Kimi araştırmalar kimi beklentileri ya da korkuları doğruladığı için farklı bir meşruiyet kazanırlar. Sonuçları, üretildiği çerçeveyi her anlamda aşmasına rağmen, çıplak bir gerçek gibi algılanır, gerçek hükmüne dönüşür.
Türkiye'de de son dönemlerin revaçta tartışmalarından "muhafazakârlaşma" meselesi, onu takip "endişeli modern" gibi tabirler bu tür araştırmalardan süzüldüler.
Yerli yerine oturtalım...
Bu tür araştırmalar belli bir yaşam biçimi tarzına endeksli bir mantıktan yola çıkarak dizayn ediliyorlar... Seküler yaşam biçiminin karşısında gördükleri her sembolü, her durumu, her tutumu ne olduğuna, içine, anlamına bakmadan bir muhafazakârlaşma unsuru olarak ele alıyorlar...
Böyle olunca "seküler" kriterlere uygun olan tutucu, değişim karşıtı, militarist bile olsa açıklık fikriyle tanımlanıyor.
Buna karşın, dindar, örtülü, mikro konularda geleneklere uygun davranan kişi, makro politika, değişim karşısındaki tutumu ne olursa olsun ya da kendi içinde ne denli değişirse değişsin, "klişe muhafazakâr" damgası yiyiyor. Bu aktörlerin görünürlüklerinin ve etkilerinin artması, yaşam alanlarının genişmesi ise "muhafazakârlaşma" olarak tanımlanıyor.
Bu satırlardan Türkiye'de muhafazakârlık ve muhafazakârlaşma yok sonucu çıkarılmasın...
Ama bu muhafazakârlık ne bu araştırmacıların ve araştırmaların gördüklerine, ne korkularına ya da endişelerine, ne de varsaydıkları aktör ve durumlara tekabül ediyor...
Zira bu tür bakışlar genel olarak Türkiye'ye, ülkenin sosyal dokusuna temas etmeyen, "ideal değer ve toplum tahayyülü"nden yola çıkan metotların ürünleri olarak karşımıza çıkıyor...
Ama kabul edelim ki, her şeye rağmen bir anlam taşıyorlar.
Taşıdıkları anlam sonuçları değil, onu yapanların güdüleridir, hatta kendileri...
Kim bu endişeliler?
Bu önemli bir soru...
Ve en nihayet Türkiye'de bir araştırma grubu bu işe eğilmeye karar verdi...
MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Grubu, Prof. Dr. Özer Sencar, Prof.Dr İhsan Dağı, Prof. Dr. Doğu Ergil, Dr. Vahap Çoşkun ve Dr. Sıtkı Yıldız'la bu işe soyunmuş...
Endişeli oldukları ifade edenler üzerine bir saha araştırması yapmışlar...
Üç sorudan yola çıkalım araştırmayı kısaca özetlemek için...
İlki şu: Neden endişe duyuyorlar?
Temel mesele din ya da laiklik...
Buna göre, 'endişeliler' arasında Türkiye'de laikliğin tehdit altında olduğuna inananların oranı (%72) oldukça yüksek.
İnanılır gibi değil ama, Türkiye'ye şeriat gelmesinden korkuyorum diyenlerin oranı da % 77'ye ulaşıyor...
Bu çerçevede katılımcıların %69,6'sı Türkiye'de toplumun giderek dindarlaştığını düşünüyor ve %66,4'ü bu durumdan endişe ediyor.
Endişelilerin diğer bir endişe kaynağı AK Parti hükümetinin politikaları... Bu partiyi ve politikalarını demokrasi için tehlikeli görenlerin oranı %61...
"Seküler elit kokusu" etrafı yayılmadan olmuyor elbet: Katılımcılardan eğitim seviyesi yüksek olanlar diğerlerine göre AK Parti'yi demokrasi için daha tehlikeli buluyor...
Şimdi yönetici raporundan bir bölümü alıntılıyalım:
"Bütün bunlar 'endişeli' kitleyi anlamak için önemli ipuçları sunuyor. Ancak bu araştırma yeni bir durumu da saptıyor; o da 'endişeli' kesimlerin çok büyük bir kesiminin kendilerini son yıllarda ekonomik olarak 'kaybedenler' olarak görmeleri. Bu kesimde son beş yılda hayat şartlarının kötüye doğru gittiğini düşünenlerin oranı % 74. Bu bulgu, 'laik yaşam tarzının tehdit altında' olduğuna ilişkin algı ile bu kesimlerin ekonomi pastasından aldıkları payın görece düştüğüne ilişkin tecrübeleri arasında bir ilişki olabileceğini gösteriyor. 'Kaybedenler' olduğunu düşünenler varlıklarını ve taleplerini 'laik yaşam tarzı' üzerinden ifade ediyorlar..."
Önemli bulgular bunlar...
Geçelim İkinci soruya: Peki endişeliler kim?
Şöyle söyleyelim. Bu araştırmada endişeliyim diyenlerin yüzde 52'si CHP'ye oy vermiş, aynı grup referandumda yüzde 62 oranında hayır oyu kullanmış...
Üçüncü soru ise şu: Muhafazakârlaşmadan dem vuranların muhafazakârlıkla ilişkisi ne?
Sanırız işin kalbi burada ve yanıtı yarınki yazıya...
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle