En Sıcak Konular

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta



Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
0 0 0000

Bir yastıkta kocamak sağlığa aykırı



Bizde yeni evlenenlere sanki herkes aynı yastığı paylaşıyorlarmış gibi ‘Bir yastıkta kocayın’ dileğinde bulunmak âdeti vardır. Gerçi evlilerin ekserisi aynı yatakta aynı yorganı kullanırlar, ama çoğu evli çiftin yastığı bildiğim kadarıyla ayrıdır.

Hâlâ, o upuzun kocaman yastığa birlikte baş koyanlar kaldıysa, onlar da bu alışkanlıklarından acilen vazgeçmeliler, çünkü bilimsel araştırmalar ‘bir yastıkta kocamanın’ hiç de sağlıklı bir şey olmadığını gösteriyor. West of England Üniversitesi’ e bağlı Uyku Konseyi tarafından yürütülen araştırmaların sonucunu açıklayan Dr. Chris Alfort şunları söylüyor:

“Herkesin uyku tarzı farklı. Bu yüzden çiftler arasında bazen büyük tartışmalar çıkıyor. Yataklarını ayıranlar ya da ayrı odalarda yatanlar daha rahat ediyor.’’

Herkesin vücut saati farklı
Her şeyden önce herkesin kendine göre bir ‘vücut saati’ var. Mesela, bazı insanlar ‘tavuk gibi’ erken yatmayı tercih ederler, sabah ezanı ile de uyanırlar. Bazıları ise ‘gece kuşudur’, ancak sabaha karşı uykuları gelir, güneş doğduktan sonra yatar ve ikindiye kadar da uyurlar.

İkincisi, ‘uykuya dalma’ özellikleri de kişiden kişiye değişir. Kimi daha başını yastığa koyar koymaz derin bir uykuya dalarken, kimi ancak yatakta kim bilir kaç kere dönüp durduktan, pozisyon değiştirdikten sonra uyuyabilir. Bazısı da gazete, kitap okumadan katiyen uykuya dalamaz.

Tabii ki insanların ‘uyku derinlikleri’ de farklıdır. Top atılsa tınmayanlar olduğu gibi, en ufak bir çıtırtıdan uyanan ve bir daha da gözüne uyku girmeyen de pek çok insan vardır.

Kalıp gibi yatan da var, dön babam dönen de
Herkesin uyuma alışkanlıkları da farklıdır. Bazı insanlar yorganın altına iyice gömülerek, bazıları ise ancak üstleri açık olunca uyuyabilirler.

Kimi sıcak bir ortamı tercih eder, kimi de kışın bile pencereler yarım da olsa açık olsun ister.

Bazıları zifiri karanlıkta uyumaktan hoşlanır; perdeleri sıkıca kapatmadan rahat edemez. Oysa, bazıları az da olsa bir ışık olsun, gece lambası yansın ister.

Kimi insan kalıp gibi uyur, tüm gece boyunca ‘milim’ kımıldamadan ‘kalıp gibi’ yatar. Kimi ise ‘dön babam döner’ yatakta. Önce yüzükoyun yatar, uyuyunca sırt üstüne geçer, sağa döner sola döner; hatta kimisi bacak bacak üzerine de atar uykuda.

Farkına varmadan elini, kolunu, hatta bacağını eşinin üzerine atan, yatak arkadaşını düşürecek kadar bir taraf itenler de vardır ve sanırım sayıları da az değildir. Aralarında belirgin ‘sıklet’ farkı olan çiftler için bu ciddi bir sorundur; biri diğerini ezebilir.

Bazı insanlar yastıksız yatmaya alışıktır. Baş bu ferman mı dinler; bazısı da yüksek yatmaktan hoşlanır. Yün yastıktan başka yastığa baş koyamayanlar olduğu gibi, kuş tüyü yastığına sıkıca sarılmadan uykuya dalamayanlar da vardır.

Horlama, geğirme, yellenme, terleme
Bazı insanlar kuzu gibi pek bir ‘sessiz’ uyurlar. Kiminin ise çıkardığı türlü seslerden rahatsız olmamak mümkün değildir. Diş gıcırdatanı vardır, horlayanı vardır.

