En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

CHP: Kurtlar sofrası



CHP'de şu an, Kılıçdaroğlu daha çok hamle gücüne sahip.
Bir kaset skandalının ardından genel başkanlığı elde etmesinden ve CHP'nin, AK Parti karşısında bir varlık iddiasında bulunabileceği ümidi oluşturmasından bu yana, o avantajlı.
Ama CHP kılçıksız balık değil.
Kılçık, başta yok gibiydi.
Baykal, kasete bağlanıp denize atılmıştı. Baykalcı denebilecek ekip, CHP tandanslı medyadaki Kılıçdaroğlu rüzgârı karşısında pusmuş, sessiz bir ret pozisyonu almıştı.
Baykal'ı denize yuvarlayan Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun yanındaydı.
Ama Baykal'ın oyun stili böyledir, düşer, pusuya yatar ve kalkar. Baykal, gelecekteki kalkış hamleleri için en azından güç biriktirme adımları atmaya başladı.
Baykal'la birlikte olmayı siyasi ikbaline daha uygun bulan, belki de Kılıçdaroğlu'na yakın olma gibi bir kıvrılmayı başaramayan ekip, "Biz burada duruyoruz" sinyalleri vermeye başladı.
Önder Sav, diyet talebine karşılık Kılıçdaroğlu'ndan bir kılıç darbesi yedi ve saf dışı bırakılmak istendi.
Böylece CHP, üç başlı bir görünüm kazandı.
Seçim süreci başlamıştı ama Kılıçdaroğlu hâlâ lider olamamıştı.
"Önder Sav desteği ile gelip, Önder Sav'ı yiyen" bu yüzden de, Baykal-Önder Sav ekibinin ağırlıkta olduğu Parti Meclisi ile sorun yaşayan bir CHP Genel Başkanı konumuna düştü.
Oysa Parti Meclisi CHP'de, Kurultay'dan sonra en etkili siyaset zemini idi.
Dendi ki Kılıçdaroğlu'na:
-Kurultaya git, Parti Meclisi'ni adam et!
Bunu söyleyenler Kılıçdaroğlu'na, "Sen buna muktedirsin, medyadaki hava, delegeleri CHP'nin seninle iktidar yürüyüşü yapabileceği noktasında yeterince motive etti, delegeler senin istediğini yapacaktır" dediler.
Kılıçdaroğlu da kılıçları çekti ve "kurultay yapacağım" dedi. Artı, kurultaya, Parti Meclisi için "blok liste" sunacağını söyledi. Bu, "Parti Meclisi benim rengimi alacak" demekti.
Baykal ve Sav, tabii ki bunu, bütün ekipleri ile birlikte, köklü bir tasfiye planı gibi algıladılar.
Tabii ki Baykal'ın "blok liste"ye karşı "çarşaf liste" talebi, herhangi bir samimi çoğulculuk çabası değil. Önce Parti Meclisi'nde, ardından da milletvekili listelerinin oluşumunda kıyıma uğramak istenmiyor.
Kılıçdaroğlu, "Ben blok liste istiyorum ama delegeler çarşaf liste isterse ona da razıyım" söylemi, demokrat görünme adına zevahiri kurtarma girişimi...
Yüzlerin güldüğüne, "Her şey partinin selameti için" nutukları atıldığına bakmamak gerekiyor. Herkes, "Kırmızı başlıklı kız" hikâyesindeki kurt rolünü çok sevmiş gözüküyor. Maskeler var ama dişler de bileniyor.
CHP'de yaşanan sancı, bir klikler savaşından mı ibaret, bunun arkasında, partinin geleceğine ilişkin hiçbir şey yok mu, ideolojik farklılaşma boyutu ne ölçüde, diye sorulursa, aslında, ana sancının ideolojik zeminde bulunduğunu söylemek gerekiyor.
CHP, hayati kimlik sancısı yaşıyor.
CHP'nin ideolojik çizgisi halkla ilişkilerde ciddi bir kriz içinde.
İktidar olamamak bir yana, muhalefet bile olamamak eleştirisinin boy hedefi CHP.
Hem ana muhalefet konumunda olup hem de halkla ilişki noktasında zaaf yaşamak... CHP bu ise bundan nasıl bir iktidar alternatifi çıkacak? Bu sorunun karşılığını bulmakta zorlanıyor CHP.
Buna mukabil, halkoyundaki karşılığı yüzde kaç olursa olsun, bir kesimde, dehşet verici bir AK Parti karşıtlığı da söz konusu...
Yani o odak CHP'ye "Mutlaka bir şeyler yap, CHP'nin temsil ettiği her şey elden gidiyor" diyor.
O odak, Baykal'da bir tükenmişlik görürken, Kılıçdaroğlu'nda, bir çıkış umudu buluyor.
Kılıçdaroğlu bir barut ve o, bir atış için denenecek.
Ama Kılıçdaroğlu, CHP'nin o taa ana merkezdeki ideolojik problemini çözen kişi olabilecek mi?
O probleme sağlıklı teşhis koyabilecek mi, konacak teşhis, CHP'deki bir kitlede mide bulantısına yol açmayacak mı, böyle bir sakıntı doğarsa, Kılıçdaroğlu, Baykal ve Sav veya başkaları nerelere savrulacak?
.....
Bence CHP'nin krizi kurulu düzenin krizidir.
Toplum, kurulu düzeni de CHP'yi de, dönüşüme zorluyor.
Tayyip Erdoğan da, bir toplum projesidir, AK Parti de, CHP'deki kriz de... Toplum o tarihi zorlaması ile CHP'nin içinden Kılıçdaroğlu gibi bir aktörü ortaya çıkardı. CHP, kimlik itibariyle, toplum değerlerine yaklaşırsa ne ala, yaklaşamazsa ya yeni aktörler çıkacak ya da temsil gücü çok daha zayıflamış bir siyasi yapıya dönüşecektir.
CHP, çağdaşlığa en çok vurgu yapan bir siyasi yapı olmasına rağmen, paradoksal olarak, çağ dışılığı en çok yaşayan bir siyasi çizgi haline gelmiştir. Evet, net gerçeklik şudur: Toplumun CHP'yi çok aştığı bir durumu yaşıyor Türkiye.


bugün



Bu yazı 1,006 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,574 µs