En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

MYK, Kılıçdaroğlu'nu serbest bıraktı



Haberi duyunca kulaklarıma inanamadım. Yanlış mı işittim diye dikkat kesildim, doğruymuş.

Önceki gün toplanan CHP MYK'sı resepsiyon sorununu tekrar müzakereye açtı. Parti yöneticileri 'Cumhurbaşkanı Gül'ün davetine gidilmeli mi, gidilmemeli mi?' sorusuna cevap aradı. Uzun uzun tartıştılar, herkes görüşünü söyledi. Bir sonuca vardılar tabii.

Kararı kamuoyuna Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Suha Okay açıkladı: 'MYK'da bu konuda bağlayıcı karar almadık. Milletvekili arkadaşlarımızdan dileyen katılır, dileyen katılmaz.' CHP MYK'sından çıkan karar bu. Davete icabet edip etmemek milletvekillerinin zaten inisiyatifinde... Aksi mi söz konusuydu? Hayır.

Davetiye, milletvekilinin şahsınadır. Öteden beri bütün cumhurbaşkanları âdet olduğu üzere her milletvekiline davetiye gönderir. İstisna olarak eski Cumhurbaşkanı Sezer, eşleri kapalı milletvekillerine 'tek gelin' notunu düştü. Cumhuriyet Bayramı'nı gölgeleyen davetiye krizinin başlangıcı burası...

Bu dönemde Başbakan ve bakanlar dahil milletvekillerinin büyük bölümü eşlerini Çankaya Köşkü'ne götüremedi. Sezer'in alerjisinden dolayı Köşk başörtüsüne kapandı. Bu uygulamanın uzun ömürlü olması mümkün değildi. Nitekim Sezer'le birlikte eşli-eşsiz davetiye ayrımı sona erdi.

Eskiden olduğu gibi herkese eşli davetiye gönderildi. Cumhur ayrıma tabi tutulmadı. Neyse konumuz o değil.

CHP yönetiminin milletvekillerini serbest bıraktığını açıklaması, tarihe not düşülmesi gereken bir olay... Karara bakar mısınız? CHP milletvekilleri isterse katılacak isterse katılmayacak, her milletvekili kendi kararını kendisi verecek. Bunun için parti MYK'sında karar almaya gerek yok ki...

Milletvekillerinin parti kimliği var ancak resepsiyon daveti bir Meclis faaliyeti değil ki, milletvekillerini bağlayacak grup kararı alınsın... Hayret! Bu konu bu boyutuyla parti organında nasıl müzakere edilebildi? Duyunca inanmakta zorlandığım haber bu. Haksız mıyım? CHP'den kamuoyunun beklediği haber başka... Hiç kimse CHP milletvekillerinin resepsiyona katılıp katılmayacağıyla ilgili değil. Sorun CHP'nin kurumsal olarak Çankaya'da bulunup bulunmayacağı... Bir başka ifadeyle Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Gül'ün davetine icabet edip etmeyeceği. Cevabı aranan soru bu.

İki gün kaldı hâlâ netlik yok. Eğilim var, hava var ancak bir karar yok. Kılıçdaroğlu'na 10 gün önce soruldu, 'İki hafta var, henüz kararımı vermedim.' dedi. Önceki gün bir gazeteye 'Daha 4 gün var, düşünüyorum.' dedi. Cuma günü sorulsa herhalde 'Akşama daha çok var, saati gelince kararımı veririm' diye cevap verecek. Tamam, 29 Ekim akşamı göreceğiz de, resepsiyon tartışmasını başlatan, bu konuyu ülkenin gündemine taşıyan CHP'li Muharrem İnce... Durduk yerde kaşınmadı.

CHP gibi köklü bir parti 'resepsiyon davetinin' bir siyasi sorun haline nasıl geleceğini cümle aleme gösterdi. Kılıçdaroğlu gitmek istiyor, partiden bir grup ise engellemeye çalışıyor. Kemal Bey ise kararsız... Görüntü bu. Dün Star gazetesi, MYK haberini verirken mizah kokan üslupla 'CHP, Kılıçdaroğlu'nu serbest bıraktı' diye başlık atmış...

Ben hiç o açıdan düşünmemiştim. Okay, 'İsteyen milletvekili gider' derken Kılıçdaroğlu'nu kastetti ise o zaman o kararın anlamı değişir. Serbestlik eğer Kemal Bey'e vize içinse daha ağır bir problemden söz etmemiz gerekir. Mizahi başlıkta bir nebze gerçeklik de yatıyor sanki.

Ben Muharrem İnce'nin 'Katılmayacağız' çıkışından beri resepsiyon davetini Kemal Kılıçdaroğlu'nun liderlik sınavı olarak görüyorum. Kılıçdaroğlu ya genel başkanlıktan liderliğe adım atacak ya da genel başkan olarak kalacak. Resepsiyon konusuyla bu kadar ilgilenmemin nedeni bu...

Bu konu Çankaya daveti olmaktan çıktı, CHP içi soruna dönüştü. Ve Kılıçdaroğlu'nun liderliğinin sınandığı konu haline geldi. Cumaya iki gün kaldı, Kemal Bey'in kararını heyecanla bekliyorum. Öyle bir noktada ki ya ileriye doğru adım atacak ya geriye doğru, ortası yok...
 
zaman



Bu yazı 1,112 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,870 µs