En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Askere yeni elbise dikilmeyecekse bu mücadele niye?



Taraf gazetesinden Mehmet Baransu, dün yine çok ilginç bir habere imza attı: "Başbakanın talimatı" üzerine, askeriyenin üst düzey yapılanmasında değişikliğe gitmek üzere çalışmalar başlamıştı...
Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı yerine "Savunma Bakanlığı Karargâhı" kurulacaktı...
Tahmin edileceği gibi Başbakanlık hemen bir açıklama yaparak, Başbakan Erdoğan'ın böyle bir emir vermediğini açıkladı.
Haber gerçek mi, değil mi?
Bu ayrı bir konu... (Yalanlanan nice haberin doğruluğu daha sonra ortaya çıkmıştır.)
Beni ilgilendiren nokta şu: Askeriyenin yeni konumu, mutlaka yasalarla sabitlenmelidir. Aksi halde gün gelir, geçmişe dönülür.
Konuyu biraz açalım...


***

Bildiğiniz gibi askerler kendilerini Türkiye'nin sahibi olarak görüyor. Demokrasiden hoşlanmıyor; ülkenin kritik meselelerinde son sözü kendileri söylemek istiyorlar.
1923'ten 1950'ye kadar iktidarda zaten kendi temsilcileri vardı.
1950-1960 arasında ikinci plana düştüler.
1960 darbesinin ardından, Anayasa'yı ve bazı temel yasaları kendi çıkarlarına uygun olarak yaptırdılar.
Hızlı değişen toplum karşısında 1971'de ve 1980'de tekrar müdahale ettiler.
Her seferinde seçilmişler karşısındaki konumlarını tahkim ettiler, güçlendirdiler.
Özetle, vesayet rejimi dediğimiz bu düzen, 10 yıllık kesinti hariç, 1923'ten günümüze kadar sürdü.
Yeni Türkiye'yi temsil eden güçler ise vesayet rejimine karşı mücadelede önemli kazanımlar sağladı.
Ordunun halk gözündeki prestiji azaldı. Yanlış işler yapan askerler yargılanmaya başlandı. Sivillere höt zöt edenlere, hak ettikleri cevaplar verildi.
Evet, böyle oldu ama sivil iktidar ile askeriye arasındaki ilişkileri düzenleyen yasaların neredeyse tamamı olduğu gibi duruyor.
Bunun anlamı şu:
Konjonktür değiştiği takdirde, askeriyeden yine anti-demokratik, nahoş, haddini bilmeyen sesler yükselecektir.
Niye? Çünkü askere sadece "geri adım" attırıldı. Ordunun yeni konumu yasalarla sabitlenmedi ki!
Bugün iktidara CHP ya da MHP gelse, işler eski hamam, eski tas şekline dönüverecek.
Halbuki sivil-asker ilişkilerinin baştan aşağıya yeniden tanımlanması gerekiyor.
Bu tanımlama yapılırken hangi ilkelerin bize yol göstereceği belli: Özetle, Avrupa Birliği standartları... (Tabii yeni yapılanmanın, Türkiye'nin "bölgesel aktör" rolüne uygun olması da gerekiyor.
Dünya devletler sistematiğinde, barış maalesef ancak silahla korunabiliyor. Çünkü bizim barışımız, başkasının çıkarına dokunabiliyor.)
Kıssadan hisse: AKP'nin iktidardan inmeden önce siviller ve askerler arasındaki yeni rol paylaşımını geriye dönülmeyecek biçimde değiştirmesi ve yasalaştırması şart.
Yoksa onca mücadele heba olur gider.

Kirli çamaşırlar
Bu satırlar yazılırken, "wikileaks" adlı internet sitesinin yayınlayacağı yeni belgeler bekleniyordu.
İddiaya göre bu belgelerde ABD'nin PKK'yı, Türkiye'nin ise El Kaide'yi desteklediği bilgisi var.
Bazıları "İlişkilerde kaos çıkacak" diyor ama ben onlara katılmıyorum. Taraflar olayın üstünü örtecektir.
Çünkü yukarıda da değindiğim dünya devletler sistematiği böyle çalışıyor. Mesela:
* ABD, Türkiye'den Irak'ın işgaline katkıda bulunmasını istiyor (1 Mart Tezkeresi olayı)...
* Türkiye bunu çıkarlarına uygun bulmayıp reddediyor...
* Buna karşılık ABD de, PKK'ya yardım ediyor...
* Nasırına basılan Türkiye de, ABD'nin canını yakması için El Kaide'yi destekliyor...
Eski ve kirli bir oyun bu. Herkes her şeyin farkında...
Tabii olayın açık edilmesi biraz can sıkar. Hatta bazıları koltuklarını kaybeder. Ama o kadar.
Kimse pire için yorgan yakmaz.

sabah



Bu yazı 1,291 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,634 µs