Başkanlık Sistemi tartışması, Başbakan Erdoğan inisiyatifinde sürüyor ama neresinden baksanız düşük profilli bir tartışma bu.
AK Parti cenahında bile heyecanlı bir katılım, hele savunma gözlenmiyor. Tayyip Bey, adeta tek başına yürütüyor. Cumhurbaşkanı Gül, TBMM Başkanı Şahin ve Başbakan Yardımcısı Arınç'ın "mesafeli" algısı veren sözleri de konunun, zirvelerde bile değerlendirilmediği intibaı uyandırıyor.
Medyada ve genel kamuoyunda AK Parti'ye yakın duran çevrelerde bile Başkanlık Sistemi'nden yana heyecanlı bir tavır alış yok.
Bence Tayyip Bey, bunu değerlendirmeli.
Ben, henüz kimsenin "Başkanlık neden gerekli, neden parlamenter sistem değil de başkanlık?" sorusunun cevabını kendi içinde veremediğini düşünüyorum.
"Tayyip Erdoğan'ı, Başkanlık Sistemi talebine götüren ne olabilir?" sorusuna verilen cevaplar için, birisi, Tayyip Bey'in kendisinin savunduğu "daha iyi sistem, istikrarı daha iyi sağlıyor, çok başlılığı gideriyor vs." yaklaşımı olabilir ve bu önemsenebilir.
Ama onun hemen yanına, "Acaba parti tüzüğünde, 'Bir kişi ancak üç kere milletvekili seçilebilir' hükmü olmasaydı, yine de böyle bir formül arzu edilebilir miydi?" sorusu konabilir.
Evet, AK Parti'nin önünde, böyle bir sorun var. Üstelik bu sorun, sadece Tayyip Erdoğan'ı değil, 12 Haziran seçiminden sonra partinin önde gelen birçok ismini ilgilendiriyor.
Tayyip Erdoğan ve söz konusu kişiler bir sonraki seçimde seçilmeyeceklerse ne olacak, her şeyden önce parti ne olacak?
"Parti ne olacak?" sorusu, tabii ki, "Tayyip Erdoğan ne olacak?" sorusu ile iç içe.
Anlaşılıyor ki Tayyip Bey çözümü, Başkanlık Sistemi'ne gitmek, mümkün olursa iki partili bir sistem oluşturmak ve bir partinin başkan adayı olarak başkan seçilmek, böylece siyaset içinde belirleyici rolde bulunmakta görüyor.
Böyle bir proje, tüzüğün "üç dönemle sınırlama" ilkesi dikkate alındığında kaçınılmaz gibi gözüküyor.
Değilse, Tayyip Bey'in, diyelim Cumhurbaşkanlığı'na aday olması söz konusu. Ancak anlaşılıyor ki Tayyip Bey, Cumhurbaşkanlığı'nın şu andaki yetkilerini, yeterince kudretli ve belirleyici görmüyor. O yüzden, prosedürü tamamlayan bir Cumhurbaşkanlığı statüsü yerine, prosedürü belirleyen bir başkan olmayı, kendi dominant yapısına daha uygun buluyor.
Bu değerlendirmeler Tayyip Bey'in yerinden bakıldığında anlaşılabilir.
Ancak bu yönde bir yapılanma için gerekli olan Anayasa değişikliğini sağlamak, ancak toplumda bir ihtiyaç, beklenti, heyecan oluşturmaya bağlı.
Buna önce parti inanacak, sonra o halka taşınacak, sonra mukabil, karşıt eleştiriler, tepkiler göğüslenecek vs...
Bunun zemini var mı?
Bence şu anda yok. "Heyecan vermiyor" demem o yüzden.
Tayyip Bey, "Tartışalım" diyor, "Milletim bilsin" diyor. Bunlar bile profili düşük yaklaşımlar.
Bunun yanında, gelecek üzerine konuşulurken, muhafazakâr muhitlerde, "Yarın Abdullah Gül ne olacak?" sorusu üzerinde de duruluyor. Belli ki, Tayyip Bey'in gelecek tasarımı Gül'ün durumunu da ilgilendiriyor. Şu ana kadar Gül'ün görev süresinin netleşmemiş olması bir sıkıntı kaynağı. "Başkanlık Sistemi" konusunda, Erdoğan'la Gül arasında bir iletişim olmuş mudur, görüntü, olmadığı izlenimi veriyor. Gül'ün görev süresi konusunda bir iletişim olmuş mudur, burada da görüntü olmadığı izlenimi veriyor.
"Başkanlık Sistemi heyecanı" kimde var?
Ben henüz hiç kimsede göremiyorum.
Ben, Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye önemli şeyler kazandırdığına inanıyorum.
Tayyip Erdoğan henüz ülkesine hizmet edebilecek enerjiyi taşıyor.
Onun için siyasette kalmalı. Bunun formülü bulunmalı.
Ancak, toplumda yeterli heyecan uyandırmayan ve sadece Tayyip Bey'in durumuna uygun formül niteliği arz edecek olan bir sistem teklifi, kuvvetle muhtemel ki, sonuç vermeyecek, üstelik "Tek adam olma çabası" suçlaması ile yıpratıcı da olacaktır.
Ben, onun yerine, parti tüzüğündeki üç dönem sınırlamasını kaldırmanın daha az risk doğuracağını düşünüyorum.
Evet, üç dönem sınırlaması, siyasete yeni kan gelmesi ve mevcut kadroların bulundukları yere kazık çakıyor görünmesini önleme noktasında, AK Parti adına siyasete sunulmuş demokratik bir hamle idi. Ama işte böyle zorluklar da getiriyor. Henüz hizmet aşkı bitmemiş insan veya kadroların tasfiyesi sonucunu doğuracak bir statüyü değiştirmek, topluma çok daha kolay anlatılabilir.
Ben, AK parti'nin yola çıkarkenki çekirdek kadronun insicamını önemsiyorum.
Tayyip Bey'in, "Lider tektir" sözü doğrudur. Tayyip Bey'in, geçen 8 yılda liderliğinin daha netleştiği doğrudur. Ancak AK Parti yola çıkarken gerçekleşen birliktelik de bence önemli ve korunması gereken bir sinerji kaynağı olmuştur. Bu tür yapıların kıymeti, çoğu zaman, kaybedildiğinde anlaşılıyor.
Bence, tam da bugünler, AK Parti'nin geleceği noktasında hayati bir istişareyi gerekli kılıyor.
bugün
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle