‘Günlük yaşayan basın’ açısından Sudan ve Tunus vakaları; bir tür domino taşları teorisine bağlı olarak ardı sıra devrilecek, Afrika ülkeleri/BOP ülkeleri/Mağrip ülkeleri 'değişimini' tetiklemiş olabilir…
Medya'ya bakarak ‘buna da şükür’ demek gerekiyor...
Temmuz 2010’da kaleme aldığımız ‘330 gün içinde savaş çıkar.. Ya da…’ başlıklı yazımız bölgenin nasıl bir risk altında olduğunun altını çizdiği denli, şimdi herkesin gözünü diktiği Mısır’ın geleceğine ilişkin somut kestirmeler içeriyordu…
330’un yaklaşık 180’i gittiğine göre, bölge ülkelerinin yönetimleri açısından ‘kıyamet senaryosu’ sayılan ve pek bilinmeyen noktaları paylaşalım…
Arap yönetimleri ve aydınları, Sudan, Yemen, Irak ve Tunus’ta yaşananların sadece ‘iç dinamiklere’ bağlı olmadığının farkındalar.
Ama...
Araba farlarına takılan tavşanlar gibi bir tür paralizasyon yaşıyorlar. Acı son üzerilerine geliyor ama kıpırdayamıyorlar…
Mısır, Arap dünyasının en önemli ülkelerinden biriydi. Tarihi ve politik saygınlığı vardı, sözü dinlenirdi, 'lider ülke' konumundaydı.
Başkan Obama’nın göreve gelir gelmez yaptığı ilk iki ziyareti anımsamak gerekli.. Çünkü bu iki ziyaretin/konuşmanın, bölgenin ABD açısından en önemli/eşit iki ülkesine yapıldığı varsayıldı ama…
Bugün şunu da sormalıyız; bu seremoni belki de bir ‘halef-selef’ tespiti, görev ‘devir-teslimi’ydi!
Lider ülke dönemi bitiyordu. Çünkü sorunları çözemiyordu ve başka bir model gerekiyordu.
Evet, bugün Kahire yönetimi ‘çürümüş’ bir rejimin tüm parametrelerini taşımaktadır. Dış dinamikler de onu böyle görüyor. Kısaca Mısır oyundan sürülüyor, liderlik rolü elinden alınıyor, Arap bölgesinden uzaklaştırılıyor!
Peki ama nasıl?..
Yukarıda saydığım ülkeler bu pratiğin küçük örnekleri.. Kahire’de bunun katmerlisini yapıyorlar?
Dramatiktir...
Elbette Mısır’ın kullanılmaya müsait iç sorunları var. İstismar edilmeye çok açık dış problemler de mevcut.
Ama en kötüsü şu olsa gerek: Kahire, son 20-30 yıl boyunca güvenliğini sağladığı ülke tarafından da boğuluyor!
Mısır neredeyse kendi iç risklerini görmezden gelerek korumaya çalıştığı İsrail’in de saldırısı altında.
İsrailli istihbarat görevlilerinin Kahire’de cirit attığı, özel casusluk ağları ile iktidarın zeminini çökerttiği, bölgenin ve ülkenin ‘can damarı’ Nil’in havzasından beslenen ülkeleri Mısır’a karşı kışkırttığı, su paylaşım anlaşmalarını bozarak ve tehdit ederek ülke ulusal güvenliğinin altını oyduğu iddiaları o kadar yaygın ki...
Esasen İsrail’in çevreleyerek boğma stratejisinin en iyi örneklerinden biri günümüz Mısır’ı olsa gerek. (Malûm, Türkiye’ye yönelik benzer bir modelin işaretleri de bugünlerde seziliyor, bir önceki yazı 'Kuşatma'da değindim.)
Mısır bu ‘kurt kapanı’ndan sıyrılabilir mi?. Zor... Çünkü iç organlar çürüyor.
‘İskenderiye Kilisesi’ni havaya uçuran saldırı için şunlar soruluyor: Yılbaşı ve Noel gibi dini kaşıntıların arttığı hassas günlerin önemini pek iyi bilen, önlemini alan Kahire yönetimi burayı nasıl koruyamadı?
Tabloyu daha vahşileştirelim…
İsrail enerji, temel olarak doğalgaz konusunda Mısır’a bağlı… Gelen doğalgazdan elektrik de üretiyor. Bu Aralık’ta İsrail Mısır'la 20 yıllık sözleşme imzalamayı da başardı.
Akdeniz’deki enerji-politik dengeleri üzerine hayli yazdım.. Bunlardan biri de İsrail’in Akdeniz’de bulduğu büyük doğalgaz rezervleri ile ilgiliydi. Tel Aviv için bu konu çok önemli. İşte bu rezervin-2016'da-üretilmeye başlanmasından sonra İsrail bu sefer Mısır’ın tesislerine muhtaç olacak.
Kahire ise huzursuz.. İsrail ile Güney Kıbrıs Rum kesimi arasında imzalanan anlaşmaların Akdeniz’deki sınırlarını ihlal ettiğinden şüpheleniyor.
Kısaca İsrail bir yandan boğuyor bir yandan sağıyor.
Çok açılı bir oyun bu. Açılar üst üste bindiği zaman ‘entegrasyon’ başlıyor. Hepsi planlı değil. Bir asal plan var, konjonktür değiştikçe uyumlu eklemeler yapılıyor, yeni konular ortaya çıkınca koordine ediliyor.
Sorun çıkaran ülke kuşakları değiştiriliyor, iç dinamikler besleniyor, dış baskılar yükseliyor, uyumlulaştırılıyor, bu arada tali sorunlar da, su ya da doğalgaz, el değmişken çözülüyor.
Batı böyle çalışıyor.. Olan o ülkelerin halkına oluyor. Yoksa yönetimler hak ediyor.
http://twitter.com/NedretErsanel
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle