Başbakan Tayyip Erdoğan Katar dönüşü tekrar vurgulamış heykele "ucube" dediğini... Sözleri şöyle: "Heykelin ne olduğunu az çok bilirim, heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil..."
Elbette şart değil.
Kaldı ki o heykel sadece Başbakan'a değil, pek sanatçı ve eleştirmene göre de "güzel" değil.
Ama konumuz bu değil...
Başbakan ayrıca heykelle ilgili Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nun verdiği yıkım kararını hatırlatmış. Bu konuda yaptığı vurgularda haklı olabilir.
Ama konumuz bu da değil...
Konumuz Başbakan'ın sıradan bir vatandaş olmadığı, kürsüden halka hitap ederken "ucube görüntüsü yüzünden ve bizim için manevi değeri yüksek yeri yüzünden heykel yıkılacaktır" anlamına gelen sözleridir... Bu sözlerin yaratacağı ve yarattığı etki ve üreteceği ve ürettiği anlamdır...
Nitekim Başbakan'ın sözleri hemen ertesi gün pek çok ciddi Batı gazetesinde, "barışı simgeleyen heykel Erdoğan'ın isteği üzerine yıkılacak, Türkiye Ermenistan'la barış istemiyor..." şeklinde yorumlara neden oldu...
Sadece bu bile, "kim, ne zaman, neyi ve nasıl söyler" meselesini bir kez daha masa üzerine koymaktadır.
Başbakan'ın estetik görüşleri yerinde de olsa, o sözler doğruyu işaret ediyor bile olsa sıkıntı yaratır.
Nitekim siyasetle ilgili işaret ettiği (bir an için varsayalım) doğru bile olsa, asker, konuştuğu zaman konuşan nasıl şahıs değil, tüzel kişilik oluyorsa, Başbakan da bu tür keskin açıklamalar yaptığı zaman, konuşan siyasi irade olur.
Askerin siyasete müdahalesi demokratik açıdan nasıl kabul edilmez bir durumsa, siyasi iradenin sanat türleri hakkında farklı değerleri karşılaştırarak "ucube" şeklinde hüküm vermesi ya da bu anlama gelecek bir çıkış yapması demokrasi açısından o denli rahatsız edicidir.
Başbakan ne kadar farkındadır bilemeyiz, ancak söylediği sözlerin, aldığı tavırların yönlendirme gücü yüksektir.
Bu zaman zaman (makro siyaset ve reformlar konusunda) olumlu, zaman zaman (mikro siyaset ve değerler meselesinde) sorunlu hallere yol açmaktadır.
Son açıklama da kendisinin dışında sorunlu bir tartışmayı ve tavır alışı tetiklemiştir.
Bu tetiklenme sadece siyasi iktidara yönelik eleştirilerden ibaret değildir. Aynı zamanda değer sistemi tartışması muhafazakâr kesimde de baş göstermiştir. Farklılık, şarklılık, inanç sözleri tekrar gereksiz şekilde sıkça telaffuz edilmeye başlanmış, özetle Başbakan'ın sözleri "yaşam biçimi alevinin üzerine atılan benzin etkisi" yapmıştır.
Birkaç gündür altını çiziyoruz...
Yaşam biçimi ve değerler tartışmasına kapı açan bir gündem oluştu.
Bu gündemin bir ucunu heykel meselesi, diğer ucunu Muhteşem Yüzyıl dizi tartışması oluşturuyor.
Her ikisi de, sembolik bozukluk hastalığımızın açık kanıtları olsa da, toplumun tartışmasına açık konulardır.
Tartışma bir anlamda yol alınması demektir.
Örneğin Türkiye TRT anlayışı dışında ilk kez tarihi kişilikleri zemin alan bir dizi yapıyor.
Tartışılacaktır, tartışıldıkça daha iyisi yapılacaktır.
Ama devreye siyaset ve kamu otoritesi girince iş değişiyor...
RTÜK, oluşan bu siyasi iklim, siyasi beyanatlar sonucunda devreye girdi.
"Tarihe mal olmuş bir şahsiyetin mahremiyeti konusunda gerekli hassasiyet gösterilmediği" için yayıncıyı uyardı...
Yasaklamaya doğru adım...
Olacak iş midir bu?
Bu mantıkla tarih hakkında ne konuşmak, tarihte insana değmek, özgürlük mümkün olabilir mi?
Bilin ki tarihi kişiliklerin mahremiyetlerini korumak siyasetin işi haline gelince tehlike çanları çalar...
Diziden başlayan zihniyet düzeyinde bilime, araştırmaya kadar uzanmaz mı?
Bırakın toplum kendi tarihini çeşitli yollarla öğrensin, korusun ve bilsin, onunla ilişki kursun ve tabiileştirsin...
Arınç'ın ve Başbakan'ın farklı çıkışlarının bu iklim ve kararla ilgisi olmadığı düşünülebilir mi?
Korkarız tüm bu olanlarda bir seçim stratejisinin payı var...
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle