En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

CHP, tek parça kalabilecek mi?



Kendisine yöneltilen ağır eleştirilerden çoğunu Kılıçdaroğlu'nun hak etmediğini düşünüyorum.

Tamam, çelişkiler ve tutarsızlıklar çok fazla. Bir yanda, Ergenekon için "Neredeyse gösterin, ben de üye olayım." diyeceksiniz. Öbür yanda, sanki kendisine cevap veriyormuş gibi "Tankın üstüne ilk ben çıkarım!" diye meydan okuyacaksınız. Van'da Kürt haklarını, Ege sahillerinde darbe hukukunu, Londra'da özgürlükleri savunacaksınız. Peki, bu tutarsızlıkların ne kadarı Kılıçdaroğlu'nun siyasî çapının eseri? CHP, aslında aynı çatının altına sığınmış iki farklı partiden meydana geliyor. Birbirine zıt, birbirine düşman bu iki partiyi bir arada tutan ortak payda, sadece AK Parti karşıtlığından ibaret. Kılıçdaroğlu, haliyle zorlama bu beraberliğin -liderliğini değil- sözcülüğünü yaparken zorlanıyor. İki tarafa da yaranamıyor. Ne yardan ne serden geçiyor. Sonuçta, bir gün önce söylediklerini nakzederek politika yapan bir parti genel başkanı olarak ikbal arıyor. CHP, siyasî yelpazenin kendisini sol alana zorla sürüklediği bir parti. Ama ayaklarından sağa çivilenmiş durumda. Faşist bir parti olarak yelpazenin en sağına ayaklarını basıp, sol tarafa gövdesini yerleştirmeye çalışıyor.

1965 seçimlerinde, Türkiye İşçi Partisi'nin yükselişini durdurmak için Millî Şef İnönü, Milliyet Gazetesi'nde Abdi İpekçi'ye verdiği bir mülakatta ilk defa CHP'nin 'ortanın solunda bir parti olduğunu' söylemişti. Gelen tepkiler üzerine endişeye kapılan İnönü'nün, altı oktan 'devletçilik' prensibini solculuk olarak yorumlamaya kalkması inandırıcı bulunmamıştı. Siyasal mücadelenin iki ters kutbu arasında, yani devlet ve halk çelişkisinde CHP hep devletçiliği tercih etmiştir. 1971'de Ecevit'ten boşalan Genel Sekreterlik makamına gelen Kamil Kırıkoğlu'nun "CHP halkın değil, devletin partisidir." sözü, ikili mücadelede devlet kanadının öne geçtiği bir zaman kesitine aittir. 1973 ve 77 seçimlerinin CHP'si, 'Halkçı Ecevit'in liderliğinde halkçı, yani sol bir parti olmuştur. 1980'li ve 90'lı yıllarda, solculuk ve devletçilik iki farklı parti tarafından temsil edilmiştir. Ecevit'in çekilmesi ile sol kitle siyaseti sahipsiz kalmış, Baykal'ın devletçi CHP'si yelpazenin sol kanadını esir almıştır. Devlet ve halk ikilemi, sadece kitle partilerini değil aşırı sol örgütleri de biçimlendirdi. Radikal kanatta darbeci-ulusalcı sol ile özgürlükçü-eşitlikçi sol arasındaki derin çatlak, bugünün liberal solunun da kaçıp kendi kimliğini oluşturmasının temel sebebidir. Askerle sosyalistler arasında romantizmi olmayan bir el ele tutuşma merakı, 27 Mayıs'ın başlattığı darbe geleneği ile gerilla yöntemlerine özenen öncü sosyalizmi 'Millî Demokratik Devrim' adıyla ve 'ordu gençlik el ele' sloganı ile sıradan darbeci faşistlere dönüştürmüştür. Çıkan sonuç, bugün muhakemesi süren Ergenekon davası, Baas ideolojisi ve cinayet planlarıdır. Sol gelenek, sosyal demokrat çizgiden bireysel terör yöntemlerini kullanan sola kadar geniş bir yelpaze boyunca, eşitlikçi ve yoksuldan yana bir politika üretememiştir. Sol ideoloji, jakoben aydın ve askerlerin elinde daha çok bir kalkınma ve bağımsızlık sorunu olarak formüle edilmiştir. Bir tarafta bu darbeci-devletçi gelenek, öbür tarafta evrensel sol ile buluşarak kendini yeniden tanımlamak zorunda olan değişimci-eşitlikçi sol talepler.

Kılıçdaroğlu'nun devletçi-darbeci bu kirli geleneğin üzerine özgürlükçü ve eşitlikçi bir sol ideolojiyi inşa etme imkânı var mı?

Londra ziyaretinde, Miliband'la konuştuktan sonra, Kılıçdaroğlu'nun sözlerinde 'iyi' kelimesi daha çok geçiyor. İngiliz İşçi Partisi, Alman Sosyal Demokrat Partisi ile müşterek olarak geliştirdikleri 'good society' programı, Kılıçdaroğlu'na ilham kaynağı olabilir. Ancak Türkiye'nin darbeci ulusalcıları için bu programın cazip bir tarafı yok. Siyasî partilerin varlık sebeplerinden biri, zıt menfaatleri uzlaştırarak temsil etmektir. Darbecilikle solculuk birlikte temsili üstlenilecek eğilimler değil. Kılıçdaroğlu ne kadar uğraşsa da bir sentez gerçekleştiremez. Bu yüzden çelişkileri, liderliğindeki tutarsızlıklar olarak sürdürmek zorunda. İki ihtimal var: Birincisi, CHP'nin seçimden sonra evrensel solcu ve ulusalcı darbeci olarak iki farklı partiye bölünmesi. İkincisi, AK Parti'nin Ergenokon'u yok ederek, Kılıçdaroğlu'nu belini büken yükten kurtarması.

Kılıçdaroğlu'nu eleştirenler CHP'nin çarpık omurgasına dikkat etmeli. Bu omurga üzerine oturan adamın kendisi de eğri görünmez mi?

zaman



Bu yazı 1,334 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,766 µs