En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Soğuk savaş dönemi gazeteciliği biterken...



Aslında Hürriyet Gazetesi'nin sahibi ve yöneticileri bu isimlerden "bir şekilde" kurtulduğuna sevinmeli.
Şu isimlere bakın;

Emin Çölaşan.

Bekir Coşkun.

Oktay Ekşi...

Soğuk savaş döneminin kalemşorları.

"Halka karşı devleti savunan gazetecilik türü"nün son birkaç örneği...

Günün birinde Oktay Ekşi gibi kendisini patlatacak birkaç devletçi,

ulusalcı,

halkı hor gören,

aşağılayan, küçümseyen köşe yazarı militan daha var!

Neydi soğuk savaş döneminin özelliği?..

Düşman konseptine dayanır.

Psikolojik savaş metotları kullanırlar.

Toplumu kamplara ayırır, bir bölümünü düşman ilan ederler.

Fikir olmayınca tamamen imha metodunu kullanırlar.

Emin Çölaşan'ın vukuatları saymakla bitmez.

Belki de Aydın Doğan'a en fazla tazminat ödettiren yazardı Emin Çölaşan.

Yıllarca Hürriyet'te kendisine tahammül edildiği halde gazeteden koptuktan sonra patronu aleyhine kitap yazdı.

Fena mı oldu işte, patronu kendisinden kurtuldu.

AK Parti'ye oy verenlere "Göbeğini kaşıyan adam" diyen köşe yazarı Hürriyet'ten...

Millete "Bidon kafalı" diyenler Hürriyet'ten...

İnsanların odalarına gizli kamera koyup onların özel hayatını kameraya alıp intiharlarına sebep olanlar Hürriyet'ten.

İslam dinine ait kavramları bile yazmayacak kadar dine ve dindarlara düşman yazarlar Hürriyet'te.

"Alçakları tanıyalım" başlıklı yazı Oktay Ekşi'nindir mesela.

Cumhurbaşkanı'nın eşinin durumu ile ilgili yazdığı yazıda Hayrünnisa Hanım için "Eğreti gelin" diye yazanlar Hürriyet'ten.

Ama işin garibi, Cumhurbaşkanı bunları kendi arabasına uçağına alır, yanından pek ayırmaz!

Şimdi...

Aslında bu isimlerin son tüketim tarihleri geçmiş olmasına rağmen halen tedavülde olmalarını anlamak güç.

Soğuk savaş biteli 20 yıl oldu.

Ama soğuk savaş dönemi gazeteciliği Türkiye'de hâlâ işlevsel olabileceğini sanıyor.

Ama bakın soğuk savaş döneminde döşenen mayınlar birer birer patlıyor.

Gelip gelip toslaması mukadder olan duvara tosluyorlar.

Kendini patlatıp infilak ediyorlar.

Oysa soğuk savaş bittiğine göre bu adamların görevleri de bitmiş olmalıydı.

Ama onlar direndiler ve soğuk savaşın devam ettiğini ileri sürerek görevlerini sürdürmeyi, milletle savaşa devamı tercih ettiler.

Ama şimdi, bir zamanlar döşenmiş fakat artık ortadan kaldırılması gereken mayın gibi patlıyorlar.

Şimdi meslek adına söylenmesi gereken son söz:

Elbette köşe yazarları da editöre ihtiyaç hisseder. Oysa bizde köşe yazarı ne yazarsa hiçbir süzgeçten geçmeden sayfaya girer anlayışı var.

Bu yanlış. Köşe yazıları da bir tür editoryal değerlendirmeye tabi tutulmalı. Bu köşe yazarları için de son derece faydalıdır.

Köşe yazarı da insan, yanlış yazar, eksik yazar, Oktay Ekşi'nin yaptığı gibi vurucu cümlenin şehvetine kapılıp küfür yazar...

Onun için köşe yazarlarının yazıları da okunmalı ve bir şekilde yanlışlar varsa yanlışlardan arındırıldıktan sonra gazeteye girmeli. Ama bu denetim, fikirleri sansür düzeyine asla çıkmamalı...

Köşe yazarlarına bir tür yarı tanrılık bahşeden Hürriyet gibi gazeteler kendi meydana getirdikleri canavarların şimdi birer birer kendini patlatmasını seyrediyorlar.

bugün



Bu yazı 1,277 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,396 µs