Bu soruyu yeniden sormanın uygun zamanlarından birindeyiz.
Yanıtı, iki paralel ama ayrı pistte aramakta yarar var.
İlki Türkiye'nin ve siyasetin genel gidişiyle ilgilidir.
Temel veri ortada: 7 ay sonra genel seçimler yapılacak. Seçim sonrası siyaset (1) yeni anayasa hazırlığına kilitlenecek, (2) bu çerçevede muhtemelen başörtüsü yasakları, Kürt sorunu gibi ülkenin derin yaraları ele alınacak ve farklı bir siyasi düzeyde tartışılacak, (3) yeni anayasayla rolü yenilenme ihtimali yüksek cumhurbaşkanını ilk kez halk seçecek...
Bu üç noktadan hareketle 2011-2015 arası dönemde, bölgesel ve uluslar arası konjonktürde ciddi sarsıntılar olmadığı takdirde, Türk siyasal sisteminde rejimsel nitelikte değişikliklerin gerçekleşeceği, daha doğru bir ifadeyle ülkenin 2002'den bu yana yaşadığı değişim sürecinin kurumsal yeni yapıyla derinleşeceği ve oturacağı söylenebilir.
1991-2002 arası siyasi istikrarsızlık, etik, politik ve ekonomik iflas dönemi yaşandı. 2002'den bu yana ise ülke reform politikalarıyla kendisini sürekli tazeleyebilen tek partiye dayalı güçlü hükümet ve yürütme modeliyle yol alıyor.
Malum, bu model etrafında AK Parti iki dönem tek başına iktidar oldu. Birinci dönemde Kopenghag kriterleri etrafında yasal değişikliklere dayalı, hukukun siyaseti taşımasıyla şekillenen, çatışmaların bu sürece odaklandığı bir evre geçildi.
İkinci AK Parti dönemiyse 2007'den bu yana değişim sürecinde siyasi iradenin belirleyici olmasıyla, artısıyla eksisiyle sivil alanın fiilen genişletilmesiyle geçildi.
Mevcut dengelerde büyük bir değişiklik olmazsa ki pek olacağa benzemiyor, 2011 Haziran'ından itibaren üçüncü AK parti dönemi başlayacak. Ve bu üçüncü dönem sivil alanın genişlemesinin kurumsallaşması, yeni bir siyasal ve toplumsal sözleşmeyle mühürlenmesini ifade edecek. Asker-sivil ilişkilerini, devlet organları arası hiyerarşiyi, temel hak özgürlük alanına ilişkin vatandaşlık ve hak tanımlarını netleştirecek bir Anayasa değişikliği, muhtemel bir yürütme düzeni değişikliği bu açıdan taşıyıcı olacaktır.
Kanımız odur ki, siyasi partilerin alacakları oy oranı ne olursa olsun, siyasi gündem bu çerçeveye kilitlenecektir. Zira bu köşede altını sıkça çizdiğimiz, 2007 seçimlerinde ve 2010 referandumunda tüm gücüyle devreye giren toplumsal irade bu istikamette bir meşruiyet üretmektedir ve ürütmeye devam edecektir.
Değişimin yönteme ilişkin sorunları belki her zaman tartışma konusu olmaya devam edecektir. Ancak süreklilik içinde, her hangi kopuş olmadan, mevcut aktörle değişimin bir model olarak hızla başarıya ilerlediği de ortadadır.
Gelelim Türkiye'nin istikametini tartışmak açısından dikkate alınması gereken ikinci piste...
Bu pist güç mücadelesine ve siyasi rekabete işaret etmektedir.
AK Parti dışında siyasi alanda önde duran siyasi partiler CHP ve MHP'nin izleyeceği eğri nasıl olacak? Ve elbet DTP ve Kürt meselesi nasıl bir istikamet izleyecek?
MHP'yle ilgili tartışma seçimlerde barajı aşıp aşamayacağıyla ilgilidir. Ve özellikle AK Parti açısından birinci hedef bu olacak gibi görünmektedir. MHP'nin devre dışı kalması AK Parti'nin tek başına Anayasa değişikliği yapabilecek çoğunluğa rahatlıkla ulaşmasına sağlar.
Ancak çizgi son derece incedir ve MHP'nin durumu bu açıdan belirsizdir.
CHP'yle ilgili tartışma ise bu partide yaşanan değişim havasının bir değişim dalgasına dönüp dönmeyeceğine ilişkindir. Şu andaki görüntü "ara bir nokta"ya işaret etmektedir. Bu noktada Kılıçdaroğlu'nun seçimlerden önce kurultayı toplaması elindeki tek koz gibi görünmektedir.
Ve bu durum bu siyasi partinin bölünmesi ihtimali de dahil CHP'de değişime ya da sarsıntıya bir dizi belirsizliği içermektedir.
Kürt sorunu ise şu aşamada ılımlı ve önemli işaretler taşıyor. Silahların susması, şiddetten siyasete yönelen Kürt hareketi, sürmekte olan kimi görüşmeler sonrasına yönelik bir olumlu beklenti oluşturuyor.
Bu açıdan seçim sonrası dönem belirleyici olacak gibi gözüküyor...
Sonuç olarak CHP ve MHP'nin durumu gidişat açısından büyük bir etki yapacak gibi durmuyor ve Kürt meselesinde bir aksilik çıkmazsa Türkiye bir restorasyon dönemine doğru ilerliyor.
yenişafak
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle