En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

'Kendini iyileştiren': Obama hangi krizin önünü kesmeye çalışıyor?



Başkan Obama’nın Hürriyet’in yazılı sorularına verdiği yanıtların anatomisine ve zamanlamasına bakmak gerekiyor…

Amerikan başkanları dış basına-yazılı bile olsa-sık röportaj vermezler.. Genellikle bir neden aramak mâkul sayılmalı. Gerçekleşecek bir ziyaret öncesi, kamuoyu oluşturmak gibi.

Öte yandan biz gazeteciler yüzyüze söyleşileri tercih ederiz ki makbul olanı da budur.

Ancak yazılı metinlerin de avantajları vardır; burada bir mesaj veriliyorsa, ‘yanlış anlaşıldı’ veya ‘çarpıtıldı’ denemez, tashih edilemez.. Edilirse de inandırıcı olmaz.

ABD Başkanı’nın Türk basınına verdiği ilk demeç olması da önemlidir. (Bu vesile ile Tolga Tanış’ı da kutlayalım.)

Gelelim Başkan’ın söylediklerinin satır aralarına..

Geneli için ilk söylenmesi gereken Obama’nın ahım-şahım mesajlar vermediği olmalıdır… İfade ettiği çoğu konu Ankara ve Türk kamuoyu tarafından zaten biliniyor…

Bu yüzden geri kalanları işaretleyelim...

Eksen kayması: “(Türkiye’nin) dinamik bir dış politikası var ve bölgede daha aktif bir rol oynuyor. Türkiye için ortaya çıkan bu önemli rolün farkındayım. Bu durum, benim Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan ile izlediğim, ilişkimizin güçlendirilmesiyle de tutarlı. …… Diğer yakın müttefik ve dostlarımızla olduğu gibi, bazen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki İran yaptırımları oylaması benzeri anlaşmazlıklar yaşayacağız. Benim hükümetim, bu farklılıkları kabullenmede samimi.”

Kritik cümle: ‘Benim hükümetim, bu farklılıkları kabullenmede samimi.’ Türkçesi şu, Beyaz Saray Ankara’nın ‘doğu’ya’ yönelik yükselen politikalarından rahatsız olmadığını, aktif dış politika olarak okuduğunu-ki ‘normal’ demektir bu-bir eksen kaymasının olmadığını söylüyor, söylemekle kalmıyor buna “inanıyoruz” diyor. ‘Arada sırada sorun çıkabilir, önemli değil, bunu anlayışla karşılayacağız’ mesajı veriliyor. (Peki gerçekten öyle mi? ABD politik çarkları sıklıkla aynı yöne dönmez!)

Seçilen diplomatik yollar konusunda-ki Obama ‘taktik’ kelimesini kullanıyor-farklılık var ama ulaşılmak hedef aynı bulunuyor ABD tarafından.

BMGK’ndeki İran oylamasındaki Türk tutumu 'farklılık' ise NATO’nun Lizbon zirvesindeki Türk tutumu 'ortak' duruşu gösteriyor.

Keşke Başkan konuyu burada kapatsaydı, yapmamış; “…..  (Türkiye’nin) BM Güvenlik Konseyi’nin 1929 sayılı kararını (İran’a yaptırım) harfiyen uygulamayı ve nükleer silahsız bir dünya için çalışmayı hedeflediğini biliyorum.”

Aslında şunu söylüyor: Uyun. Uyulup uyulmadığını takip edeceğiz. Nasıl?. “Harfiyen”.

Doğal olarak ‘Füze Kalkanı’ da sorulmuş Başkan’a ve tamamen bildik yanıtlar alınmış. Fakat bir noktayı tedirgin edici buldum; “(Füze Kalkanı) bazı ülkelerde balistik füzelerin yaygınlaşması ya da devlet dışı aktörlerin şimdi ya da gelecekte müttefikleri tehdit edebilmesine bir cevap, bir savunma kapasitesidir.”

Füze Kalkanı tartışmaları yaşanırken ‘devlet dışı aktörler’ ifadesine rastladığımı hatırlamıyorum. Atladıysam mesele yok. Değil ise bu yeni ihtimal ne?

Türkiye-herkes bilse bile-sistemin İran’ı alenen hedef göstermemesini, genel bir tehdit algısına-hangi ülkeden gelirse gelsin-yönelik olmasını istemişti.. Ama ‘devlet dışı aktörler’?

İlk okuduğumda aklıma Sovyetler’in dağılmasından sonra savrulan ülkelerdeki nükleer silahların kimi örgütlere satılmaya çalışıldığına ilişkin günümüze kadar uzunan öyküleri geldi.

Aynı risk Ortadoğu veya başka coğrafyada da ortaya çıkabilir.

Terör örgütü PKK’ya yönelik Washington’un tutumu da sorulmuş. Doğrusu verdiği yanıtları irdelemek zaman kaybı olur, tavsiye de etmem. Cümleler bile yıllardır duyduklarımızla aynı.

Ama AKP’nin geliştirdiği, kimilerine göre ‘Kürt Açılımı’ kimilerine göre ‘K.Irak Açılımı’ olarak adlandırılan "Milli Birlik Projesi"ni desteklediğini söylüyor Obama. Devam ederse örgütün ‘cazibesi’ ve ‘gücü’ zayıflar diyor.

İlginç bir cümle de şu olsa gerek: “Türk Hükümeti ile Sünni çoğunluk dahil resmi azınlıkların ve diğer grupların din özgürlüğü endişeleri hakkında birçok konuyu görüşüyoruz.”

Bu cümledeki her bir kelime üzerine tartışabiliriz. Fakat ben "görüşüyoruz"u konuşmak isterim. Amerika ile bu konularda ne konuşuyoruz? 

İran konusunda söyledikleri, yeniden ısıtılmış gibi ama önemli: “Bu konuda diplomatik bir çözüme bağlı kalmayı sürdürüyorum. İran’ın barışçı nükleer enerjiye hakkı olduğuna inanıyoruz ama bu hak derin sorumluluklar da getirir.”

İsrail-Türkiye ilişkilerinde ise metinden alıntı yapmaya gerek yok. ABD belli kendini sıkışmış hissediyor.. ‘İki ülkede bizim müttefikimiz, Gazze konusunda kaygılıyız, İsrail güvenlik endişelerini de anlıyoruz, bu işi çözün’ mealinde tercüme edilebilir söyledikleri.

Şimdi gelelim röportajın zamanlaması ve nedeni ile kestirmelere…

Obama’nın bu sözleri, bir hafta önce Başbakan Erdoğan’la yaptığı konuşmanın ertesine denk düşüyor…

İki ülkenin önüne gelmesi muhtemel bir gelişme adına bu görüşme ve röportaj yapıldıysa, ne olabilir?

1. Acaba müstakbel Wikileaks belgeleri içinden iki ülke ilişkilerini huzursuz edecek bir bilgi çıkabilir mi?
2. Kıbrıs konusunda uzun süredir çekişmeli bir süreç-zaman baskısı da yaşanarak-devam ediyor. Burada yeni bir gelişme olabilir mi?
3. Ocak ayında Türkiye’de yapılacak İran-P5 artı 1 görüşmeleri üzerine selam gönderiliyor olabilir mi?
4. Hızla gelişecek ve önlenemeyebilecek bir Ermeni sözde soykırımı tasarısı krizi.

Ve...

Kabul etmem lazım.. Metinde kullanılan “resilient”, tam bir diplomasi kelimesi. Wikileaks belgelerindeki diplomatların kelimelerine hiç benzemiyor.

Hürriyet, “kalıcı bir deformasyona uğramadan darbelere dayanabilen” diye açıklamış…

Yani, yaralanıyor ama iyileşiyor...

Ben, ‘kendini iyileştiren’i tercih ederdim.

http://twitter.com/NedretErsanel



Bu yazı 2,580 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,237 µs