Türkiye’nin Ortadoğu’da ağırlığının tüm cephelerde artmasından sonra, bölge başkentlerinde tam olarak su yüzüne çıkmayan, ama zamanla Ankara gündemine oturması beklenen hareketlenmeler yaşanıyor.
Demokratik, insan haklarına saygılı, Avrupalı, aynı zamanda geleneksel değerlerine bağlı “eski Osmanlı”nın Gazze’den Lübnan’a, Afganistan’dan Irak’a uzanan geniş coğrafyada aldığı öncülük, radikal başkentler açısından ciddi bir sorun.
Bir diplomatımız, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad’ın Lübnan gösterisini “İran, emek ve para harcıyor. Hepsi askeri hedefli. Kısıtlı bir güç elde ederken düşmanlar yaratıyor. Türkiye, bölgeyle kültürel ve ekonomik bağlarını güçlendirip barışçı hedefler doğrultusunda hareket edince, çok kolay öne geçiyor.” şeklinde değerlendiriyor.
Bir garip yaklaşma
Türkiye, Katar ile Lübnan’daki hayli kırılgan siyasi istikrarı inşa eden bir ülke. Bu tabii ki, Tahran’ın Hizbullah üzerinden sağladığı askeri zeminden daha önemli... Aynı şekilde Ankara, Irak’taki iç siyasetin ana belirleyici unsurlarının başında geliyor. Irak’taki bütün unsurlara eşit yakınlıktaki tek ülke Türkiye!..
İlginçtir, son günlerde, İran ile Suudi Arabistan arasında çok ciddi buzların çözülmesi süreci yaşanıyor. Aslında bu süreç, Amerikan yönetiminin bölgede yaratmaya çalıştığı İran karşıtı Sünni Arap cephesi çalışmalarının da giderek fiyaskoya dönüştüğünü göstermesi açısından önemli.
Amerikan yönetimi, son olarak 63 milyar dolarlık silah siparişi veren Suudi Arabistan’ın bu siparişini endişe ile karşılayan İsrail ve Washington’daki Yahudi lobisini yatıştırmak için, “Silahlar, Körfez’de İran’a karşı dengeyi sağlamak için gerekli” demişti. Fakat, Elcezire televizyonuna çıkan Suudi Arabistan’ın Stratejik Araştırmalar Merkezi başkanı, “Düşmanımız İran değil, İsrail’dir” diyerek son noktayı koyuverdi. Bir hafta içinde iki kez görüşen İran ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik hareketlilik en üst düzeyde. Dünyaya yansıyan bilgiler, Suudi Arabistan ve İran’ın, iki kritik ülkede, Irak ve Lübnan’da gelişmeleri kontrol için işbirliği yaptıkları yönündedir.
Bu, iki bölge ülkesinin, son dönemlerde Türk diplomasisinin kontrolü altına giren iki stratejik ülkede işbirliğinin yolunu açtığını gösteriyor!
Bunu asla karşı cephe mantığı ile karşılayamayız. Aksine, Türkiye’nin izlediği politikanın radikal başkentlerde bile uzlaşmacı etkisini gösterdiğinin işaretidir.
‘NATO’nun partneri değil sahibiyiz!’
Anıyı, çok güvenilir bir dostumdan dinledim. Brüksel’deki son NATO-Avrupa Birliği toplantısı. Tartışılan mevzu, Türkiye ile Kıbrıs Rum yönetimi arasındaki “karşılıklı tanımama...” NATO Genel Sekreteri Rasmussen güzel bir toparlama yapıp konuyu tartışmaya açıyor. Hedef, Türkiye’nin iknası ve Kıbrıs konusunu bir kenara bırakarak sürecin devamının sağlanması. Söz alan Fransa Dışişleri Bakanı Kouchner sanki, AB üyesi olmayan Türkiye, NATO-AB ilişkisini vetoluyor gibi bir görüntü sergiliyor. Bu arada Türkiye’den söz ederken sürekli “partner” (ortak) kelimesini seçiyor. Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun cevabı hayli sert. Davutoğlu, Türkiye’nin, Rum yönetimi konusunu uluslararası zeminde resmi olarak ele almayacağını belirtiyor ve ekliyor, “Mösyo Kouchner bizden partner (ortak) olarak söz etti. Hayır. Biz buranın sahibiyiz (owner). Kouchner ortak olacağımız başka bir adres arıyorsa, Brüksel’de başka sokaklar var, AB merkezinin olduğu adrese gidebilir. Ama biz NATO’nun ortağı değil, sahibiyiz!”
Cevap, Avrupalılar arasında üzüntüye yol açıyor. Kouchner, toplantı sonrasında Davutoğlu’na sarılarak özür diliyor. Davutoğlu en çok Amerikalı Hillary Clinton’dan tebrik alıyor.
star
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle