En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

İyimserlik, karamsarlık ya da gerçekçilik!



Biliyorum, bu yazı gecikti. Geçen hafta sonu, Cumhurbaşkanı Gül’ün TBMM’yi açış konuşmasıyla birlikte yazmalıydım.
Ama bazen böyle olur gazete yazarlığında. Kimi zaman olaylar öylesine hızlanır ki bazı yazılara yetişir, bazılarının gerisinde kalırsın.
Bu yazıya, bizim siyaset meydanında iyi şeyler oluyor diye başlamak istiyorum.
Evet öyle.
Siyasette ‘yeni’nin ‘eski’ye, ‘değişim’in ‘statükoculuk’a gitgide ağır bastığı bir yoldayız. Dilini, zihniyetini yenilemeye doğru açılıyor bizim siyaset.
Yöneliş böyle.
Demokratik siyasetin önkoşulları olan diyalog ve uzlaşma sözcükleri her geçen gün daha çok kulaklarımıza çalınıyor.
Ne güzel.
Üstelik içi boş olarak havada uçuşmuyor bu sözcükler.
Anayasa gibi, Kürt sorunu gibi, türban ya da başörtüsü gibi, yargı reformu gibi somut konularda ilgili taraflar diyalogun, uzlaşmanın faziletinden söz ediyorlar.
Dudak bükmeyin.
Küçümsemeyin.
Türkiye’nin temel sorunlarında çözüm kapılarının açılması bunlarsız olmaz.
Her şeyin başı olan siyasal istikrar eğer yakalanacaksa, diyalog, uzlaşma ve siyasette yumuşama şarttır.
Elbette uzlaşmanın nerede, nasıl, hangi çerçevede olacağı önem taşır.
Ama bunun için de önce diyalog kapısının açılması ve karşılıklı oturup uygar bir dille konuşmaya başlamak gerekir.
Türkiye’de böyle bir süreç özellikle 12 Eylül sonrası işlemeye başladı. İyiye gidişin sinyalleri yanıp sönüyor.
Bu açıdan Cumhurbaşkanı Gül’ün geçen haftaki yeni yasama yılını açış konuşmasının altını bilhassa çizmek istiyorum.
Az önce değindiğim siyasette yeni dil konusunda, Sayın Cumhurbaşkanı’nın 1 Ekim konuşması bir dönüm noktası sayılabilir.
Çünkü hem somut konuştu, hem bazı sorunların adını apaçık koydu, hem de ‘demokrasi kültürü’nden bazı güzel örnekler verdi.
Örneğin Gül Kürt sorunu dedi.
Bu önemli.
Çünkü bir Cumhurbaşkanı, Meclis çatısı altında ilk kez sorunun adını böylesine açıklıkla koymuş oldu.
Ayrıca, Kürt sorunuyla ilgili olarak isabetli teşhisler yaptı Cumhurbaşkanı. Sorunun  ‘demokrasisizlik’ten kaynaklandığını teslim etti. Çözümün ise daha çok demokrasi ve daha çok çoğulculuk ile mümkün olabileceğine işaret etti.
Sivil, demokratik bir yeni anayasaya olan ihtiyacı vurguladı. Yargılama sürecinde tutukluluk hallerinin fiilen mahkûmiyet cezasına dönüşüyor olmasından yakındı.   
Seçim barajının düşürülmesi gerektiğine dikkatli bir dille değindi. Darbelere, dıştan müdahalelere karşı TBMM’nin tek sesli bir dayanışma içinde olmasını bir demokrasi görevi olarak tarif etti.
Belki bunlar kadar önem taşıyan başka iyi şeyler yaşandı TBMM’nin bu yılki açılışında.
Cumhurbaşkanı Gül, Genel Kurul Salonu’na girdiğinde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP milletvekilleri ayağa kalktılar.
Bu da 2007’den beri bir ilkti.
Ayağa kalkmayıp yine oturmayı tercih edenlere gelince, ‘eski Ankara’nın temsilcileri olarak nitelenebilecek Deniz Baykal’la ona yakın bazı CHP milletvekilleri ise küçük bir azınlığı oluşturuyordu.
Kılıçdaroğlu ve CHP’liler, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in resepsiyonuna da katılarak geçmiş yıllardaki Baykal’cı boykotu sona erdirirken yakışanı yaptılar.
Bütün bu gelişmeleri ben iyiye yoruyorum. Siyasal ortamın yumuşaması, diyalog ve uzlaşma kapılarının aralanması, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye’nin önünü açar.
Tabii abartmamak kaydıyla.
Sekiz ay sonra yine genel seçimler var, 2011’in Haziran ayı başında. Ben de biliyorum, siyasi tansiyon yine yükselecek, siyasetin dili yine sertleşecek.
Her demokraside seçim zamanı bunlar şöyle ya da böyle kaçınılmazdır.
Ama şu kısa zaman diliminde yaşananlara gerçekçi teşhisler koyabilirsek, karamsar değil iyimserliğin yollarında yürüyebiliriz.

 

Turhan Ilgaz için...
Hayat böyle, bir varsın bir yoksun. Özellikle yıllar ilerledikçe, hızlandıkça öyle... Değerli bir meslektaşımdı Turhan Ilgaz, bir dosttu. Cumhuriyet gazetesinin çatısı altında birlikte çalışmıştık. Ankara gazeteciliği sırasında başkent siyasetini, özellikle Ecevit’in CHP’sini ne kadar iyi, ne büyük bir gazetecilik hırsıyla izlediğini anımsıyorum. Sonra bizim mesleğin mervidenlerinde yazı işleri müdürlüğüne, genel yayın yönetmenliğine yükseldi. Kalemi de çok iyiydi. Ailesinin ve gazeteci milletinin başı sağolsun.

milliyet



Bu yazı 1,258 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,556 µs