Geğirenler, terleyenler ve yellenenler sadece yatak eşlerini etkilerler, ama horultuları ile komşularının bile huzurunu kaçıranların sayısının da az olduğunu sanmıyorum.

Bazıları uykuda sabaha kadar sayıklar; kiminin ne dediği anlaşılmaz, ama kimi de o gün ne yaptığını tüm ayrıntılarıyla sayar döker.

Uykuda kaşınma alışkanlığı olanlar da vardır. Tabii ‘sessizce ve zarif’ kaşınanlar olduğu gibi ‘hatur hutur’ kaşınarak yatağı sallayanlar da çıkar. Artık kimlerin nerelerini kaşıdığından bahsedip keyfinizi de kaçırmak istemem.

Bazılarının gece kalkıp bir şeyler içme-yeme alışkanlıkları vardır. Kiminin başucunda sürahisi bardağı hazırdır, kimi bir paket bisküvi bulundurur. Kimi de mutfağa gidip iyice yemeden katiyen tekrar uyuyamaz.

Gece hastalıkları
Bazı hastalıklar özellikle geceleri daha çok belirti verirler. Astım, reflü, huzursuz bacak sendromu, idrar kaçırma, uyku-apne sendromu, sol kalp yetersizliği, prostat bunlar içinde ilk anda aklıma gelenler.

Bunların hepsini tek tek anlatmaya yerimiz müsait değil; tümü de kendine göre eşleri değişik derecelerde rahatsız eden hastalıklar ama ayrı yatarsanız mesele kalmaz.

Gelelim neticeye
Bilim, evlilerin aynı yastığı ve yatağı paylaşmalarının ‘yapacak özel bir işleri’ veya  ‘ısınma’ veya ‘yalnız yatmaktan korkma’ gibi sorunları yoksa, hiç de gerekli olmadığını söylüyor.

Yeni evlenenlere de bundan böyle ‘Bir yastıkta kocayın’ yerine’ Ayrı yataklarda yaşlanın’ derseniz daha doğru bir dilekte bulunmuş olursunuz. Hatta ‘Aynı evde ayrı odalarda yatın’ demek belki de daha sağlıklı; siz bilirsiniz.



Bu yazı 1,850 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ekim 2014 Günde 3 bardak süt kemik kırığı ve ölüm riskini artırıyor
    • 14 Mayıs 2013 Akademik sahtekârlık geleneğinin kime ne zararı var
    • 11 Aralık 2012 Yakında ruh hastası olmayan kalmayacak
    • 9 Ekim 2012 Bir Türk tıp alanında Nobel alabilir mi?
    • 3 Ekim 2012 Burun damlaları ile aldatılıyor muyuz?
    • 2 Ekim 2012 Kimi kime şikâyet edelim?
    • 1 Ekim 2012 Türkiye'de mamografi taramaları rezaleti
    • 16 Eylül 2012 Mamografi taramalarına karşıyım
    • 10 Eylül 2012 Modern tıbbın son numarası: Aşırı teşhis
    • 8 Eylül 2012 Mamografi kanser riskini arttırıyor
    • 7 Eylül 2012 Benzer ilaç nedir?
    • 28 Ağustos 2012 Meme taraması saç taramaya benzemez
    • 14 Ağustos 2012 Antibakteriyel ürünlerdeki büyük tehlike
    • 6 Ağustos 2012 Sağlıklı suda hiçbir mikrop olmamalıdır
    • 30 Temmuz 2012 Enerji içecekleri yasaklanmalıdır
    • 23 Temmuz 2012 Damacana mı musluk suyu mu?
    • 10 Temmuz 2012 İlaç tanıtımında bundan iyisi Şam'da kayısı
    • 23 Haziran 2012 Bir sağlık haberi skandalı
    • 13 Haziran 2012 Ot-Çöp tüccarlarından alacağımız dersler de var
    • 17 Nisan 2012 Sönmez gene döndü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,102 µs