Amerikan haber ajansı AP'nin dikkate değer bularak dünyadaki binlerce abonesine servis ettiği bir haber nedense Türkiye'de hak ettiği kadar konuşulmadı.
Halbuki o haberin satır aralarında ifade edilenler, içeride kendimizi helak edercesine tartıştığımız "Türkiye nereye gidiyor?" sualine, bizi çok yakından tanıyan bir yabancının ağzından son derece objektif bir cevap içeriyordu.
Haberin kaynağı, çeşitli temaslarda bulunmak için Washington'a giden Yunanistan Savunma Bakan Yardımcısı Panos Beglitis idi. Amerikalı yetkililerle görüşerek klasik olduğu üzere Türkiye'nin Ege'deki hava sahası ihlallerinden söz eden, ama bir yandan da Ankara ile ilişkileri geliştirmek istediklerini söyleyen Beglitis, habere göre çok daha can alıcı bir konuda ülkesinin duyduğu bir kaygıyı Washington'a iletme ihtiyacı hissediyor.
Zaten Yunan yetkilinin, Türkiye'de bir türlü içinden çıkamadığımız tartışma açısından anlam taşıyan sözleri de dile getirdiği bu kaygıda saklı. Haberi birebir tercüme etmeye çalışırsak, Beglitis aynen şöyle diyor: "Yunanistan, Türkiye'nin yükselen gücünden kaygı duymaktadır. Merak ettiğim nokta, Amerikalı dostlarımın bu durumu anlayıp anlamadığı." Haberde devamla, Türkiye'nin artan ekonomik ve askerî gücünün bölgede dinamikleri değiştirdiği ve Ankara'nın bölgede daha geniş bir siyasi rol oynamak istediği vurgulanıyor.
Evet, biz kendimize yakıştırmasak, kabul etmek istemesek, hatta tam aksini, yani bu ülkenin hızla batmakta olduğunu, geleceğinin karanlık olduğunu iddia etsek de dışarıdan Türkiye'ye bakanların gördüğü tablo bu. Peki bu gerçeğe rağmen neden hem içeride hem de dışarıda karamsarlık pompalayan yazıların, makalelerin ardı arkası kesilmiyor?
Bunun nedenini anlayabilmek için objektifliğine kimsenin itiraz edemeyeceği Beglitis'in söylediklerinin yanına, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün samimi bir ortamda bizlerle paylaştığı ve 20 Kasım tarihli Zaman'a manşet olan şu sözlerini de koymak gerekir. Bitmeyen eksen tartışmalarını ve Türkiye'nin istikametiyle ilgili kaygıları hatırlattığımızda Gül, aynen şöyle demişti: "Türkiye üzerinde bilinçli, örgütlü ve kasıtlı olarak bazı merkezler tarafından yürütülen psikolojik bir harekât var. Amerika'da da, Avrupa'da da bunu görüyoruz. Farkında olduğumuz için bu durum, bizi hiç etkilemiyor. Aksine bu tür haksız psikolojik baskılar bizi daha kararlı hale getiriyor. Ortadoğu, Rusya, Afrika veya diğer bölgelere yönelik her adımımızda maalesef bu gündeme geliyor."
Peki eleştiri yapılmayacak mı? Tabii ki yapılacak. Ama samimi isek ve söylenenlerin muhataplarda etki yapmasını istiyorsak, önce Türkiye'nin düne göre çok güçlendiği ve bunun ister istemez birilerini rahatsız etmiş olabileceğini göreceğiz. Bu çerçevede, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, AK Parti hükümetinin İran konusunda izlediği politikanın, Türkiye'ye sıcak bakan çevrelerde bile soru işaretlerine yol açtığı ve bu politikanın kesinlikle bir ince ayara ihtiyaç duyduğu söylenebilir. Benzer şekilde, değişen, gelişen, demokratikleşen Türkiye'nin Ortadoğu için taşıdığı tek anlam, sanki İsrail'e karşı aldığı pozisyondan ve Filistin, hatta Gazze odaklı bir yaklaşımdan ibaretmiş gibi bir görüntünün de revize edilmesi gerekebilir.
Ancak Türkiye'nin yalnızlaştığı, İslamcı, hatta Sünni bir ideolojiye hapsolduğu gibi abartılı senaryolar çizenlerin, son dönemde uluslararası toplum nezdinde ülkemizin itibarını gösteren objektif verilere de bakması lazım. Türkiye'nin Doğulu veya Batılı uluslararası örgütlerdeki performansı bu konuda önemli ipuçları taşıyor. 57 İslam ülkesini temsil eden İslam Konferansı Örgütü'ne ilk kez, bir Türk genel sekreterlik yapıyor. 47 Batılı ülkenin temsil edildiği Avrupa Konseyi Meclis başkanlık koltuğunda ilk kez bu dönemde bir Türk oturdu. Güvenlik Konseyi üyeliği için BM Genel Kurulu'nda yapılan oylamada Türkiye'ye 151 ülkenin destek verdiğini nasıl unuturuz? En son, 136 ülkeden binlerce yerel yönetimin üye olduğu Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Örgütü'nün başkanlığına ittifakla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş seçildi.
Yanlışları, eksikleri söyleyelim ama bu gerçekleri ve özellikle Yunanlı yetkili Beglitis'in gıyaben yaptığı itirafı unutmadan...
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle