LONDRA
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İngiltere ziyareti, hafta sonu olmasına rağmen yoğunluğunu hiç kaybetmedi. Gül, pazar akşamı Londra'da yaşayan Türklerle buluştuktan sonra geziye katılan gazetecilerle bir araya geldi. Kısa sohbette ilk izlenimlerini aktaran Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin önemiyle kafalardaki soru işaretlerine dikkat çekiyor:
"Başkan Obama da İngiltere Başbakanı Cameron da ilk ziyaretlerini Türkiye'ye yaptı. Türkiye'ye bakış hükümetlere göre değişmiyor. Ancak basınla görüşmelerimizde ilginç olan bir şey var, Türkiye'yi ne bırakabiliyorlar, ne ihmal ediyorlar, ne de verdikleri değeri açıkça ifade ediyorlar. Bazen de psikolojik baskı yapma ihtiyacı duyuyorlar. Doğu'ya doğru gidiyorlar, muhafazakârlaşıyorlar gibi kafalarda soru işaretleri var. Bazıları bunu bilinçli yapıyor. Ne kadar açık konuşulursa o kadar iyi."
Aslında kafalardaki soru işaretleri bize hiç yabancı değil. İçeride de "eksen kayması" üzerine benzer sorular soruluyor, kaygılar dile getiriliyor. Peki, bu tür soruları resmi düzeyde aktaran bir hükümet veya kurum var mı?
Cumhurbaşkanı Gül bu soruya biraz da şaşkınlıkla cevap veriyor:
"Resmi düzeyde hiç duymadık. Olumlu ve takdir edeni duydum ama 'Eksen kayıyor, İran'a doğru gidiliyor' diye eleştiren hiç olmadı. Bunun biraz bilinçli olduğunu düşünüyorum."
Söz eksen kaymasından açılmışken, NATO eksenli "Füze kalkanı" meselesinin de bu tür bir sonuç yaratacağı söylentisi olduğunu soruyoruz. Gül'ün cevabı net oluyor:
"NATO bir savunma paktı kuruluşu. Balistik füzelere karşı kendini savunma ihtiyacı doğuyor. Bu gayet açık. Bunu İran'a Suriye'ye karşı göstermenin manası yok. NATO, üyesi olmayan bütün ülkelere karşı kendini savunacak. Bunun İran ve Suriye'yle bir ilişkisi yok."
Gecenin geç vakti Mandarin Otel'inde bir araya geldiğimiz Cumhurbaşkanı Gül'e yeniden yazılan ve "Kırmızı Kitap" diye bilinen Milli Güvenlik Belgesi'ndeki "İç Tehdit" meselesi soruluyor. Acaba Türkiye cumhuriyeti tarihinin her dönemine damgasını vuran ve kendi vatandaşını "İç Düşman" gören yaklaşım değişti mi, değişmedi mi? Cumhurbaşkanı Gül biraz düşünüyor ve kelimeleri seçerek konuşuyor:
"Tamamen yeniden yazıldı. Soğuk savaş döneminin konsepti değil artık. Demokratik bir ülkenin anlayışı çerçevesinde yazıldı her şey. Bugünkü dönemin algılamaları çok farklı. AB ile tam bir bütünleşmeyi hedefleyen bir ülkenin siyaset belgelerinde olması gerekenler var. Bugünkü modern çağın, modern anlayışın demokratik bir ülkenin anlayışı çerçevesinde yazıldı. Niye açık değil, çünkü çeşitli alınganlıklar, yanlış algılamalar olabilir. Eskiden dost insanlar, düşman insanlar veya ülkeler diye bakılıyordu. Eskiden anayasanın üzerinde bir belge olarak kabul ediliyordu. Ama Türkiye'nin geldiği nokta şimdi farklı. Bu da siyasetin ve demokrasinin geliştiğini gösteriyor."
Oxford'da konferans
Gül, gezinin üçüncü günü de yoğun bir gün geçirdi. Önce Başbakan David Comeran ile bir araya geldi, ardından geziye katılan heyetle Chatham House'a geçerek dünyanın ağırlık merkezinin Asya ve Doğu'ya kaydığını, Türkiye'nin de bu merkez içindeki rolünün arttığını anlatan "Yenidünya sistemi" üzerine bir konferans verdi. Bu konferansın ardından Oxford Üniversitesi'ne geçildi. Buradaki konu da "Demokrasi, Kalkınma ve İslam"dı.
Peki, bu arada gazeteci Fehmi Koru'yla 70'li yılların sonunda öğrenciliğini geçirdiği Londra'yı gezebildi mi? Cumhurbaşkanı Gül, sadece pazar öğleden sonra Hayd Park'a ve bir kitapçıya gidebildiğini söyledi.
Parlamentoya sahip çıkan 400 yıllık gelenek
Yönetim biçimi Anayasal Monarşi ama İngiltere dünyada demokrasinin beşiği olarak biliniyor. Yerel demokrasi geleneğinin tarihi ise bir hayli gerilere 1200'lü yıllara dayanıyor. Cumhurbaşkanı Gül'le Londra'ya geldiğimiz 6 Kasım akşamı ilginç bir etkinliğe tanık oldum.
Binlerce kişi bazı alanlarda bir araya gelerek bizdeki Newroz gibi kocaman odun kulelerini yakarak eğleniyorlardı. Nedeni de 1605'te Katolik olan Guy Fawks arkadaşlarıyla bir araya gelerek Protestan Kralı devirmek için parlamentoyu havaya uçurmak istemesi.
Yaklaşık bin ton civarında barutu parlamentonun altına yerleştirirken 5 Kasım 1605'te yakalanır ve eylemi gerçekleştiremez. Fawks ve arkadaşları hainlikle suçlanıp bir yıl sonra idam edilir. O günden sonra da bugün bir bayram olarak kutlanıyor. Beni o etkinliğe götüren arkadayım Muhlis Arvas şöyle diyordu: "O gün bugündür İngiliz halkı Parlamentoya karşı yapılan bu darbe girişimini unutmamak ve unutturmamak için her yerde büyük ateşler yakar."
Bizim parlamento darbelerle kaç kez "bombalandı" bir düşünün…
Tabii ki İngiltere demokrasinin beşiği olur.
sabah
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle