En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Bu kadar askere niçin gerek duyuluyor?



Türkiye nasıl değişiyorsa mutlaka ordusu da değişecektir.

Ordu da değişmek ve profesyonel ordu düzenine geçmek zorundadır.

Dünyada iki tür ordu var:

Savaşan ordular ve kendi halklarını kontrol eden ordular.

Savaşan ordular genellikle profesyonel ordulardır.

Savaşan ordu deyince Amerika Birleşik Devletleri Ordusu akla gelir.

Amerikan Ordusu neredeyse sürekli savaş halindedir.

Her dönem Amerikan ordusu mutlaka dünyanın herhangi bir yerinde savaş halindedir.

Bu tip orduların harekât kabiliyeti yüksektir.

İngiliz Ordusu da savaşan ordudur.

Arjantin kendi kıyılarına yakın İngiliz sömürgesi Falkland Adaları'nı işgal edince İngiliz Ordusu savaş kararı aldı, gitti ve Arjantin'i kendi sömürgesinden çıkardı. Arjantin Ordusu'nu büyük yenilgiye uğrattı.

Halkını kontrol eden ordular içe dönük ordulardır ki üçüncü dünya ülkelerine ait orduların çoğu böyledir.

Üçüncü dünyaya ait olmamakla birlikte, içe dönük ve kendi halkını kontrol eden ordulara en güzel örnek Türk Ordusu'dur.

Türk Ordusu bu sınıftadır.

Onun için bu ordu defalarca hükümet darbesi yapmıştır. Hükümetleri yıkıp ülkeyi bir süreliğine kendi idaresine almış, ülkeyi silahla yönetmiştir.

Ne yazık ki ordumuzun bu konudaki sicili bozuktur.

Kendi başbakanını ve bakanlarını asmış bir ordumuz var.

Bölgede sayıca en büyük ordulardan birisi bizim ordumuzdur.

Bu hem millete yüktür hem de artık gereksiz bir durumdur.

Fakat nedense ordu bir türlü profesyonel askerliğe geçmeye yanaşmamaktadır!

Çünkü "Eğer profesyonel orduya geçilirse ordu artık darbe yapamaz" düşüncesinde olanlar var.

Oysa, Türk Ordusu zaten askeri darbe yapma yeteneğini kaybetti.

Artık iç ve dış sebepler ordunun bir daha darbe yapmasına imkân vermeyecek biçimde değişti, halen de değişmeye devam ediyor.

Ama Türk Ordusu buna rağmen profesyonel orduya geçmemekte direniyor.

Bu "Tek tip askerlik düzenlemesi" de profesyonel orduya geçişi mümkün olduğu kadar uzatma düşüncesinden kaynaklanıyor.

Tek tip askerlik yerine profesyonel askerlik konusu düşünülüp, bu konunun üzerinde yoğunlaşılmalı.

Gelelim bedelli askerlik konusuna.

Bedelli askerlik mutlaka çıkmalı.

Çünkü bedelli askerlik yapacak kişiler genellikle askerlik çağını çoktan geçmiş, yurtdışında yaşayan çalışan yaşı ilerlemiş kişilerin talep ettiği bir askerlik biçimi.

Bu kişilerin askerliğinden elde edilecek bir fayda da yok zaten.

O halde bedelli askerliği çıkararak bu kişilerin paralarını ekonomiye kazandırmak daha makul bir yol olmalı.

Askerliği bedelli yapmak isteyenlerin, uzun dönem yapacağı askerliğin zaten ne bu ülkeye ne de orduya bir faydası olacağını tahmin etmiyorum.

Bunlar kışlada Karargâh'ta ayak altında dolaşıp dururlar, kalabalık yaparlar.

Buna gerek var mı?

Yok, o halde bedelini ödeyip kendi işlerine baksınlar. Hiç değilse ekonomiye katkıları kesintiye uğramasın. Ki bu kişiler askere alındığında zaten hiç alakasız işlerle iştigal ettiriyorlar.

Mesela, adam atom mühendisi ise ona askerde kantindeki televizyonun sorumluluğu veriliyor!

Alakasız işler yani.

Askere alınan kişilerin çoğu kesinlikle askerlikle ilgisiz işlerde kullanılıyor.

Patates soyuyor, ot yoluyor, tuvalet temizliyor, garsonluk yapıyor, potin boyuyor vb.

Tabir caizse asıl ordu subay kadrosu, gerisi de onların hizmetinde çalışan kişiler.

Madem öyle, ne gerek var bu kadar askere.

Geçin profesyonelliğe, gerekli hizmetler de dışarıdan satın alınır.

Böylece insanlar en güzel çağlarında iki yıla yakın süreyi "Bir an önce bitse de tezkeremizi alsak da kurtulsak şuradan" düşüncesi ile geçirmezler.

bugün



Bu yazı 1,071 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,150 µs