu. Bir kere gündemi daima Erdoğan belirliyordu. Tam tersi olması gerekirken, çok ilginç biçimde, hücum eden ve rakibini savunmaya iten de Erdoğan'dı. Erdoğan rakibini iyi tanıyordu. Ezberlemişti.
Bir değişim yaşanıyor, denklem yeniden kuruluyor.
CHP kurmayları artık proje üretip, soyut konular yerine söylemlerini, halkın taleplerine uygun biçimde somutlaştırdıkları için siyasal arenaya rekabet geldi.
Moskova yolunda buna yakından tanık olduğumu düşünüyorum.
Şunu açık ve peşinen belirteyim; Başbakan'ın morali çok yüksek. Galiba bir yolunu bulmuş, biraz da dinlenmiş. Seçimlere favori girdiği duygusuyla özgüveni de yüksek. Espri yapıyor bol bol.
AVRUPA'YA ŞİKAYETE ÇOK TEPKİLİ
Fakat ne olursa olsun Kılıçdaroğlu'nun sözlerinden etkilendiği belli. CHP liderinin 'atak' muhalefeti o eski dengeyi bozmuş. Bir kere çekişme laiklik ekseninden çıktı. Top oradaysa Başbakan avantajlıydı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun aile sigortası ve bedelli askerlik vaatlerinden rahatsız olmuş. Bunları yapılamaz buluyor, Kılıçdaroğlu'nu 'bol keseden atmakla' suçluyor. Onu, bir ölçüde Cem Uzan'ın yaptığı gibi yerine getirilemeyecek sözlerle milleti kandırmakla, ucuz popülizm yapmakla eleştiriyor. Bu bağlamda bir not daha...
Belki en kritik, en etkileyici olanı...
Kılıçdaroğlu'nun hükümeti Avrupa'ya şikayet etmesinden, basın özgürlüğü konusunda Brüksel, Paris, Londra ve Berlin'de karşı cephe açmasından ciddi rahatsızlık duyuyor. Bunu Türkiye'ye haksızlık olarak görüyor. Kurmaylarını bu konuda yeni görevlendirmelerle Avrupa ve Amerika'ya gönderecek.
SÖZ CHP'DEN AÇILINCA...
Ana uçağındayız. Bir buçuk gün Moskova, bir gün Tataristan'a yapılacak gezi için yola çıkıldı. Bir süre sonra Başbakan yanımıza geldi. Hepimizle tek tek tokalaşıp hal hatır sordu. 'Soruları dönüşte alalım' dedi, ne var ki ayaküstü sohbet de CHP ile açılınca Erdoğan kayıtsız kalmadı.
Bir arkadaşımız 'Grup konuşmanıza Kemal Bey anında yanıt vermiş' deyince, 'Ne kadar çabuk. Demek çok yakından takip ediyor' dedi. Detaya girmeyeyim, dünkü haberlerde okumuş olmalısınız, CHP'nin ekonomi politikalarını 'hesap bilmiyorlar' diyerek ve 'Kılıçdaroğlu'nun döneminde SSK, Öztrak döneminde Hazine'nin durumu vahimdi' sözleriyle eleştirdi. Ama bence asıl bomba CHP liderinin askerlik süresinin kısalacağı, bir kereye mahsus bedelli askerlik uygulamasına gidileceği vaatlerine dönük açıklamalarıydı.
'ASKERLE BİZİM KADAR YAKIN ÇALIŞAN OLMADI'
Başbakan'ın sözlerini tekrarlamayalım. Rusya'daki açıklamaları, AKŞAM'dan ve Erdoğan'ı izleyen diğer gazetelerden okumuşsunuzdur.
Orada bir önemli cümle eksik kaldı. Başbakan Erdoğan, 'Askerlerle sürekli görüşüyoruz. Askerlik süresi ve profesyonel askerlik konusunda beraber çalışıyoruz, istişare yapıyoruz' dedi. Buna polislerin askerlikten muaf tutulma kararının diyalogla alınmasını örnek gösterdi.
Sonra ondan belki ilk kez duyduğum şu sözler: 'Askerle bizim kadar yakın çalışan kimse olmadı. Çok yakın görüşüyoruz, hem ben hem arkadaşlarım.'
O anda aklıma iki ayrı albümden Erdoğan-asker ilişkilerinin seyriyle ilgili fotoğraflar geldi. Birisi Balyoz'dan tutuklanan yüzden fazla asker, ki aralarında generaller ve muvazzaflar var...
Diğeri ilk kez Erdoğan'ın başlattığı çok önemli bir uygulama. İlker Başbuğ döneminde Erdoğan'ın isteğiyle Başbakan-Genelkurmay Başkanı haftalık görüşmeleri...
CHP UZAKLAŞIRKEN, AKP YAKLAŞACAK
Evet, kimi yönleriyle çalkantılı, gerilimli bir dönemdeyiz. Bu süreç genelkurmay başkanları için olduğu kadar Başbakan için de zor. O ikili görüşme mekanizması, zaman zaman aksasa da devlet katındaki krizlerin büyümesini ve gerilimlerin kontrolden çıkmasını önledi. Başbakan'ın 'askerle yakın çalışıyoruz' vurgusu sanılandan çok daha önemli. Hele seçimlere üç ay kalmışken...
Bence Kılıçdaroğlu, partisindeki olumsuzluklara karşın, etkili muhalefet örnekleri sergileyerek hem ülkenin sorunlarına çözüm önerileri getiriyor hem de iktidarı yönlendirme görevini üstleniyor. Unutmayalım, üniversitede türban sorunu bu yıl çözüldüyse iktidar-muhalefet dengesinin yeni görünümü bunu sağladı. Şimdi aynı değişim, etkisini asker-sivil ilişkilerinde gösterecek. Kılıçdaroğlu, CHP'nin askerle klasik ilişki konseptini değiştirdikçe AK Parti de aslında olması gereken noktaya gelecek. Türkiye'de siyaset normalleşecek, sol ve sağ kendi işlevlerine dönecek.
akşam
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle