En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Cumhuriyet bu değildir



Türkiye'de insanlar hemen her konuda birbirinden farklı düşünebilir de hepimizi birleştiren nâdir ortak değerlerin en başında Cumhuriyet gelir. Kendimizi nasıl tanımlıyor olursak olalım, Cumhuriyet'i içine sindiremeyenimiz pek yoktur; Osmanlı'yı sevenlerimiz, hatta Osmanlı Hanedanı üyeleri dahil... Cumhuriyet Bayramı da, bu sayede, hepimizin bayramıdır.

Bu yıl ayrıştırma noktasına getirilen, tavır almaya zorlandığımız, 'Senin-benim kavgası' haline dönüştürdüğümüz Cumhuriyet Bayramı...

Törenler sırasında yan yana durmaları gereken parti liderlerinin birbirlerini görmezden geldiği, bir çift nezaket cümlesini yek diğerinden esirgediğini gösteren fotoğraf, 'Cumhuriyet' sözcüğünün akıllara düşürmesi beklenebilecek bütün görüşlere tersti.

Liderlerin son günlerde yaptıkları konuşmalar hiç de nazik değildi, bunu biliyoruz. Toplumdaki yumuşama ve iyi geçinme arzusuna ters bir gelişme bu. Partiler elbette farklı görüşleri temsil ediyorlar, her partide diğerini dışlayan özellikler de bulunuyor. Ancak partilerin hepsinde ortak bir damar olmak zorunda; ülkeye hizmet damarı... İktidardaki partinin yaptıklarını beğenmeyebilir, en sert biçimde eleştirebilir muhalefet partileri; ancak halk oyunu büyük çapta kendisine yöneltene kadar, sandığın iradesine saygı göstermeyi de bilmeli.

Siyasetçiye saygısızlık halka saygısızlık demektir; halkın oyuyla yürütülen bir uğraş dalını sürdürenlerin en fazla kaçınmaları gereken nokta da budur.

Daha önce de başka bir vesileyle hatırlatmıştım: Tepedekilerin iyi geçinmediğini gören parti tabanları birbirlerinin gözünü oymaya, hiçbir şey yapamıyorlarsa, kahvehanelerini -hatta camilerini- bile ayırmaya başlar.

Cumhuriyet Bayramı'nı siyasette yeni bir dil arayışı için bir vesile olarak değerlendirebilirdi siyasetçiler; onun yerine toplumu gerecek ve zihnen bölecek tavırlar sergilemeyi yeğlediler.

Hem de bunun için cumhurbaşkanlığı makamını kullanmaktan bile kaçınmaksızın...

Unutulan şu: Cumhuriyet, bir aileden veya aşiretten gelenler yerine halkın kendi kendisini yönettiği rejimin adıdır. Cumhuriyet rejiminin en göze çarpan simgesi de cumhurbaşkanlığı makamıdır. Bugüne kadar gelip geçmiş 11 cumhurbaşkanı birbirinden farklı eğilimde, karakterde, anlayışta insanlar olabilir; ama çoğunu birleştiren ortak özellik, Cumhuriyet kavramına tam uyum sağlayan bir tercihin sonucu olarak o makama çıkmış olmalarıdır.

Çankaya'nın şimdiki sakini kendisinden önceki cumhurbaşkanlarından daha az oy alarak seçilmedi; tam tersine, toplumun yüzde 90'ını temsil eden Meclis'ten hayli yüklü bir oy aldı. O gün bugündür herkesin cumhurbaşkanı olmaya ve anayasanın kendisinden beklediği görevleri ayrımcılık yapmaksızın yerine getirmeye de gayret ediyor.

Yurt gezileri sırasında toplumun gösterdiği sıcaklık ve ilgiye bakılırsa, beğeniliyor da...

Bu durumda, "Çankaya'yı boykot" görüntüsüne sebebiyet verenler, kendilerini ne duruma düşürmüş oluyorlar? Özellikle de 'Cumhuriyet' kavramı açısından?

Tarihin "Cumhuriyet'i kuran kadronun partisi" olma ağır yükünü omuzlarına yüklediği parti, bir Cumhuriyet Bayramı günü, cumhurbaşkanının davetini 'boykot' ederek, bayram kutlamalarında yanı başındaki iktidar partisinin lideriyle göz göze gelmemeye özel çaba göstererek, hem Cumhuriyet kavramına, hem de bayramın ruhuna aykırı hareket etmiş oldu.

Hangi niyetle ve hangi mülâhazalarla böyle bir davranış içine girmiş olursa olsun, bir siyasi partinin lideri açısından hiç de hoş bir görüntü değil bu. Hiç temenni etmem, ama korkarım, liderin ortaya koyduğu saygı noksanlığı, kendi partisi içinde kendisine karşı daha rahatsız edici saygısızlıkları davet edebilir.

Umarım gelecek yıl Cumhuriyet Bayramı'nı Cumhuriyet'in anlamına uygun bir ortamda kutlarız.



Bu yazı 1,046 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,405 µs